1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. SURİYE

  4. Beşar Esed’in Savaş Suçlarını İnkar Edenlerin Amacı Ne?
Beşar Esed’in Savaş Suçlarını İnkar Edenlerin Amacı Ne?

Beşar Esed’in Savaş Suçlarını İnkar Edenlerin Amacı Ne?

"Batı'nın her düşmanı 'iyi' olarak görülmekte ve bunların işlediği cürümler de birer 'komplo teorisi' olarak algılanıp 'yalan' diye bir kenara atılmaktadır."

09 Ekim 2019 Çarşamba 14:44A+A-

Suriye'de 2011 yılından bu yana devam eden savaş, Rusya ve İran destekli Beşar Esed rejiminin sayısız insan hakları ihlaline sahne oldu.

Ancak söz konusu ağır insan hakları ihlalleri, bazı kesimler tarafından ısrarla inkar edildi.

Öyle ki geldiğimiz aşamada Suriye konusunda en çok tartışılan ve en çok gündem olanlar, rejim tarafından öldürülen yüz binlerce sivil değil, ispatlanamayan komplo teorileri.

The Broad Online'dan Daniel James Sharp, akademisyen Joey Ayoub ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

Söyleşi Mepa News tarafındanTürkçeleştirildi:

Faşizmin karşısında olmanın basit olması lazımdır. Suriye’deki durumun karmaşıklığına rağmen, buradaki savaşta “kötü adam” olduğu açık olanlar var. Bunlardan birisi de, BM tarafından savaş suçları işlediği kanıtlanıp kayıtlara geçirilen ülkenin diktatörü Beşar Esed’dir. İspatlanmış olmasına rağmen hem sağ hem sol cenahtan bazı insanlar Esed’in ellerinin kana bulaştığını inkar etmektedir. Bilginin ya çok az ya da çok fazla olduğu günümüz karmaşık dünyasında bazı zihinler hatalı (çoğu zaman yersiz) komplo teorileri tarafından hasta olabilmektedir.

Bu terimlerin konusu – basitlik, karmaşıklık ve cehalet – Edinburgh Üniversitesinde doktora eğitimi almakta olan Joey Eyüp ile yaptığım bir sohbet sırasında açılmıştı. The Broad, Eyüp ile, üniversitesinin katı göçmen kuralları nedeniyle tecrübe ettikleri üzerine bir röportaj gerçekleştirdi. Kendisi ile, tartışmalı bir figür olarak Edinburgh Üniversitesi profesörlerinden birisi ile nasıl başa çıktığını ve daha geniş çerçevede de ne yazık ki genellikle sol cenahta görülen soykırım ve savaş suçlarının reddedilmesi akımı üzerine sohbet ettik.

Profesörler ve komplolar

Edinburgh Üniversitesi profesörlerinden Tim Hayward, “Suriye, Propaganda ve Medya Üzerine Çalışma Grubu (SPM)” isimli bir organizasyonun üyelerinden birisidir. Bünyesinde akademik camiadan birçok ismi bulundurun bu organizasyon isminde yer alan alanlarda tarafsız araştırma yaptığını iddia etmektedir. Eyüp bana bunun, grubun üyelerinin bir profesöre yakışır objektif ve zeka ile cilalanmış şeyler söylemesine olanak sağladığını söyledi.

Hayward’ın, Beyaz Baretliler'i algı operasyonu için organizasyonlar yapanları kötü isimlendirmelerle etiketleyen makaleleri sosyal medyada paylaşması, şahsi blogunda Paul McKeigue tarafından kaleme alınan ve Esed’in kimyasal saldırılarda herhangi bir dahli olduğunu reddeden yazıları yayınlaması ve sosyal medyada #Syriahox başlığı ile mesajlar yollaması bu durumun örneklerindendir. Listeyi aslında çok daha uzun da tutabiliriz ama gerek olmadığını düşünüyoruz. SPM’in üyeleri ve danışmanları arasında, Beyaz Baretlilerin El Kaide ile “aynı” olduğunu söyleyen Dr. Tara McCormack ve 11 Eylül üzerine konuşmayı çok seven Profesör Mark Crispin Miller da bulunmaktadır. Yarım yamalak teorilerin fikir babaları ile sürekli bir profesyonel bağ kurulması hem Hayward’ı hem de üniversiteyi kötü göstermektedir.

"O bir şarlatan"

Eyüp, sosyal medya üzerinden Hayward’ın bir “şarlatan” olduğunu söylemiş sonrasında da apar topar üniversiteye getirilerek söz konusu mesajı kaldırması istenmişti. Hayward sadece bir münazara ve sohbet ortamı yaratmak istediğini iddia etmişti, hem ben hem de Eyüp sohbetimiz esnasında yaratılışçılar ve Yahudi soykırımını reddedenlerin benzer kaçamak taktiklerini kullandığını hatırladık. Eyüp, Hayward’ın kendisini bizi yönetenleri sorguladığı için susturulmaya çalışan birisi gibi göstermeye çalıştığını söylüyor – bu da daha önce bahsettiklerimizde aynı bahçede yetişenlerin sık kullandığı bir taktiktir.

Eyüp’e göre mesele, konuşma özgürlüğü veya podyumdan zorla indirilme ile değil profesyonellikle alakalıdır. Hayward, Suriye hakkındaki yorumlarını sade bir vatandaş kimliği ile yaptığını söyleyerek kendi savunmaktadır. SPM ile olan bağı kendisinin bu müdafaa hamlesini etkisiz hale getirmektedir. Ben şahsen, kendisinin “şahsi teorilerini” saygıdeğer bir akademik mecrada yayımlamasının yanına kalmayacağını umuyorum.

"Komplolar Suriye'ye yardımı önlüyor"

Eyüp’ü asıl düşündüren ise Edinburgh ve İskoçya’da yaşayan ve çoğunun PTSD (travma sonrası stres bozukluğu) mağduru olduğu Suriyeli öğrenciler ve göçmenlerin durumu; bu insanlar kamuoyu münazaralarının Suriye’ye nasıl yardım edileceği üzerine odaklanmasını sağlamak yerine enerji ve zamanlarını İskoçya’ya “zaten ortada olanları” anlatmak için harcamak zorundalar. Eyüp, bu duruma, 2016 yılında Halep’e yardım çağrılarının komplo teorileri arasında nasıl sönüp gittiğini örnek veriyor. Suriyeliler Hayward’ın söyledikleri yüzünden endişe ve korku duyduklarını ifade etmişlerdi. Hawyard’ın kendisine teşekkür ettiğini iddia ettiği yüzlerce Suriyelinin nerede olduğunu ise kimse bilmiyor. Hayward’ın en az bir tane Suriyeli ile konuştuğunu ise blogunda The Times ve The Tab’ı sırf Murdoch’un gazetelerinde kullanıldıkları için yalan söylemekle suçladığı yazısından biliyoruz. Söylemeden geçmemek gerekir, The Times ve The Tab’deki söz konusu yazılarda doğrular delilleri ile beraber anlatıldığı için Hayward’ın absürd eleştirisi hiç bir anlam ifade etmemektedir.

Hayward, Suriyelilerin “batı söylemini” kabul etmek için baskıya maruz kaldığını iddia ederek, Esed rejiminin işlediği cürümlere bizzat şahit olmuş tüm Suriyelilerin tanıklığını düşürmeyi amaçlamaktadır. Kendisinin gözünde Suriyeliler, kendi benliklerinden Profesör Hayward gibi cesur ve prensip sahibi beyaz atlı prensler ve “ilahi kurtarıcılar” tarafından kurtarılması gereken insanlardır.

"Bosna senaryosu"

Eyüp ile birlikte bu raddelere varan bariz yanlışların reddedilmesi eğilimini geniş çerçevede değerlendirdik. Sağ cenahın çoğu, 90’lı yıllarda Sırp faşist Slobodan Miloseviç‘in Bosnalı Müslümanlara uyguladığı soykırımdan pek fazla rahatsızlık duymazken, sol cenah ise kesinlikle böyle bir durumun olmadığını savunmuştu. Eyüp, kendileri de bir dönem görmezden gelindiği ve buna karı mücadele etmek zorunda kaldıkları için şu anda Suriyelilerin içinden geçtiği zorlukları anlayan birçok Bosnalı ile görüştüğünü söyledi.

Noam Chomsky ve Peter Hendke gibi kendi alanlarında üstad kabul edilen isimler dahi soykırımı ya reddettiler, ya sessiz kaldılar ya da Miloseviç’i açıktan desteklediler. Peki niçin? Çünkü, Nick Cohen’in yazdığı gibi, batının her düşmanı “iyi” olarak görülmekte ve bunların işlediği cürümler de birer “komplo teorisi” olarak algılanıp “yalan” diye bir kenara atılmaktadır. SPM’in üyelerinden olan Dr. McCormack işlediği savaş suçları için yargı önünde ölünce çok sevinmişti – ama dünya bir savaş suçlusundan kurtuldu diye değil mahkemenin “boş laflarına son getirdiği” için bu ölüme sevindi.

Basitlik, karmaşıklık ve cehalet

Basitlik, karmaşıklık ve cehalet. Eyüp bana, bu durumda normal insani değerlere sahip herhangi bir normal insanın görünenler ne kadar karmaşık ve ayrıntılı olursa olsun yaşanmakta olan faşizmin ve cinayetlerin karşısında olması gerekir dedi. Ona göre, alanlarında isim yapmış batılı akademisyenlerin Suriye meselesindeki cehaletlerini yaymaları sadece mide bulandırıcı değil aynı zamanda özellikle Suriyeli mülteciler için son derece zararlıdır.

Biz solcular her zaman sağ cenaha karşı çıktığımız gibi batı kaynaklı cürümlere de karşı çıkmalıyız. Ancak bundan daha önemlisi faşizm ve otokratizm ile kol kola yürüyen arkadaşlarımıza da karşı çıkmalıyız. Yanlış yoldaki arkadaşlarımız ve batı kaynaklı suçlarla taviz vermeden mücadele etmeli ve Suriyeli sivillere yardım etmeli ve göçmenleri yabancı düşmanlığından korumalıyız.

Eyüp, Suriye için ise ne yazık ki yakın gelecekte pek umut olmadığı kanaatinde zira Putin umuda asla izin vermez. Ancak bana son sözleri yine de duruma meydan okur nitelikteydi: üniversite duruşunu gözden geçirmeli zira kendi öğrencilerini bu kadar umursamayan bir tavır takınmaları ilerde pişman olmalarına neden olacaklar, eğer işlenen cürümlerin reddedilmesini istemiyorsak cahilleri ve her şeye hemen inananları susturacak kadar ses çıkarmaya devam etmeliyiz.

“Bu sadece başlangıç” dedi Eyüp. Ama ben yine de bir konuda artık sona yaklaştığımızı ummak istiyorum; ister sokaklarda dünyanın sonu geldi diye dolaşanı olsun isterse de dünyanın en iyi üniversitelerindeki rahat mı rahat koltuklarında oturanı olsun, “delilerin” sonunun geldiğini görmek isterdim.

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum