Duran Kömürcü

Duran Kömürcü

Yazarın Tüm Yazıları >

Çöküş

14 Aralık 2009 Pazartesi 01:20A+A-

Ortalık allak bullak. Her taraf delik deşik. Her delikten imdat sesleri geliyor. Çığlıklar, öfkeler, kinler...

Hepsi birbirinin içinde. Müşterek istekleri adalet! Sistemden adalet, sistem bekçilerinden adalet, adaleti olmayandan istenen adalet! Fıskı fücur üzerine kurulmuş bir sistemden adalet! Güç ve güçlünün silah zoru ile kabul ettirdikleri adalet! İstenilen adalet sistemin gırtlağında, midesinde ve bağırsaklarındadır. Hangi tarafından istek gelirse ona yönelmektedir. O, isteğe cevap vermektedir. Şimdi ise deforme olmuş, hurdalık durumuna gelmiştir. Bu sesler, bu bağırışıp çağrışmalar da bu çöküşün çıkardığı seslerdir. Tamiri de mümkün değildir. Yapacağım derken yıkılır. Düzelteceğim derken zamanın kaybolur. Çöküşün altında kim kalacak belli değil.

Çalkantı içinde bir sistem. Sistem bekçilerinin hüküm sürdüğü, güçlülerin taban sağladığı bir sisteme kim sahip olacak? Sahip görünenlerde panik başladı. Kurtuluşlarına payanda aramaktalar. Onun yükünü de Müslüman görünenlere yüklemiş durumdalar. Adalet şahısların isteklerine bağlı, ulusalcılık detaylarındadır. Bu ise, inançla çatışmaktadır. İnancı ile milletin menfaatlerine sıkışmış kişilerden hangi adaleti bekleyeceğiz? Sistemin adaleti çökmüş, inancın adaletini istemek bir suç. Böyle bir hengamede sistemi kurtarmak mümkün mü? İnanca göre, “Adaletli bir devlet başkanının duası geri çevrilmez.” (Tirmizi)

“Gerek verdikleri hükümlerde, gerekse aile fertlerinin üzerine aldıkları işlerde adil davrananlar, Rahman olan Allah’ın nurdan minberleri üzerindedirler.” (Ahmet b. Hanbel)

Bu payedir. Kur’an ve sünnet üzre adalet gösterenler içindir. Sistem fasıksa, adalet fıskın fışkırttığı isteklere göre hareket ederse, mü’min ne yapar? Fıskın içinde adalet olmayacağına, İslam’ın gösterdiği adalet de yasaksa, adalet başkanı ne yapabilir?.. Ancak dünyalık makam ve mevki sahibi olur. Onun ötesine geçemez.

Allah Resulü’nün:

“Allah, zalim devlet başkanını sevmez.” (Tirmizi) buyruğundaki nüktede belirtildiği zulme iştirak eder. Kendisine destek sağlayanları bu zulmün içine atar. Kendisinin ahireti kaybolduğu gibi, etrafının da ahiretini zora sokar. Nitekim Allah Resulü’nün:

“Devlet başkanları Kureyş’tendir. Sizin üzerinizde benim hakkım vardır. Onların da benim gibi üzerinizde hakları vardır. Ancak bu hak; kendilerinden merhamet istenince merhamet ettikleri, söz verince yerine getirdikleri, hükmettiklerinde adil davrandıkları müddetçe vardır. Eğer aralarında böyle yapmayanlar olursa, Allah’ın, meleklerinin tüm insanların laneti onun üzerine olsun.” (Ahmet b. Hanbel)

Buyurduğu lanet, İslam adaletinin bulunmadığı, merhameti olamayan ve Allah için söz verip tutamayan, Allah’ın hükmünü icra etmeyip beşeri hükümlerde adalet arayanlar içindir. Allah ve Resulünün lanet ettiği adaletsizlik bugün geçerlidir. Sistemler bu lanetin içindedir. Lanetlenmiş bir sistemin düzelmesi mümkün mü? Adaleti mümkün mü? Bu adaleti olmayan bir sistemin başı olmak onu kurtaracağım çabasına girmek, inanan bir kimseye yakışır mı? Etrafındakilerini de sürüklemek lanete iştirak ettirmek değil mi?

Allah Resulü’nün;

“….. Kendilerini yönetenler Allah’ın indirdiklerinden başkası ile hükmederse Allah düşmanlarını başlarına musallat eder. Ellerindekinin bir kısmını sömürürler, Allah’ın kitabını, Rasulü’nün sünnetini ihmal ederlerse, Allah onlara cezalarını kendilerinden buldurur.” (Beyhak-Müslim)

Buyruğu, üzerinde oturduğunuz sistemle örtüşmektedir. İnsanlara Allah’ın istediği değil, beşeri sistemlerle hükmedilmektedir. Böyle bir sistemin başında, Müslüman olması neyi değiştirir? Sisteme razı olmak, onu diriltmek olmaz mı? Onları lanetten kurtarır mı? Etrafındakileri de yakmak olmaz mı?

Evet, çöküşün alametleri gün geçtikçe çoğalmakta, “ben gidiyorum” demektedir. Yıkıntının kimin üzerine çökeceği de belli değildir. Korktuğum, günü kurtaracağız derken altında kalmalarıdır.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum