1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. AID Gönüllüleri Ortadoğu İçin Buluştu
AID Gönüllüleri Ortadoğu İçin Buluştu

AID Gönüllüleri Ortadoğu İçin Buluştu

Uluslararası Doktorlar Birliği (AID) tarafından düzenlenen “Ortadoğu Okulu” programına Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen gönüllü sağlık öğrencilerin katıldı.

10 Şubat 2015 Salı 12:24A+A-

Abdullah Haşimoğlu / Haksöz-Haber

Uluslararası Doktorlar Birliği (AID) tarafından düzenlenen “Ortadoğu Okulu” programı 7-8 Şubat 2015’te Sabahattin Zaim Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen gönüllü sağlık öğrencilerin katılımı ile gerçekleştirilen programda, Ortadoğu konuşuldu.

Açılış konuşması ve selamlanın ardından oturumlara geçilen programda “Ortadoğu Çatışmaları” kitabının editörü Ahmet Emin Dağ, “Geçmişten Günümüze Ortadoğu” konulu sunum yaptı. Sunumunda coğrafyanın bugünkü şeklini nasıl aldığı, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gerçekleşen dizayn faaliyetleri ve ülkelerin günümüzdeki ilişkileri hakkında konuşan Dağ, bir işgal unsuru olan İsrail'in Batılı devletler tarafından bu coğrafyaya adeta bir tehdit aracı olarak yerleştirildiğini ve Osmanlı Devleti’nden sonra bölgede yaşanan hemen hemen tüm çatışmalara hiçbir hukuk tanımayan bu işgalci devletin sebep olduğunu söyledi. Osmanlıdan sonra şekil verilmeye çalışılan bölgeye, dış güçlerin müdahil olma çabalarının bu coğrafyayı sürekli bir kaosa sürüklediğine değinen Dağ, sunumunu günümüzde yaşanan çekişmelere ve özellikle Suriye konusuna değinerek bitirdi.

Namaz ve yemek arasından sonra Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’ un “Arap Coğrafyası ve Avrupa Emperyalizmi” başlıklı sunumuna geçildi. Özellikle Ortadoğu ve Arap coğrafyası ile Osmanlı Devleti’nden kalan manevi bağımızın olduğundan bahseden Kurşun, bugünkü ilişkilerimizi geçmişten gelen bu bağı unutmadan yeniden inşa etmeye çalışmamız gerektiğini söyledi. Osmanlı Devleti döneminde huzurun ve refahın hâkim olduğu bölgenin Avrupalı emperyalist devletlerin sömürgeci politikaları sonucu fakirleştiğini belirten Kurşun; Osmanlı’nın kıtayı eğitim, sağlık kurumları ve imar projeleri ile ihya etmeye çalıştığını söyledi.

Programın ikinci gününde Doç. Dr. Davut Hut, “Ortadoğu Enerji Politikaları ve Petrol” konulu konuşmasında petrolün uzun zamandır insanlar tarafından bilinip kullanıldığını ancak son iki yüzyıldaki gelişmeler ile öneminin artarak dünya üzerinde en çok konuşulan meta haline geldiğini söyledi. Dünya petrol rezervlerinin önemli bir kısmının eski Osmanlı toprakları içinde olmasının batılı sömürgeci güçlerin bu topraklara olan ilgisini arttırdığını beliren Hut; 1800'lerden itibaren batılıların çeşitli arkeolojik, bilimsel çalışmalar adı altında bu rezervleri tespit etme çalışmalarına giriştiğini ve bu zenginliğin farkında olan II. Abdülhamit’in toprakları I. dünya savaşına kadar koruduğunu söyledi. Savaş sonrası bu toprakların elden çıktığını ve bugünkü çok uluslu dev petrol şirketlerinin temelinin Osmanlı zamanında atıldığını vurgulayan Hut, Dünya petrol rezervinin %48-50’sinin Ortadoğu coğrafyasında bulunmasının coğrafyadaki huzursuzlukların kaynağı olduğunu söyledi.

“Afrika’daki Sömürgecilik ve Osmanlı Siyaseti” kitabının yazarı Muhammet Tandoğan sunumunda, Batı’nın sömürgecilik faaliyetlerini; ticari şirketler, hastaneler ve misyonerlik faaliyetleri adı altında yaparak Afrika’nın iç kesimlerine kadar nüfus ettiğini belirtti. Kıtadaki altın, baharat ve insanlar üzerinden yapılan ticari faaliyetler ile kendileri kalkınırken kıta halkının bu zenginlikten yararlanmaması için özel politikalar ile hareket ettiklerini dile getirdi. Tandoğan Osmanlının ise bunların aksine bölgede hâkim olduğu dönemlerde kıta insanının eğitim, sağlık ve imar ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kıtada var olmaya çalıştığını söyledi. Osmanlının çekilmesiyle Batı’nın sömürgeci politikasının kıtayı ezip geçtiğini söyleyen Tandoğan, Afrika’da yeni bir uyanış hareketinin olduğunu belirterek bu hareketle birlikte Afrika’da değişimin gerçekleşeceğini; Türkiye'nin bu sebeple kıtayı yakından takip etme siyaseti uyguladığını söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Kapanış konuşmasında AID başkanı Mevlüt Yurtseven, özellikle sağlık personeli olarak kıtanın ihtiyaçlarını şahitlik vazifesi ile elimizden geldiği kadarıyla karşılamamız ve kayıtsız kalmamamız gerektiğini söyleyerek programı sonlandırdı.  

 

HABERE YORUM KAT