Yahudi yerleşimleri...

Fikret Ertan

Önceleri de yazdığımız gibi Filistin-İsrail ihtilafının çözümü ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının önünde dört temel problem duruyor: Toprak (alan, sınırlar, coğrafi bütünlük), Filistinli mültecilerin geri dönüşü, Kudüs'ün statüsü ve işgal altındaki topraklarda bulunan Yahudi yerleşimleri bunlar.

Bunlardan ikincisi ve üçüncüsü taraflar arasındaki müzakerelerin son aşamasına bırakılmış olarak kabul edilebilir. Toprak ve yerleşimler ise ilk elde çözülmesi gereken problemler olarak tezahür ediyor. Esasen toprak ve yerleşimler birbiriyle doğrudan ilişkili problemler. Yerleşimlerde mesafe alınmadan toprak konusunda konuşmak anlamsız oluyor; zira yerleşimler toprak konusunun özünde duruyor.

Bu bakımdan yerleşimler konusunun ilk elde ele alınması gerekiyor. Obama yönetimi de böyle düşünüyor ve müzakerelerin devamı için İsrail'den asgari şart olan bunların inşasının dondurulmasını talep etmiş bulunuyor. Daha geçenlerde 455 yerleşim birimine izin veren İsrail ise bu konuda ayak diriyor, 'yenilerini yapmayı dondurabilirim; ama tabii gelişmeye tabi olanları da yapmaya devam ederim' diyor. Netanyahu'nun yaklaşımı böyle.

İşte bu yerleşim birimleri konusu bugünlerde İsrail'i masaya oturtmakta kararlı olan ve bölgede bulunan Obama'nın Ortadoğu temsilcisi George Mitchell'in ana gündem maddesini teşkil ediyor. Bu bakımdan bugün biz de bu önemli konuyu hatırlatmayı seçtik. Yahudi yerleşim birimleri 1967 Arap-İsrail Savaşı'nın doğurduğu bir gerçek. Bu konuda bugünkü durum ise şöyle:

İşgal altındaki Batı Şeria'daki (5,640 kilometrekare) mevcut yerleşimlerin sayısı 121 adet. İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki mevcut yerleşim birimlerinin sayısı 12.

Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde yaşayan yerleşimci nüfusun toplamı:

1972 yılında: 1.500; 1983 yılında 29.090; 1992 yılında 109.784; ve 2001 yılında 213.672 ve bugün 285.800. Doğu Kudüs'te yaşayan yerleşimci nüfusun toplamı: 1972 yılında 6.900; 1992 yılında 141.000; 2000 yılında 170.400 ve bugün 193.700. İkisinin toplamı da 479.500 yerleşimci. Son rakamlar İsrail Devlet İstatistik Kurumu verilerinde de yer alıyor. Kurumun verilerine göre, hem Kudüs ve hem de Batı Şeria'daki yerleşimci nüfus İsrail'in genel nüfus artışının (1,5) üstünde, yüzde 4,5 civarında, artmış bulunuyor. Bu da bize yerleşimci nüfusun istikrarlı bir artış içinde olduğunu açıkça gösteriyor.

Bugün, müzakere konusu Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşimci nüfus; ama bu arada mesela hiç konuşulmayan 33 birimde yaşayan Golan Tepeleri'ndeki yerleşimci nüfus da var. Bunlar da yaklaşık 20 bin civarında. Bunu da unutmamak lazım elbette. Ayrıca, İsrail'in 2005 yılında Gazze'den çekilirken buradaki Yahudi yerleşimcileri de tasfiye ettiğini, burada hiç yerleşim birimi kalmadığını da belirtelim.

İnşa edilmiş ya da kurulmuş yerleşim alanları Batı Şeria'nın 5,640 kilometrekarelik yüzölçümünün yüzde 1,4'ünün üzerinde bulunuyor ancak bu yerleşimlerin tespit edilen sınırları Batı Şeria yüzölçümünün hemen hemen yüzde 10'una tekabül ediyor. Bu keyfi arazi ya da toprak kapatmalara ilaveten İsrail'in hemen hemen bütün yerleşimleri ve askeri tesislerinin etrafında 70 ile 500 metrelik girilmesi yasak bölgeler de ilan ettiği ve bunları uyguladığı da biliniyor.

Bu durumda, İsrail'in ordusu yerleşim birimleri, bunların eklentileri, sınırları, yollarıyla birlikte Batı Şeria'nın neredeyse yüzde 50'sini fiilen kontrol ettiği söylenebilir. Ayrıca, Batı Şeria'daki birçok yerleşim biriminin bölgenin ana su kaynaklarını kontrol edecek şekilde kurulduğuna da unutmadan işaret edelim.

İsrail-Filistin ihtilafının çözülmesi ve barışın ve Filistin devletinin tesisi bakımından en başta ele alınması gereken yerleşimler konusunun bugünkü durumu işte böyle. Geçmiş Amerikan yönetimlerinin de üzerinde durduğu ama yeterli özen ve baskıdan kaçındığı yerleşimler konusunda ısrarlı ve kararlı görünen Obama yönetimi bakalım nereye kadar gidebilecek, İsrail'e nereye kadar 'dur' diyebilecek? Göreceğiz...

ZAMAN