1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. SURİYE

  4. Astana’da Onaylanan ‘Güvenli Bölgeler’ Planı PYD ve İdlib’i Nasıl Etkileyecek?
Astana’da Onaylanan ‘Güvenli Bölgeler’ Planı PYD ve İdlib’i Nasıl Etkileyecek?

Astana’da Onaylanan ‘Güvenli Bölgeler’ Planı PYD ve İdlib’i Nasıl Etkileyecek?

Suriye'de çatışmasızlık bölgesinin kurulmasını öngören anlaşmayı, Astana sürecine katılan garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran onayladı. Karar PYD koridoru ve İdlib'i nasıl etkileyecek?

04 Mayıs 2017 Perşembe 16:38A+A-

HAŞİM AY / HAKSÖZ-HABER

Suriye'de çatışmasızlık bölgesinin kurulmasını öngören anlaşmayı, Astana sürecine katılan garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran' onayladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan planın hayata geçirilmesi durumunda Suriye sorununun yüzde 50'sinin çözülmüş olacağını söylemişti.

Suriye'de güvenli bölgeler oluşturulmasına, Astana sürecine katılan garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran'ın onay verdi. Plan bu üç ülkenin garantörlüğünde hayata geçirilecek. Koalisyon güçleri, planın işlemesi için askeri olarak da devrede olacak.

KAZAKİSTAN AÇIKLADI

Ajansların “son dakika” koduyla geçtiği habere göre Kazakistan Dışişleri Bakanı, Astana'daki barış görüşmelerine katılan garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran'ın Suriye'de güvenli bölgeler oluşturulması yönündeki bildiriye imza atmayı kabul ettiklerini açıkladı.

TASLAK METİN HAZIRLANDI

Taslak metinde, bu bölgelerin etrafına hem rejim güçlerinin hem de muhaliflerin yerleştirileceği kontrol noktaları ve izleme merkezleri kurularak, "güvenlik alanları" oluşturulacağı belirtiliyor.

ÜÇ ÜLKEDEN ASKERİ DEVRİYE

"Gözlemci ülkeler"den askeri birimlerin de konuşlandırılabileceği belirtilen belgede, anlaşmanın garantörleri olarak Türkiye, İran ve Rusya yer alıyor. Güvenli bölgelerde koalisyonun devriye görevi yapacağı öğrenildi.

ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİNDE ORTAYA ÇIKMIŞTI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çarşamba günü Rusya'nın Soçi kentinde iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi ve Suriye'deki son durumun ana gündem maddeleri olduğu bir görüşme yaptı. İki lider, Suriye'de güvenli bölge oluşturulması konusunu ele aldı ve İdlib civarında çatışmasızlık bölgelerinin kurulması üzerinde uzlaşmaya vardı.

Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Putin, çatışmasızlık bölgeleri konusunda nihai kararın Astana'da bir araya gelecek olan Suriye hükümeti ile muhalifler tarafından verilmesi gerektiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya dönüşü uçakta yaptığı açıklamada ise planın hayata geçirilmesi durumunda Suriye sorununun yüzde 50'sinin çözülmüş olacağını, ABD'nin de bu fikre sıcak baktığını söylemişti.

PLAN YPG/PKK KORİDORUNU KAPSAR MI?

Türkiye’nin Fırat Kalkanı sonrası Irak ve Suriye’de gerçekleştirdiği eşzamanlı askeri hamlelerin ardından Rusya ile ABD’nin benzer tepkileri olmuştu. ABD’ye yönelik “Suriye’de her türlü işbirliğine varız” çağrısında bulunan Rusya birkaç gün önce de Suriye’de “güvenli bölgeler” oluşturulmasına taraf olduğu açıklaması yapmıştı.

“Güvenli bölge” 2012 yılından beri uluslararası diplomaside Suriye muhalefeti ve Türkiye’nin temel talebi olduğu halde Rusya, ABD ve diğer birçok güç tarafından geçiştirilmişti. Türkiye’nin “Rojava” hamlesini müteakip Rusya’nın “güvenli bölgeler” talebini gündeme getirmesine bu nedenle  temkinli yaklaşmak gerektiği yorumu yapılmıştı.

Bugün “garantör” ülkelerin Astana’da aldığı ve Türkiye’nin de desteklediği bu “güvenli bölgeler” kararının süreç içerisinde PYD/PKK koridorunu da kapsayacak şekilde genişletilme ihtimali söz konusu olmakla birlikte kararın halihazırda İdlib’e olumlu yansımalarının olacağını söylemek mümkün. Halep’in düşüşünün ardından İdlib’de bir süredir yaşanan ağır çekimdeki kuşatmanın kaygı oluşturduğu ve Türkiye’nin özellikle İdlib’de yeni bir Halep’in yaşanmasını önlemeye çalıştığı anlaşılıyor. Son zamanlarda tahliye bölgelerinden gelen insanların nakledildiği adeta bir toplama kampı görünümü arz eden İdlib’i güvenli bölge kapsamına almak bu anlaşmanın en hayırlı sonucu olacaktır. Bununla birlikte İdlib’i kontrol eden ve gerek Esed-Rusya-İran bloğu gerekse de ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyonun hedefinde olan muhalif güçlerin bu karar uyarınca güvende olup olmayacağını zaman gösterecektir.

HABERE YORUM KAT