1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. MISIR

  4. Sisi rejiminde işler yolunda gitmiyor!
Sisi rejiminde işler yolunda gitmiyor!

Sisi rejiminde işler yolunda gitmiyor!

Ahmet Varol, Türkiye ile normalleşmeyi askıya alan Sisi rejimindeki ekonomik problemlere dikkat çekiyor.

05 Kasım 2022 Cumartesi 12:30A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Sisi’nin derdi de para

Mısır son dönemde döviz rezervlerinin bitmesinden dolayı bayağı sıkıntılı. Bilindiği üzere Mısır’a döviz girmesini sağlayan en önemli sektörlerden biri turizm. Ama küresel salgın turizm sektörünü ciddi şekilde sarstı. Tabii Sisi cuntasının ekonomik alanda başarısızlığı, alternatif kaynaklar geliştirememesi, buna ek olarak uluslararası piyasalarda petrol ve gıda ürünlerinin fiyatlarının artması ülkenin döviz birikimlerinin hızlı bir şekilde tükenmesine neden oldu. 

Hazinelerinin zil çalmaya başladığını gören Sisi ilk olarak yine Arap ülkelerinin kapılarını çalarak Suudi Arabistan’dan ve Körfez ülkelerinden para istedi. Bu ülkelerin bankalarından Mısır’a yüklü miktarda bir döviz aktarımı yapıldığı açıklandı. Ancak onların desteği yeterli gelmeyince IMF’nin kapısını çaldı. 

Aylar süren uzun pazarlıklardan sonra IMF’nin, ilişkili uluslararası kurumların ve ülkelerin hesaplarından toplamda 9 milyar dolar kredi aktarılması konusunda anlaşma sağlandı. Ancak IMF bunun karşılığında Mısır’ın serbest kura geçmesini şart koştu. 

Mısır yönetimi yıllardan beri ulusal parasının değerini para kurlarını kontrol altında tutarak muhafaza etmeye çalışıyor ama yine zorlanıyordu. IMF’nin serbest kur şartını kabul etmesinden sonra paranın değerini cunta değil piyasa belirleyecekti. 

Cunta yönetimi serbest kura geçmenin kendisine ağır bir maliyeti olacağını biliyordu. Ama hazinedeki döviz birikimlerinin iyice azalması karşısında, ülkenin en zorunlu ihtiyaç maddelerini tedarik etmekte bile zorlanacağını gördüğünden, IMF’den para dilenmeye ve sonuçta onun “serbest kur” şartını kabul etmeye kendini mecbur hissetti.

Serbest kura geçilmesinden sonra Mısır cuneyhi dolar karşısında hızla değer kaybetti. Bizim bu yazıyı yazdığımız sırada, 1 ABD doları serbest piyasada 24.27 cuneyhe tekabül ediyordu. 

Cuntanın parayı kontrol etmekten sorumlu kurumları faiz artışlarıyla paradaki dalgalanmayı kontrol altına almaya çalıştı. Ama yine de paranın değerinin düşüşünü tamamen engelleyemedi. 

Cunta yönetimi halktan gelecek tepkilerin önüne geçmek amacıyla tüm maaşlara hesap dışı zamlar yaptı. Ancak zamlar yine de vatandaşın aylık olarak eline geçen paranın piyasadaki ederinin korunmasını sağlayamadı ve halkın önemli bir kesimi gelir yönünden dikkatten uzak tutulamayacak kadar bir miktarda fakirleşmiş oldu. Böylece her zaman olduğu gibi IMF’nin kredisi yine getirdiğinden fazlasını götürdü. Ama kaybeden yine vatandaştı. Cunta saltanatını sağlama almak için bu krediye talip olmuş, yükünü de vatandaşına yüklemişti. 

Zaten fakir olan Mısır halkı bu sıralarda ellerindeki paraların değerinin uluslararası piyasalarda çok düşmesi, bu yüzden ülkelerinde de ihtiyaç duydukları ürünlerin fiyatlarının artması sebebiyle daha da fakirleşmekten dolayı ciddi şekilde sıkıntılı ve bu konu Arap medyasında epey bir gündem oluşturuyor. 

Bu problemin arka planında son yıllarda tüm dünya ülkelerinin ekonomisini sarsan salgının ve bu salgınla ilgili çok yanlış politikalar geliştirilmesinin önemli bir payı var. Küresel emperyalizmin güdümündeki yönetimlerin ekonomik problemlerini onları daha fazla köleleştirmek amacıyla değerlendirmek ve istismar etmek için kurulmuş IMF gibi uluslararası kurumların dayatmalarının da büyük bir payının olduğu ortada. Bütün bu kurumların cenderesine girmiş yönetimlerin bağımsız bir ekonomik ve siyasi sisteme sahip olduklarını ileri sürmeleri de tabii ki kendilerini avutmalarından başka bir anlam ifade etmez. 

Ama Mısır’a hükmeden zihniyetin şimdiye kadar ülkesinin kaynaklarını ve değerlerini iyi değerlendirmemesinin, halkının refahını hiçbir şekilde önemsememesinin, bilakis hakim güçlerin lükslerine büyük önem vermesinin de çok büyük bir payı olduğu gerçeği gözden  uzak tutulamaz. Mısır’daki dikta rejimi ülkenin halkını şimdiye kadar hep köle ve hizmetçi olarak gördü. Yöneticilerin halka hizmet etmesini değil halkın yöneticilere yani diktatörlere hizmet etmesini esas alan bir politikayı sürdürmekte ısrarlı davrandı.

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

4 Yorum