Nadera Mushtha’nın al-Jazeera’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber tercüme etti.
Ben öğrenciyken her sabah okul bahçesinde toplanır ve topraklarımıza, Filistin için yazılmış şarkılar söylerdik. Derslerimizin çoğu bize Filistin topraklarında kök salmış kültürümüzü ve geleneklerimizi öğretirdi.
Her 30 Mart'ta Toprak Günü'nü kutlardık. Kızlar işlemeli elbiseler, erkekler ise beyaz gömlekler ve kefiye giyerlerdi. Filistin bayrağı altında şarkı söyler ve Filistin toprak mücadelesini anardık.
Bu mücadele hakkında bana öğretilenlerin gerçek anlamını ancak evimden sürüldüğümde, toprağımı kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kaldığımda tam olarak kavradım.
Gazze Şehri'nin doğu yakasındaki Şucaiye mahallesinde doğdum ve büyüdüm. Burası çiftçilerin ve tüccarların yerleştiği asırlık bir mahalledir. Zamanla Gazze'nin en yoğun nüfuslu mahallelerinden biri haline geldi, güçlü toplumsal bağları ve direniş tarihiyle tanındı. Mahallenin en önde gelen insanlarından birinin, bana yazma ve direnme konusunda ilham veren şair, akademisyen ve İngilizce Hocam Dr. Refaat Alareer olması tesadüf değil.
Ailem yüzyıllardır Şucaiye'de yaşıyor. Mushtaha Sokağı olarak bilinen uzun bir sokak oluşturana kadar aynı bölgede ev üstüne ev inşa ettiler. Bu sadece bir isim değil; köklerimizin bu topraklarda ne kadar derinlere uzandığının bir kanıtı.
Şucaiye'de sadece evlerimiz değil, aynı zamanda tarım arazilerimiz de var. Ben büyükbabamın atalarından miras kalan zeytin bahçesinde oynayarak büyüdüm. Zeytin ağaçları bize toprağımızı nasıl seveceğimizi ve onlar gibi nasıl kararlı olacağımızı öğretti.
Evimden, mahallemden ayrılmayı bir an bile düşünmedim. Çocukken başka bir yerde yaşamayı hiç hayal etmedim, atalarımın mutlu bir şekilde yaşadığı yerde kalmak, toprağı miras almak, zeytin ağaçlarına bakmak istedim.
Şucaiye'mizi ilk kez 2014 yılında İsrail saldırdığında terk etmek zorunda kaldık. O zaman çok küçüktüm ama tahliyemizin her anını hatırlıyorum. Etrafta uçuşan füzeleri ve şarapnel parçalarını, çığlık ve ağlama seslerini hatırlıyorum. Travmatik bir deneyimdi ama tüm bu süreç boyunca yakında geri döneceğimizden emindim.
Sonra, neredeyse 10 yıl sonra tekrar oldu. Soykırım boyunca ailem ve ben 10'dan fazla kez evimizden kaçmak zorunda kaldık. Mahallemizden uzakta kalmak zorunda kaldığımız en uzun süre üç aydı. Ama asla çok uzağa gitmedik. Son derece zor koşullara rağmen güneye kaçmadık; kuzeyde kaldık.
Şucaiye bu savaş sırasında ilki Aralık 2023'te, ikincisi ise Haziran 2024'te olmak üzere iki istilaya maruz kaldı. İkincisi bir yaz sabahı, bölge sakinleri hâlâ evlerindeyken aniden, hiçbir uyarı yapılmadan geldi.
İsrail tankları Şucaiye'ye ulaştığında, pazarları, eski restoranları, elektrik direklerini ve su pompalarını hedef aldı ve birçok bölgeyi tanınmaz hale getirene kadar yerle bir etti. Bir zamanlar işlek olan sokaklar yıkımla griye döndü.
Ailemin evi bombalandı ve kısmen yıkıldı. Büyükbabamın arazisi de zarar gördü. Nesillerdir ayakta duran, sayısız mevsim meyve veren ağaçlar söküldü ve yakıldı.
Zeytinliğini kaybetmek büyükbabam için çok ağır geldi. Yıkıcı haberi duyduktan sonraki üç ay içinde vefat etti.
Bugün, bir kez daha yerimizden edilme ihtimaliyle karşı karşıyayız. Şucaiye'nin doğu kesiminden insanlar İsrail ordusunun tehditleri altında bir kez daha kaçmaya başladı. Bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz. İnsanlar korkuyor ama yine de yeni bir ateşkes olacağını umuyorlar.
Bu yıl Toprak Günü'nü kutlamak farklı bir anlam taşıyor: Devam eden soykırım savaşına rağmen hala buradayız, hala ayaktayız ve hala atalarımızdan miras kalan topraklara tutunuyoruz. Vazgeçmeyeceğiz.
Bu gün, Dr. Alareer'in şiirini hatırlıyorum:
Ey Dünya
Sarıl bana.
Ve bana sıkıca sarıl
Ya da beni yut
Daha fazla acı çekmemek için.
Seni seviyorum.
Öyleyse al beni.
Beni zengin et.
Beni toprak et.
Huzur dolu günler geride kaldı.
Silahlar insanlığın sözleridir.
Dikenden başka yiyeceğim yok,
Eğlence değil, iç çekiş.
Çünkü bir askerin yüksek hissetmeye ihtiyacı var.
Ey Dünya,
Eğer hayatta incineceksem
İçindeki toprağın doğurmasına izin ver.
Ey Dünya.
* Toprak Günü; Filistinliler için önemli bir anma günü olan "Toprak Günü"nü ifade eder. Bu özel gün, her yıl 30 Mart'ta kutlanır ve 1976 yılında İsrail hükümetinin Filistin topraklarında yaptığı arazi gaspı ve sürgün uygulamalarına karşı Filistinli Arapların gösterdiği direnişi simgeler.
* Nadera Mushtha, Gazzeli bir şair ve yazardır.