1. HABERLER

  2. HABER

  3. HUKUK

  4. Atatürk’ü Koruma Kanunu Düşünce Özgürlüğünün Neresinde?
Atatürk’ü Koruma Kanunu Düşünce Özgürlüğünün Neresinde?

Atatürk’ü Koruma Kanunu Düşünce Özgürlüğünün Neresinde?

Yeni Şafak’ta yayımlanan bugünkü yazısında Rasim Özdenören, 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” ile ilgili değerlendirmelerde bulunuyor, düşünce özgürlüğünü savunanların bu kanuna karşı çıkması gerektiğini vurguluyor.

05 Kasım 2017 Pazar 11:56A+A-

Çıkarıldığı günden bu yana binlerce insanı mahkum eden 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” son olarak tarihçi Mustafa Armağan’ı 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırmıştı.

Yeni Şafak’ta yayımlanan bugünkü yazısında Rasim Özdenören, söz konusu kanun hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.

“Tabu ve Anti Tabu” başlıklı yazının ilgili kısmını aynen iktibas ediyoruz:

5816 sayılı kanun... Halkın “Atatürk’ü Korumu Kanunu” adını verdiği yasa: “Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun”. Ne diyor bu kanun: “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. / Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.”

Aslında bu yasanın kapsamı belli ve dar olmasına rağmen uygulamada o döneme ilişkin herhangi bir eleştiri bile bu yasaya aykırı sayılarak o günden bu yana binlerce insan mahkûm edilmiştir. Son darbe Mustafa Armağan’a isabet etti. (Bu vesileyle ona geçmiş olsun diyoruz).

Bu yasayı komik bulanlar, fikir özgürlüğü karşısında ‘Demokles’in Kılıcı’ işlevini gördüğünü düşünen yazarlar var.

Bence en isabetli teşhisi yasanın Meclis müzakereleri esnasında Halide Edip dermeyan etmiş. O tarihte bağımsız İzmir Milletvekili olan Halide Edip Adıvar şu görüşü ileri sürüyor: “Tasarıyı getirenlerin esas fikriyle hepimiz hemfikiriz fakat bunun için yeniden bir kanun yapmak, Atatürk’ü tarihten önceki Asuriler, Babillilerin yaptığı gibi Allahlaştırılmış putlaştırılmış insanlar arasına koymaktır. Ceza kanunundaki hükmü bir tarafa bırakarak sadece heykel kırmak veya cumhuriyetin banisi Atatürk’e dil uzatmak gibi bir saygısızlığın önüne geçmek için yeni bir kanun yapmayı bir Şark zihniyetinin yeni bir mahsulü diye telakki ederim. Yani daha evvel de dediğim gibi, put haline gelen ve bugün yerinde yeller esen eski saltanatlar devrinde şahsı ilahileştirmek ve onlara adeta bir put gibi tapmak zihniyetinin tekrar hortlaması gibi geliyor bana.”

Bu görüş bu gün de geçerliğini korumuyor mu?

Ülkede düşünce özgürlüğü isteyenler düşüncenin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan bu yasaya “Hayır!” demeyecek mi?

HABERE YORUM KAT

1 Yorum