1. HABERLER

  2. HABER

  3. AF: Avrupa'da Müslümanlara Ayrımcılık Yapılıyor
AF: Avrupada Müslümanlara Ayrımcılık Yapılıyor

AF: Avrupa'da Müslümanlara Ayrımcılık Yapılıyor

Londra merkezli Uluslararası Af Örgütü, aşırı sağın yükselişe geçtiği Avrupa'ya uyarı niteliğinde bir rapor yayınladı

25 Nisan 2012 Çarşamba 01:12A+A-

Londra merkezli Uluslararası Af Örgütü, aşırı sağın yükselişe geçtiği Avrupa'ya uyarı niteliğinde bir rapor yayınladı. Müslümanların başta istihdam ve eğitim olmak üzere hayatın çeşitli alanlarında ayrımcılığa maruz kaldıkları belirtilerek, hükümetlere "kalıplaşmış önyargılarla daha etkin mücadele etme" çağrısı yapıldı.

Fransa'da aşırı sağcı aday Marine Le Pen'in yüzde 19 oy aldığı bir dönemde Uluslararası Af Örgütü, İslam karşıtlığına yönelik önemli bir rapor yayınlayarak gündeme damgasını vurdu. Fransa, Belçika, Hollanda, İspanya ve İsviçre'ye odaklanan örgütün raporunda, Müslümanların istihdam ve eğitim başta olmak üzere hayatın çeşitli alanlarında ayrımcılığa maruz kaldığı tespiti yapıldı. Raporda, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın önyargılar ve klişelerden beslendiği, bazı siyasî partiler ve medya kuruluşlarının da bu olumsuz bakışı körüklediği belirtildi. Hükümetlere, kalıplaşmış bu yargılarla daha etkin mücadele etme çağrısında bulunuldu. Müslümanların da diğer din mensupları gibi ne giyeceklerine ya da nasıl ibadet edeceklerine kendilerinin karar verebilmesinin önemine dikkat çekildi.

Örgütün ayrımcılık konusundaki uzmanı Marco Perolini, Müslüman kadınların başörtüsü taktıkları için işlere kabul edilmediği, kız çocuklarının ise derslere girmelerinin engellendiğini belirterek, "Erkekler de sakal bıraktıkları için işten çıkarılabiliyor. Bunlara karşı çıkmak yerine siyasî partiler ve kamu görevlileri genelde oy toplamak için bu önyargıları teşvik ediyor." ifadelerini kullandı. Raporda, Türkiye'de üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı da eleştirildi.

Örgüt, "Tercih ve önyargı: Avrupa'da Müslümanlara ayrımcılık" başlıklı raporunda din ve inançları eleştirme hakkını da içeren ifade özgürlüğünün hoşgörüsüzlük ve önyargı kaynağı olacak şekilde ya da belli din ve inançtakilerin insan haklarını ihlal edecek şekilde kullanılmaması gerektiğini vurguladı. Raporda, "Uluslararası hukuka göre, devletin tarafsızlığı ve laiklik ilkesi, din veya inanç özgürlüğü ile ifade özgürlüğü haklarına herhangi bir kısıtlama getirilmesi için meşru nedenler sayılmaz." denilirken, Müslümanların da diğer din mensupları gibi ne giyeceklerine ya da nasıl ibadet edeceklerine kendilerinin karar verebilmesinin önemine dikkat çekildi. Yine raporda "Dini semboller giymeye getirilen, kanıtlanabilir gerçeklerden çok spekülasyon veya varsayım üzerine kurulmuş bir yasak, bireyin din özgürlüğünün ihlal edilmesi olarak tanımlanır." denilerek, farazi gerekçelerle getirilen kıyafet yasakları eleştirildi.

Raporda, kadın istihdamı oranlarında Müslüman azınlıkla toplumun geneli arasındaki uçuruma dikkat çekildi. 2009'da Fransa'da, Fransız vatandaşlığı bulunan kadınların istihdam oranı yüzde 60,9 iken ülkedeki Faslı kadınların yüzde 25,6, Türkiyeli kadınların ise 14,7'sinin istihdam edildiği aktarıldı. Yine 2006'da Hollanda'da Türkiye ve Fas uyruklu kadınların istihdam oranı yüzde 31 ve 27 iken herhangi bir etnik azınlığın üyesi olmayan Hollandalı kadınların istihdam oranının ise yüzde 56 olduğunun altı çizildi. Raporun "Eğitim alanındaki kısıtlamalar" bölümünde de son 10 yılda İspanya, Fransa, Belçika ve Hollanda'nın da aralarında olduğu birçok ülkede öğrencilerin okulda başörtüsü ya da kültürel ve dini kıyafetler giymesinin yasaklandığı kaydedildi. Uluslararası Af Örgütü uzmanı Perolini, "Genel yasaklar Müslüman kızların eğitime erişim hakkını olumsuz bir şekilde riske atıyor ve ifade özgürlüğü ile inançlarını açıkça gösterme haklarını da ihlal ediyor." dedi.

İsviçre'de 2010 yılında kabul edilen ve minare yapılmasını yasaklayan yasanın da hatırlatıldığı raporda, bunun din ve inanç özgürlüğünün ana bileşenlerinden biri olan ibadet yerleri kurma hakkının çiğnenmesi olduğu belirtildi. "Avrupa'nın birçok ülkesinde halk arasında oluşan bir fikir var; İslam iyi ve Müslümanlar kabul edilebilir, sadece çok görünürde olmadıkları sürece." diyen Perolini, bu tavırla mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti.

Rapor, Uluslararası Af Örgütü'nün ibadet yerlerine getirilen kısıtlamalar ve peçeye yönelik yasaklar konusundaki sorunları, odaklandığı ülkelerde ayrımcılığa maruz kalan bireylerin somut örnekleri üzerinden de detaylandırdı. Belçika'da yaşayan ve turizm eğitimi aldıktan sonra bir seyahat acentesinde staj yapmak için iş aramaya başlayan başörtülü R.'nin hikâyesine yer verildi. Her mülakatta kendisine başörtüsünü çıkartmayı kabul edip etmeyeceğinin sorulduğunu anlatan R., Flaman İş Bulma Kurumu'nun da kendisine müşteriler ile doğrudan temas gerektirmeyecek pozisyon olan idari pozisyonlara başvurmasını tavsiye ettiğini söyledi. Fransa'da sosyal hizmetler uzmanlığı yapan Emel isimli Müslüman bir kadın da örtünme kararı almasının ardından yaptığı iş başvurularında "Tarafsızlığın garanti altına alınması" gerekçesiyle kendisinden başını açmasının istendiğini aktardı.

Başörtüsü yasağı, din özgürlüğü ihlali

Uluslararası Af Örgütü, raporunda Türkiye'deki başörtüsü yasağını da eleştirdi. Raporda, Türkiye'de okullardaki başörtüsü yasağının daha çok yargı kararlarından beslendiği belirtildi. Raporda, "Türkiye, yükseköğretimde başörtüsü ve diğer dini ve kültürel semboller ile kıyafetlere yönelik genel yasaklar getiren politika ve mevzuatları koruyarak, dinini ve kültürel inancını özgürce ifade etmeyi tercih edenlerin din veya inanç özgürlüğü ile ifade özgürlüğü haklarını ihlal ediyor. Yetişkin öğrenciler sadece dini ve kültürel semboller ve kıyafetler giydikleri için yükseköğretimden dışlanıyorlar ve din veya inançları nedeniyle eğitim alanında ayrımcılığa maruz kalıyorlar." ifadeleri kullanıldı. Bu tür yasakların kız öğrencileri daha çok etkileyerek ayrımcılığa neden olduğu uyarısını yapan örgüt, uluslararası hukuka göre devletin tarafsızlığı ve laikliğin, din ve inanç özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaların meşru gerekçesi olamayacağının altını çizdi. Raporda ayrıca üniversitelerin bir dönem başörtüsü yasağı konusunda gösterdiği titizliği sakal yasağında göstermediği ve yasakların 2010 yılından itibaren uygulamada gevşetildiği de kaydedildi.

SEZAİ KALAYCI NEW YORK, FERHAN KÖSEOĞLU / CİHAN 

HABERE YORUM KAT