Güney Afrika'nın diplomatik cephesinde önemli bir gelişme yaşandı. Ülkenin 2019-2024 yılları arasında Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı görevini yürüten ve İsrail'i Uluslararası Adalet Divanı'na (ICJ) taşıyan soykırım davasının mimarı olarak bilinen Naledi Pandor'un ABD vizesi, ABD tarafından iptal edildi.

Pandor, yaptığı açıklamada, ABD Konsolosluğu'ndan vizesinin derhal yürürlüğe girecek şekilde iptal edildiğini bildiren bir e-posta aldığını duyurdu. Çok girişli ziyaretçi vizesine sahip olan eski bakan, iptal nedenini bilmediğini ancak bunun Filistin konusundaki çalışmalarıyla bağlantılı olduğunu düşündüğünü belirtti.

Pandor, "Filistin meselesinde çizgiye ayak uydurmadığınız zaman bir tür kötü niyet oluyor. ICJ davasının ardından Güney Afrika'ya karşı atılan adımlar gördük" dedi.

ICJ davası ve artan baskı

Bu gelişme, Johannesburg'da düzenlenecek G20 Liderler Zirvesi'nden hemen önce gerçekleşti. Zirveye ABD'nin Dışişleri Bakanı Marco Rubio yerine daha düşük seviyeli bir heyet gönderme kararı da, Washington'ın Pretoria'ya karşı uyguladığı baskının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Güney Afrika, ICJ başvurusunda İsrail'in Gazze'deki eylemlerinin, "Filistin ulusal, ırksal ve etnik grubunun önemli bir bölümünü yok etmeyi amaçlamaları nedeniyle soykırımsal nitelikte" olduğunu öne sürmüştü. ICJ, davayı takiben üç kez İsrail'e soykırım eylemlerini önleme, engelsiz yardım ve temel hizmet tedarikini sağlama ve Refah'taki askeri operasyonlarını derhal durdurma yönünde ihtiyati tedbir kararları vermişti.

ABD, Biden yönetimi döneminde davayı "asılsız" olarak nitelendirmişti. Daha sonra göreve gelen Trump yönetimi ise Güney Afrika'nın dış politika hamleleri nedeniyle ülkeye yönelik çeşitli yardımları askıya almış ve ülkenin Washington Büyükelçisi Ebrahim Rasool'u sınır dışı etmişti.

Pandor: "Beni susturamayacaklar"

Uzun süredir Filistin davasının savunucusu ve ABD ile İsrail hükümetinin eleştirmeni olan Pandor, bu kararın kendisini susturma amacı taşıdığını düşünüyor.

Pandor, "Elimizde, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkının tanınmadığı bir durum var. Ve biri onların kendi kaderini tayin etme hakkından bahsettiğinde, benim gibi bir canavar olarak gösteriliyor" dedi. Eski bakan, bu baskının geri adım attırmayacağını net bir dille ifade etti: "Filistin konusunda görünür bir ses olarak görülmem, beni susturmak için tasarlanmış bir eylem. Ve bu işe yaramayacak. Bunlar ilke meseleleri, uygunluk meseleleri değil. Geri dönüş olmayacak."

Sağcı ve muhafazakâr Amerikan medyası ve düşünce kuruluşları, Güney Afrika'nın ICJ davası sonrasında Pandor'u "İran'ın uşağı" olmakla suçlayan karalama kampanyaları yürütmüş ve ABD'nin Pretoria'ya yönelik mali yardımı kesmesi gerektiğini savunmuştu.