1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Ankara’da 229. Başörtüsü Eylemi
Ankara’da 229. Başörtüsü Eylemi

Ankara’da 229. Başörtüsü Eylemi

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından gerçekleştirilen başörtüsüne özgürlük eylemi 229. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Hanefi Sinan okudu.

19 Haziran 2010 Cumartesi 23:52A+A-

Basın açıklamasının tam metni:

Bugün Afganistan'da Irak'ta Orta doğuda hatta Afrika'da ve tüm İslam ülkelerinde, açık yada gizli yada dolaylı olarak veya direk, bu işgal ve saldırı, bu, İslam'ı yok etme savaşının izlerine bizzat şahit olmaktayız. Bu istila saldırının durması için batıdan medet umanlar elbette ki daima ve her zamanki gibi hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Batı ile uzlaşma hatta son günlerin moda deyimi ile eksenlerinizi yan yana getirmeyi bırak onlardan da olsanız sonuç aynı zulüm akıbeti olacaktır. Allah zulmedeni kendinize dost edinmeyin demiştir.

Dünyadaki buna İslam dünyasında dahildir; en büyük fitne ırkçılıktır. Irkçılık lanetlenmiştir. İlk ırkçıda şeytandır. Irkçılık yapanlar şeytandandır. En büyük ırkçıda israildir. Dünyanın bu hale gelmesinde en büyük pay onlarındır. Irkçılığın İslam dünyasında bu kadar kesin bir dille lanetlenmiş olmasına rağmen her türlü fitne ve savaş bu coğrafyalarda ırkçılıktan çıkıyor. Osmanlı devletinden sonra 30 küsür devlet meydana gelmiş. Kurulan devletlere baktığınızda ırki temele dayalı devletler. Bunlar etraflarına hep sıkıntı ve gözyaşı vermişler. Irkçılık ayrıştırmayı, iman birleştirmeyi öngörür. Şu anda ülkemiz ve dünyanın en büyük sıkıntısı da bundan kaynaklanmaktadır. Emperyalist güçlerin ve israilin bize şırınga ettiği ırkçılık mikrobundan kurtulmamız lazım gelmektedir. Bir an önce.

Ne zaman Türkiye aslına, tarihine geçmişine ve İslam davasına göz kırpsa hemen bir matematik deyimi olan eksen kavramını ortaya atıyorlar. Gerçekten Türkiye yoksa gerçekten eksenimi değişiyor, aslına rucu mu ediyor. Bunu bilemeyiz bu zaman gösterecek. Yıllardır daha düne kadar sınır komşuluğumuz bir yana aynı medeniyetin ülkeleri olarak bizleri birbirimize düşman ettiler. Biz düşmanlık ederken onlar komşularımızla her türlü ticari, iktisadi ve askeri ticareti yaparak bizleri bizlerden korkuttular. Şu anda Yesrip mantığı ile dağınık vaziyette birbirine küs olan kardeşler yeniden Medine zihniyeti ile birbirlerine kardeş sonrada Ensar olacaklardır.

Bu arada eli kanlı ve terörist İsrail devleti son gemi baskınından sonra yaptığı katliamları bir kenara bırakarak ülkemizin güzide yardım kuruluşu İHH'yı terörist örgüt ilan etmiş. Şimdi sormak lazım İHH bir tane suçsuz yere cana kıymışmıdır kurulduğundan bu yana. Tersine tam 120 ülkede şu anda belkide biz bu basın açıklamasını okurken dünyanın bir yerinde bir yoksula bir yetime bir mağdura yardım edilmektedir. Susuzluk çeken bölgelerde su kuyusu mu açmak terörist faaliyet, sizin yetim bıraktığınız yetimlere bakmak mı suç, aç olan insanlara gıda yardımı yapmak mı yanlış hangisi suç anlam veremedik. Haksızca uygulanan sırf insani değerler gözetilerek ambargoyu delmek mi uluslar arası hukuka göre suçta biz mi bilmiyoruz.

Evet mazluma yoksula yardım etmek suçsa biz suçu işleyeceğiz. Mağdurların haklarını söylememiz yanlışsa biz yanlışa devam edeceğiz. Yine tüm dünyadaki vicdan ve adalet sahiplerinin sesi olacağız. Unutmayın ki ey israil siz mazlum duruma düştüğünüzde de sizin sesiniz, sizin eliniz yine BİZ olacağız.

Değerli katılımcılar israil bu bozulan imajını düzeltmek için Gazze ambargosunu hafiflettiğini söylemiş. Bu amborgo tamamen kalkana kadar ve işgal topraklarından gidene kadar biz sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz. Bu arada israil boş durmuyor ülkemizdeki siyasi, ticari, hukuki ve medya işbirlikçilerini harekete geçirmiş Türkiye'ye ders vermeye başlamıştır. Terör olaylarını artırarak işbirlikçi taşeronlarına her türlü desteği verdiği aşikardır. Medya yandaşları demiyoruz bizzat kendi medyası ile saldırıya geçmiştir. Bizce malum ama milletimizin göremediği bu medya kuruluşlarını artık daha yakından takip edip deşifre etmeliyiz bütün dünyaya artık.

Bu arada yargısal alanda neler olduğu herkesin malumudur. Yargı artık yargı terazisini bir kefesine kendini koymuş bir kefesine de bu milleti koymuş adeta dalga geçer gibi sen mi ağır çekersin veya biz bir avuç (elit-mutlu-halkın değerlerine uzak-fosilleşmiş) azınlıkmı çekeriz diyorlar. Bu bir varolma mücadelesidir. Elbette ama bununda bir etik değerinin de olması lazımdır. En büyük karar verici halktır. Gerçek karar verici olan millettir ve millete güvenelim.

HABERE YORUM KAT