İsrail Savaş Kabinesi'nin bir üyesi rehinelerin serbest bırakılması stratejisine şüpheyle yaklaşırken, Netanyahu ABD'nin saldırıları azaltma çağrılarını reddetti.

Savaş Kabinesi'nin dört üyesinden biri olan eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot, savaşın gidişatıyla ilgili olarak kamuoyuna yaptığı ilk açıklamada, Gazze'de bulunan rehinelerin ancak bir ateşkes anlaşmasıyla serbest bırakılabileceğini ve rehinelerin başka yollarla kurtarılabileceği iddialarının "hayal yaymak" olduğunu belirtti.

Eisenkot'un Perşembe günü geç saatlerde yaptığı açıklamalar, İsrail'in Hamas'a yönelik dördüncü ayına giren saldırısının yönü konusunda siyasi ve askeri liderler arasındaki anlaşmazlığın son işaretiydi.

İsrail, Gazze'de 130'dan fazla rehinenin kaldığını ancak bunların hepsinin hayatta olmadığına inanıldığını söylüyor.

Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, "Hamas yok edilene" kadar çatışmaların devam edeceğini söyledi ve rehinelerin serbest bırakılmasının sadece askeri harekatla mümkün olabileceğini savundu.

Hamas ise rehinelerin serbest bırakılmasını görüşmeden önce savaşın sona ermesini istiyor ve Gazze'de esir tutulanlara karşılık İsrail tarafından hapsedilen binlerce Filistinlinin serbest bırakılmasını talep ediyor.

Uzmanlar, saldırının yavaş ilerlemesi ve İsrail'in şiddetle reddettiği Birleşmiş Milletler Dünya Mahkemesi'ndeki soykırım suçlamaları da dahil olmak üzere artan uluslararası eleştiriler göz önüne alındığında Netanyahu'nun hedeflerinin gerçekçi olup olmadığını sorgulamaya başladılar.

Netanyahu'nun muhalifleri onu, hükümetin başarısızlıklarının soruşturulmasından kaçınmak, koalisyonunu sağlam tutmak ve seçimleri ertelemek için savaş sonrası senaryoların tartışılmasını geciktirmekle suçluyor. Anketler, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan Netanyahu'nun popülaritesinin savaş sırasında dibe vurduğunu gösteriyor.

Oğlu Aralık ayında Gazze'de öldürülen Eisenkot, Perşembe günü geç saatlerde İsrail'in Kanal 12 televizyon kanalında yayınlanan "Uvda" adlı programda verdiği demeçte "rehineler ancak çatışmalarda önemli bir duraklama ile bağlantılı bir anlaşma olursa canlı olarak geri dönecekler" dedi.

Rehinelerin birçoğu yeraltı tünellerinde olmak üzere dağınık halde bulundukları için dramatik kurtarma operasyonlarının pek olası olmadığını söyledi.

Rehinelerin anlaşma dışında bir yolla serbest bırakılabileceğini iddia etmek "hayal yaymaktır" dedi.

Netanyahu'yu üstü kapalı bir şekilde eleştiren Eisenkot ayrıca savaşın gidişatına ilişkin stratejik kararların acilen alınması gerektiğini ve savaş başladıktan hemen sonra bir oyun sonu üzerine bir tartışma başlatılması gerektiğini söyledi.

Eisenkot ayrıca ordunun Hamas'a kesin bir darbe indirdiği yönündeki iddiaları da reddetti.

Gallant, askerlerin hafta başında önemli sayıda askerin çekildiği Gazze'nin kuzeyindeki Hamas komuta yapısını etkisiz hale getirdiğini ve şu anda bölgenin güney yarısına odaklanıldığını söyledi.

Eisenkot "Henüz stratejik bir başarıya ulaşamadık, daha doğrusu sadece kısmen ulaştık” dedi ve ekledi: "Hamas'ı çökertemedik."

Hamas Gazze'nin en fazla yerle bir olan bölgelerinde dahi savaşmaya devam ediyor ve İsrail'e füze fırlatıyor.

Eisenkot röportajında Lübnan'daki Hizbullah milislerine yönelik önleyici bir saldırının savaşın ilk günlerinde son anda iptal edildiğini de doğruladı.

Bağırmaktan sesinin kısıldığını söylediği 11 Ekim'deki Bakanlar Kurulu toplantısında böyle bir saldırıya karşı çıkanlar arasında yer aldığını söyledi.

Eisenkot böyle bir saldırının "stratejik bir hata" olacağını ve muhtemelen bölgesel bir savaşı tetikleyeceğini söyledi.

Eski ordu komutanı, Netanyahu, Gallant ve eski Savunma Bakanı Benny Gantz'ın yer aldığı Savaş Kabinesi'nde kalıp kalmayacağını her gün gözden geçirdiğini belirtti.

Eisenkot, Gantz'ın başkanlığını yaptığı muhalefetteki Ulusal Birlik ittifakının parlamento üyesi. Her ikisi de savaşa liderlik etmek üzere Netanyahu'ya katıldı.

Eisenkot hangi noktada istifa edeceği sorulduğunda "Kırmızı çizgimin ne olduğunu biliyorum" dedi.

"Rehinelerle bağlantılı, hedeflerden biri bu ama aynı zamanda bu savaşı nasıl yürütmemiz gerektiğiyle de bağlantılı."

Savaş, İran destekli grupların ABD ve İsrail hedeflerine saldırmasıyla Orta Doğu'ya sıçradı. Lübnan'da İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar kapsamlı bir savaşa dönüşme tehlikesi taşırken, Yemen'deki İran destekli Husiler de ABD öncülüğündeki hava saldırılarına rağmen ticari gemileri hedef almaya devam ediyor.