Donald Trump'ın salı günü Filistinli nüfusu başka bir yere yerleştirdikten sonra ABD'nin Gazze'nin kontrolünü ele alacağını açıklamasının ardından geniş çaplı bir uluslararası kınama dalgası geldi. 

“Tarihsel zorla yerinden edilme modellerini” yansıtan bu öneri dünya çapında hükümetler, örgütler ve siyasi figürler tarafından kesin bir dille reddedildi.

Pek çok kişi krize getirilecek herhangi bir çözümün tek taraflı çözümler dayatmak yerine Filistin egemenliğini desteklemesi ve uluslararası hukuka bağlı kalması gerektiğini vurguladı. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu fikri “saçma ve anlamsız” olarak nitelendirerek ne Türkiye'nin ne de bölge ülkelerinin Gazzelilerin zorla göç ettirilmesini kabul etmeyeceğini vurguladı.

Filistinlileri dışlayan herhangi bir planın sadece daha fazla istikrarsızlığa yol açacağı uyarısında bulundu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da Trump'ın İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'yu kucaklamasını eleştirerek bunu “insanlığın vicdanında derin bir yara” olarak nitelendirdi. 

Çin de Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etmelerine verdiği desteği yineleyerek güçlü bir muhalefet sergiledi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian derhal ateşkes çağrısında bulundu ve tüm tarafları çatışma sonrası yönetimi iki devletli çözümü canlandırmaya yönelik bir yol olarak kullanmaya çağırdı. 

Kremlin ise öneriyi tamamen reddetti ve Sözcü Dmitry Peskov Orta Doğu'da kalıcı bir çözümün ancak iki devletli bir çerçeveye dayanabileceğini belirtti.

Peskov, Arap ülkelerinin Filistinliler için herhangi bir yeniden yerleşim planını kabul etmeyeceklerini zaten açıkça belirttiklerini kaydetti.

Avustralya'da Başbakan Anthony Albanese, hükümetinin iki devletli çözüme olan bağlılığını yineleyerek Trump'ın açıklamalarına rağmen ülkesinin tutumunun değişmediğini söyledi. 

Avrupa Birliği'nin Orta Doğu özel temsilcisi Sven Koopmans, barışa giden tek geçerli yolun güvenli, egemen İsrail ve Filistin devletlerinin kurulmasından geçtiğinin altını çizdi. Koopmans gerçek güvenliğin ancak gerçek bir barışla sağlanabileceğini vurguladı. 

Uluslararası Af Örgütü de Trump'ın önerisini “saçma” ve temelde “gayrı meşru” olarak nitelendirerek kınadı. Örgüt planı toprak gaspı, insan hakları ihlali ve Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin hakkının reddi olarak nitelendirdi. 

Teklif Amerika Birleşik Devletleri'nde de sert eleştirilerle karşılandı.

Kongre üyesi Rashida Tlaib “Filistinliler hiçbir yere gitmiyor” diyerek Trump'ı Kongre'deki partizan desteğini arkasına alarak etnik temizliği savunmakla suçladı.

Demokrat Senatör Chris Van Hollen planı “başka bir isimle etnik temizlik” olarak tanımladı ve bunun ABD'nin düşmanlarını güçlendireceği ve bölgeyi istikrarsızlaştıracağı uyarısında bulundu.

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) ise öneriyi “uluslararası hukukun tabutuna son çiviyi çakacak” bir “insanlığa karşı suç” olarak kınadı. 

Senatör Chris Murphy, ABD'nin Gazze'yi işgal etmesinin binlerce Amerikalı'nın ölümüne yol açacağı ve ülkeyi Orta Doğu'da uzun süreli bir başka savaşa sürükleyeceği uyarısında bulunarak bu fikri hayalperestlik olarak nitelendirdi.

Temsilci Jake Auchincloss ise planı “pervasız ve vicdansız” olarak eleştirerek Trump'ın amacının gerçek politik kaygılardan ziyade kişisel çıkarlar olduğunu öne sürdü.

palestinecronicle’da yayınlanan haber Haksöz-Haber tarafından tercüme edilmiştir.