Tarihe ışık tutan bir film: Palestine 36

Cengiz Yalçınkaya, Annemarie Jacir’in yönettiği Palestine 36 filmini değerlendirdiği yazısında, 1936’da İngiliz mandası altındaki Filistin’de başlayan isyanı ve sömürgeciliğin bugüne uzanan etkilerini konu edinen filmin tarihe ışık tuttuğunu söylüyor.

Tarihe Işık Tutan Film: Palestine 36

Cengiz Yalçınkaya / Fokus+


Filistinli yönetmen Annemarie Jacir’in yönettiği Filistin’in Oscar adayı Palestine 36 filmi, sömürgeciliğin mirasının Filistin'de nasıl devam ettiğini anlatıyor. 

İstanbul’da 13’üncüsü düzenlenen Boğaziçi Film Festivali’nin ana teması bu yıl Filistin sinemasıydı. Açılış filmi Filistin’in Oscar adayı “Palestine 36” oldu. 

İzleyicilerden büyük beğeni alan filmin yönetmen koltuğunda “Wajib” ve “Nafas” yapımlarıyla tanıdığımız Annemarie Jacir bulunuyor. Cat Villiers ve Ossama Bawardi’nin yapımcılığını üstlendiği TRT ortak yapımı filmin etkileyici oyuncu kadrosunda; Hiam Abbass, Kamel Al Basha, Yasmine Al-Masri, Jalal Altawil, Robert Aramayo, Saleh Bakri, Yafa Bakri, Karim Daoud Anaya, Billy Howle, Dhafer L’Abidine gibi önemli isimlerin yanı sıra, Liam Cunningham ve Jeremy Irons gibi dünya yıldızları da yer alıyor. 

İki yılı aşkın süredir İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım tüm dünyanın gündemindeyken Palestine 36 filmi geçmişten bu yana sürdürülen sistematik işgal politikasını anlatıyor. Film, izleyicileri 1936 yılına götürerek bugün yaşananların temelindeki sebeplere projeksiyon tutuyor.  

Filistin'in bugün içinde bulunduğu sancılı süreç Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Osmanlı Devleti himayesindeki bölgeyi işgal etmesiyle başladı. Filistin'i işgal eden İngilizler, 9 Aralık 1917'de kutsal şehir Kudüs'e girdi. Bu tarihten sonra Filistin'in yüzü hiç gülmedi.

Kudüs'ün işgalinden kısa süre önce 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu olarak bilinen mektupla Filistin'in kaderi değişti. İngilizler dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudi yerleşimcilerin Filistin topraklarına yerleşmesine göz yumdu. Her gün sayıları artan Yahudiler tarihi Filistin topraklarına yerleşmeye başladı. 

1936 yılına gelindiğinde ise İngilizler Filistin’i 18 yıldır işgal altında tutuyordu. Filistinliler, ülkedeki Siyonist devlet inşası ve yerleşimler konusunda giderek daha fazla endişe duyuyorlardı. İşte tam da bu zamanlarda yükselen hoşnutsuzluk açık bir isyana dönüştü. Bu isyanın sonucunda genel grev kararı alındı. Palestine 36 filmi ise grevin ardından köylerde çıkan silahlı ayaklanmanın etkisini ve Kudüs'teki Filistinli seçkinler arasındaki siyasi tartışmaları tasvir ediyor. Ayrıca İngilizlerin ayaklanmayı acımasızca bastırmaya çalıştığını görüyoruz.  

Arşiv görüntüleriyle desteklenen filmde Charles Tegart (Liam Cunningham) ve Orde Wingate (Robert Aramayo) gibi gerçek tarihi şahsiyetler, kurgusal karakterlerle birlikte anlatılıyor. Filmde ilk olarak gördüğümüz Yusuf (Karim Daoud Anaya), Kudüs'te çalışmaya başlayan ve sömürgeci entrikalara yakından tanıklık ettikçe siyasallaşan köylü bir gençtir. Kholoud (Yasmine Al Massri), Ahmed Canaani mahlasıyla yazan bir gazetecidir ve manda yönetimine karşı çıkmaktadır. Kholoud'un kocası Amir (Dhafer L'Abidine), filmde Filistin ulusal davasına açıkça destek verir gözükürken Siyonist Komisyonu ile iş birliği yapar. 

Filmde, İngilizlerin kurduğu yapıya odaklanırken bu yapının El Basma köyü özelinde Filistinli köylüler üzerine kurduğu baskının ne denli yıpratıcı olduğuna da şahitlik ederiz. Bir yandan toprakları ve tarlaları Yahudiler tarafından işgal edilen köylüler bir yandan da İngiliz askerlerinin şiddetine maruz kalmaktadır. Ayrıca filmin başlarında köylülere yeni bir arazi kayıt sistemine boyun eğmeleri, aksi takdirde her şeylerini kaybetme riskine girmeleri çağrısı yapılıyor. Boyun eğmenin topraklarını korumayacağını çok iyi bilen Filistinliler, büyük bir açmazın içinde kalıyor.   

İsyanlar sebebiyle İngilizlerin cezalandırdığı köylüleri birçok sahnede dikenli tellerin ardında ve suya muhtaç bir şekilde görüyoruz. Bu sahneler aslında bugün Gazze’de yaşanan insanlık dramını da bir kez daha hatırlatıyor. Filmin en önemli sahnelerinden biri de Yüksek Komiser Wauchope'un (Jeremy Irons) ofisinin önünde "Filistin satılık değil" sloganları atan protestocuları gördüğümüz kareler. Yine bir başka sahnede Kholoud, İngilizlerin kefiyeyi yasakladığını anlatıyor. Bu durum son yıllarda bazı ülkelerdeki kefiyenin yasaklanması hadisesine de atıf yapıyor.  

Tüm bunlar yaşanırken İngiliz hükümeti isyanın temel nedenlerini araştırmak üzere Lord Peel başkanlığında bir soruşturma komisyonu gönderiyor. Ekim 1936'da genel grev çağrısı iptal edilir Peel Komisyonu önünde ifade verilir. Peel Komisyonu’ndan olumlu kararlar çıkmasını ümit eden Filistin halkı yeni bir hayal kırıklığı yaşar. Peel Komisyonu, Filistin'in Yahudi ve Arap devletlerine bölünmesini öneren raporunu yayınlar. İngilizler bu aşamada Filistinlilere karşı “yarım ekmek hiç ekmek olmamasından iyidir” küstahlığı sergiler. Bu küstahlığı kabul etmeyen Filistinliler ise yeni bir isyan dalgası başlatır.  

Geçmişten günümüze değişmeyen işgalin izleri

Film Filistin toplumunun yaşadığı iç bölünmelere de perspektif tutuyor. Kudüs elitleri, Yusuf'un temsil ettiği köylülere tepeden bakarken, Amir belediye başkanı olma umuduyla Siyonist liderlerle iş birliği yapmaktan geri durmuyor.  

Filmin sonuna doğru devam eden isyanla birlikte İngilizlerin uyguladığı şiddetin de giderek tırmandığını görüyoruz. Özellikle birçok Filistinliyi acımasızca öldüren İngilizler, bazı ailelerin de evini bombalayarak yok ediyor. Bu aşamada tarih sayfalarına baktığımızda manda yönetimine karşı isyanın sonucunda binlerce Filistinlinin hayatını kaybettiğini, sürgün edildiğini ya da hapse atıldığını görmekteyiz.  

İşte Palestine 36 filmi, Filistin topraklarındaki sistematik işgal sürecinin temellerine giderek bugün yaşananlara dair ipuçları barındırıyor. Bu yüzden film bize geçmişte geçen bir hikâye gibi gelmiyor; tam tersine, hala çok güncel hissettiriyor. Çünkü Filistin’de hiçbir şey değişmedi. 

Kültür Sanat Haberleri

Umran dergisinin Aralık sayısı çıktı
“Surreal Syria – Gerçeküstü Suriye” belgeseli ilk kez izleyiciyle buluşuyor
El Hattabi'nin hayatını işleyen "İlk Gerilla" kitabı raflarda!
Ekin Yayınları, Ümraniye Kitap Fuarı'nı dolu dolu geçirdi
Prof. Şener Aktürk: Suriye’nin kurtuluşu; İslam coğrafyalarının özgürlüğüne giden yolun başlangıcıdır