Günay Bulut, Aksa Tufanı’nın ikinci yıldönümünde, Filistin’deki işgal, abluka, soykırıma karşı Gazze filolarını düzenleyen Freedom Filotilla (Özgürlük Filosu) Koalisyonu Sözcüsü Ann Wright ile konuştu.
ABD politikalarının yarattığı insan hakları ihlalleri, Özgürlük Filosu Koalisyonunun (FFC) misyonu ve vizyonu üzerine yapılan bu söyleşiyi dikkatlerinize sunuyoruz. Bu söyleşinin tercümesinde ve düzenlenmesinde Filistin’in torunu Shamam Musa ve Zeynep Ilgaz katkıda bulundular.
Günay Bulut: Merhaba sayın Wright, ilham verici hikayenizi okuduk. ABD’de iyi bir askeri kariyeriniz olduğunu biliyoruz. Daha adil bir dünya talebiyle aktivistliğe evrilişiniz nasıl oldu?
Ann Wright: Merhaba; Evet, ben ABD ordusunda 29 yıl görev yaptım. Albay rütbesiyle emekli oldum; bu da oldukça üst düzey bir konumdu. Birçok çatışma bölgesinde görev yaptım ama Vietnam’da bulunmadım. Orası çatışmaların en büyüğüydü. Askeriye, insanları, insan hakları ihlallerini önlemek üzere eğitir. Fakat gerçekte, ordunun kendisi tarafından çok sayıda insan hakkı ihlali yapılır. Benim görevlerimden biri, askerî operasyonlarda neler olup bittiğini izlemek ve “Durun, bunu yapamazsınız çünkü bu insan haklarını ihlal edecek” demekti. Bu itirazlarım bazen işe yarardı, bazen de yaramazdı. İnsan hakları ihlallerine dair kaygım beni aktivizme taşıdı.
Günay Bulut: 2003'te, ülkenizin Irak'ı işgaline karşı protesto olarak ABD Dışişleri'ndeki görevinizden istifa ettiniz. Askeri kariyeriniz sırasında Orta Doğu'da görev yaptınız mı? Kıdemli bir ABD askeri olarak istifa aşamasına nasıl geldiniz?
Ann Wright: Orta Doğu’da hiç görev yapmamıştım. Ancak 16 yıllık diplomatik kariyerimde, Ortadoğu’daki ABD politikaları hakkında insanların bana her zaman ilk sorduğu şey şuydu: “Neden ABD daima İsrail’i destekliyor ve hiçbir zaman Filistinlileri desteklemiyor?” Bu soruya muhatap olmak, aldığım kararlarda etkilidir.
Bush yönetiminin, Irak’ta kitle imha silahları bulunduğu iddiasıyla Irak’ı işgal etme ve işgal altında tutma kararı bana mantıklı gelmedi. Bu yüzden dedim ki, “Hayır! Bunun bir parçası olmayacağım.” Irak savaşına karşı çıkarak istifa eden üç Amerikalı diplomattan biriydim.
Günay Bulut: Felsefe, inanç ve siyasi görüşler açısından kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Ann Wright: Daha çok ilerici bir siyasi duruşum olduğunu söyleyebilirim. ABD’de herhangi bir siyasi partinin üyesi değilim, fakat hükümetlerin ilerici adımlarını desteklerim.
Günay Bulut: ABD’de ve Batı’da İslamofobinin zirve yaptığı bir zaman diliminde bir ABD’li olarak dikkatinizi Filistin’e verip büyütecinizi Gazze’ye tutma süreciniz nasıl gerçekleşti?
Ann Wright: Gazze’ye dikkatimi çeken şey, oradaki çatışmanın sürekliliği, insan hakları ihlallerinin yoğunluğu idi. ABD yönetimlerinin politikalarını hep izlemiştim; daima İsrail’i destekliyor, Filistin’i hiç desteklemiyorlardı. Orta Doğu’da hiç askeri görev yapmadım. Fakat 2009’da İsrail’in Gazze’ye yönelik 27 gün süren “Dökme Kurşun Operasyonu” saldırısından sonra bölgeyi ziyaret ettim. Bu saldırıda 1400 Filistinli öldürülmüştü. Oradaki yıkım seviyesi beni derinden sarstı. Sanki II. Dünya Savaşı’ndan kalma bir manzara gibiydi.
Barış için Kadınlar (Code Pink) hareketinden arkadaşım Medea Benjamin ile birlikte Mısır’a gitmeye ve oradan Gazze’ye girip insanlarla görüşmeye karar verdik. Ocak 2009’da Gazze’ye girmeyi başardığımızda, Mısır yetkilileri bize sadece 48 saatimiz olduğunu ve kapıları kapatacaklarını söylediler. Biz de 48 saat boyunca Gazze’de kaldık. Orada yıkımı gördük, birçok insanla tanıştık. Hastaneleri, üniversiteyi ziyaret ettik ve Gazze’ye aktivist gruplar götürme konusunda kararlı bir şekilde geri döndük.
2009’da sekiz grubu götürdük, her birinde genellikle 50’den fazla kişi vardı. Yılın sonunda ise 55 ülkeden 1.350 kişiyi Kahire’ye getiren Gazze Özgürlük Yürüyüşünü organize ettik. Bu grup ile Gazze’ye girebileceğimizi planlamıştık ama Mısır hükümeti son anda sözünden döndü. Buna rağmen, tüm bu insanlar Kahire’deydi ve her gece Tahrir Meydanı’nda buluşuyorlardı. Yani 2009 yılı benim Gazze’yi tanımamda çok önemli bir yıl oldu.
Günay Bulut: Filistin'i desteklediğiniz için ülkenizde terörizmle suçlandınız mı?
Ann Wright: Evet, özellikle filolardan döndüğümde. ABD’de bazı insanlar, şiddet içermeyen bir eyleme katılmanın sizi terörist yaptığına, soykırım yapan İsraillilerin değil de sizin terörist olduğunuza inanıyor. Kongre üyelerinden ve bazen gazetelerden suçlamalarla karşılaşıyorsunuz. Ama biz şundan eminiz ki; biz şiddet içermeyen bir hareketiz. İnsanlar filoların insani amacını gerçekten anlamak için zaman ayırırsalar, filolarımızın üzerinde tek bir terörist olmadığını görürler.
Günay Bulut: Özgürlük Filosu Koalisyonu hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum. Bildiğimiz kadarıyla siz koalisyon sözcüsüsünüz. Organizasyonunuzu bize tanıtabilir misiniz? Ortaklar, ilkeler, öncelikler ve hedefler neler?
Ann Wright: Gazze Özgürlük Filosu Koalisyonu 14 ulusal gruptan oluşuyor. İnternet sitemizde tüm ülkeleri görebilirsiniz: Türkiye, İspanya, Fransa, Belçika, İngiltere, tüm İskandinav ülkeleri, Malezya, Avustralya, Yeni Zelanda, ABD, Kanada. Bu koalisyon 2010’dan beri faaliyet gösteriyor.
Gazze’ye gemi gönderen ilk örgüt 2008’deki Free Gaza Movement (Özgür Gazze Hareketi) idi. Birden fazla gemi gönderdiler ve bazıları gerçekten Gazze’ye ulaştı. Ancak 2008 sonlarından itibaren İsrail, Gazze’ye giren tüm gemileri durdurmaya başladı. 2010’da Türkiye’den Mavi Marmara ve altı gemiyle İsrail’in Gazze’ye yönelik yasa dışı deniz ablukasını kırmaya çalıştık. İsrailliler, Mavi Marmara’ya şiddetle saldırdı; dokuz kişiyi hemen öldürdüler, 50 kişiyi yaraladılar. Ben de saldırıdan bir gece önce Mavi Marmara’nın yanında seyreden küçük bir teknedeydim.
Yıllar içinde 2013, 2015, 2016, 2018, 2024, 2025’te teknelerimiz oldu. 2008’den itibaren 2025’teki Handala gemisine kadar 35 gemiyi yola çıkarmıştık. Global Sumud ile 50 tekne daha ekledik. Bu yıl, birçok filonun aynı anda harekete geçmesi açısından olağanüstü geçti.
Şu anda seyir halinde 9 gemimiz var. Vicdan Gemisi de bunlardan biri. Vicdan gemisinde Gazze’de görev yapmış doktorlar, Gazze’de bulunmuş gazeteciler ve parlamenterler yer alıyor. Tüm bu gemiler tek bir sesle haykırıyor. Gazze’ye yönelik ablukayı durdurun!
Felsefemiz, İsrail’in yasa dışı deniz ablukasına şiddet içermeyen yollarla meydan okumaktır. Sürecin hiçbir aşamasında İsrail’in bize şiddet uygulamasına gerekçe olacak bir kanıt sunmuyoruz. Ama bunu yine de yapıyorlar.
Günay Bulut: Freedom Filotilla (Özgürlük Filosu) Koalisyonunun Hamas'a bakışı nasıl?
Ann Wright: Koalisyonumuz, hükümetler hakkında yorum yapmaz. Bizim hedefimiz korkunç bir şiddet altındaki Gazze halkının yaşam koşullarını düzeltmek. Gazze halkı için abluka, soykırım, yerinden edilme son bulmalı. Biz, siyasetin dışında sivil bir organizasyonuz. Odak noktamız, Gazze vatandaşlarının özgür ve tam bir yaşam sürmelerini sağlamak. Ve bunun için çalışıyoruz.
Günay Bulut: Aktivistlerin sosyal medyada dillendirdiği, Gazze dışında, dünyadaki her yerin Siyonizmin işgali altında olduğu kanaatine katılıyor musunuz?
Ann Wright: Siyonistler, uluslararası medyada ve ulusal hükümetler üzerindeki etkilerinde — ABD dâhil — çok güçlüler. Ama dünyanın Siyonist işgali altında olduğuna katılmıyorum. Dünya, hak kaybına uğrayan insanlara yardım etmeye çalışan iyi insanlarla dolu. Dünyanın her yerinde yardımseverlik, iyilik, insanlık var. İsrail’in Siyonist hükümeti ise dünyanın kötülüğünün bir parçasıdır.
Günay Bulut: Gazze ablukasını deniz yoluyla kırmaya yönelik filolar düzenliyorsunuz. Dünyada küresel kapitalizmin doğurduğu pek çok çatışma bölgesi var. Bu sistemin içindeki bir ABD’li olarak odak noktanızın Gazze olmasının daha spesifik bir nedeni var mı?
Ann Wright: Bir Amerikalı olarak, benim odak noktalarımdan sadece biri Filistin. Gazze ve Batı Şeria, dünyada hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı bölgelerden biridir. Ayrıca ABD’nin politikalarının etkin olduğu ülkelerdeki (Küba, İran, Mısır ve Kore gibi)olumsuz etkileri görmek içinde seyahat ediyorum. ABD hükümetleri, bana nereye gitme diyorsa, orada neyi görmemizi istemediklerini anlamak için bilhassa oraları ziyaret ediyorum.
Günay Bulut: Bu riskli yolculuklara çıkmanızda ve aktivizmi bir yaşam tarzına dönüştürmenizde en büyük ilham ve motivasyon kaynağınız nedir?
Ann Wright: Filistinlilerin direnme gücü, beni devam etmeye motive ediyor! Onlar korkunç bir soykırıma maruz kalıyorlar. Bu yüzden, dünyanın vatandaşları olarak yapabileceğimiz şeylerin en azı, gemilere binmek ve Filistinlilerin onuruna hapse girmek. Orada gördüklerimiz, yaşadıklarımız üzerine her filodan sonra daha büyük bir motivasyonla yeniden hazırlıklara başlayabiliyoruz.
Günay Bulut: Özgürlük Filosunu hangi ülkelerden, ne şekilde organize ediyorsunuz?
Ann Wright: Ulusal kampanyalarımızla kaynak üreterek Gazze için filo organize ediyoruz. Gemileri çoğu zaman İskandinavya'dan alıyoruz. Gemiler Avrupa'dan Akdeniz'e, oradan Gazze'ye gidiyor. Bu güzergâh üzerindeki limanlarda gemilere yeni katılımcılar ekleniyor. Zamanla yüzlerce insan ablukayı, soykırımı, işgali bitirmenin şiddetsiz yolları ve yolculuk hakkında deneyim kazanıyor.
Günay Bulut: Filo için hazırlık süreci nasıl işliyor?
Ann Wright: Yola çıkmadan önce katılımcılar yoğun bir eğitimden geçiyor. Aktivistlerin seçim süreci titizlikle yapılıyor. Bu seçimde cinsiyet dengesi, milliyetler, meslek grupları göz önünde bulunduruluyor. Teknelerde mutlaka medya ve tıp mensupları yer alıyor. Oryantasyon sürecinde filonun tarihi, şiddetsizlik eğitimi ve rol canlandırma simülasyonları yapılıyor. Katılımcılar yolculuğa hazır olup olmadıklarına kendileri karar veriyor; eğer hazır değillerse hiçbir ceza ve yaptırım olmadan vazgeçebiliyorlar.
Günay Bulut: Paydaş STK'larla koordinasyonu ve görev dağılımını nasıl yapıyorsunuz?
Ann Wright: Biz, eğitim, hukuk, tıp ve şiddetsizlik konularında, filo koalisyonu olarak kendi içimizdeki mekanizmalarla kendine yeterli bir yapıyız ve kendi içimizde koordine oluyoruz. Gerektiğinde Filistin dayanışma grupları ve insan hakları örgütleriyle çalışıyoruz.
Günay Bulut: Katılımcılarla, riskleri kapsayan hukuki anlaşmalar yapıyor musunuz?
Ann Wright: Evet. Oryantasyon sürecinde tüm aktivistlerin, görevin tehlikeli fakat yasal olduğunu anlamalarını sağlıyoruz. Her biri riskleri kabul eden belgeler imzalıyorlar. Ölüm ihtimaline karşın vasiyetlerini hazırlıyorlar. Gemilerde kendi özgür iradeleriyle bulunduklarına dair kayıtlar alınıyor. Bu kayıtların bir nüshası aktivist ailelerinde, bir nüshası koalisyonumuzda kalıyor. Bu hukuki düzenlemeler herkesin güvenliği açısından kritik önemde.
Günay Bulut: Freedom Filotilla (Özgürlük Filosu) Koalisyonu uluslararası kuruluşlarla, BM, UNICEF veya insan hakları örgütleriyle iletişim kuruyor mu?
Ann Wright: Resmî olarak iletişim kurmuyoruz, ancak onlar bize ulaşırlarsa cevap veriyoruz. Anayasal Haklar Merkezi gibi bazı insan hakları kuruluşları ise davalar açmamıza veya İsrail’deki hapis süreçlerinde bize yardımcı oluyor.
Günay Bulut: Filistin'in geçmişi, bugünü ve geleceğini nasıl görüyorsunuz? Trump'ın barış planı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ann Wright: Bu sorunun cevabı bir kitap konusu. Fakat şunu tespit etmeliyiz ki son 80 yıldır Filistin büyük bir şiddet altında. 1948 Nakba'sı 800.000 Filistinliyi yerinden etti ve bunların çok büyük kısmı hâlâ mülteci. Gazze ve Batı Şeria'daki işgal devam ediyor. İnsan hakları ihlalleri sürüyor ve uluslararası baskı çok çok az. Şu an Gazze'deki soykırım korkunç. Altyapı, konut, üniversiteler ve hastaneler tamamen yıkıldı. On binler öldü, birçok çocuk ve insan yaralandı veya sakat kaldı. Resmi ölüm rakamları gerçek ölüm rakamlarının çok çok altında. Çünkü yıkıntılar altından çıkarılamayan ölümlerin kaydı yok. Buna rağmen Dünya İsrail'i durduramadı.
Trump'ın açıkladığı barış planına gelince, Filistin’deki barış için Filistinlileri yok sayan bir planın işe yaramayacağı aşikâr. İsrail, zaten ilk planı kendi lehine değiştirmiş. Hamas, esir takası karşılığında ateşkes konusunu ve başlıkları müzakereye açtı. Fakat ben Filistinlilerin lehine bir karar alma hususunda, İsrail ve ABD'ye asla güvenmiyorum. ABD, Filistin’deki soykırımının en büyük suç ortağıdır. Yeniden yapılandırma planları, Filistinlilere değil İsrail veya ABD şirketlerine yarayabilir. Bu sebeple uluslararası toplum, daha fazla sorumluluk ve inisiyatif alarak İsrail'in Filistinlileri öldürmesini artık durdurmalı.
Günay Bulut: Sumud Filosundan Türkiye’ye dönen aktivistler, yürütülen barışçıl eylemlerle soykırımcı İsrail'in çökeceğini düşünüyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Ann Wright: İsrail yolsuz ve soykırımcı. Fakat ABD, İngiltere ve Batı tarafından destekleniyor. Mevcut dış baskılar, İsrail’deki bazı radikal politikacıların siyasi hayatını etkileyebilir, yönetimi değiştirebilir ama devleti bitirmez. Yakın vadede, dünya devletlerinin İsrail’e olan desteği kesmesi mümkün gözükmüyor.
Günay Bulut: İki devletli çözüm hakkındaki düşüncenizi öğrenebilir miyiz?
Ann Wright: Bu benim karar verebileceğim bir durum değil. Ancak İsrail’in yasa dışı yerleşimlerini ve saldırılarını durdurmak için İsrail’e uluslararası baskı şart. Sivil toplum eylemleri, boykot ve yaptırımlar en büyük baskı araçlarıdır. Son iki yılda vatandaşlar, ABD'nin soykırımdaki sorumluluğunu öğrendi ve bu araçlarla yasaları etkilemeye çalıştı. Fakat sonuç sınırlı kaldı. Bu araçları daha etkin kullanmalı ve karar verici mekanizmaları daha fazla baskı altına almalıyız.
Günay Bulut: Ablukanın kırılmasında en etkin paydaşlardan biri olacağınıza kesin gözüyle bakıyoruz. Abluka kırıldıktan sonra Gazze’ye yönelik projeleriniz neler?
Ann Wright: Ulusal kampanyalarımız, yerel gruplarla koordineli oluyor. Filistin insan Hakları, Gazze Middle Health ve diğerleri. Bu yerel örgütlerin sahada tespit ettiği ihtiyaçlar önemli. Tıbbi malzeme, ilaç, çocuklar için oyun alanları, ambulans gibi ihtiyaçları karşılıyoruz. Orada halen devam eden birçok projemiz var. Tek bir tane özel planımız yok. Gelişen duruma ve oluşan ihtiyaçlara göre çalışmaya devam edeceğiz.
Günay Bulut: Gazze’deki abluka, işgal ve soykırımı durdurmak isteyen Türkiyeli sivil inisiyatiflere ve gençlere neler tavsiye edersiniz?
Ann Wright: Türkiyeliler Gazze'ye yakın oldukları için Gazzelilere daha fazla yardım edebilirler. Tedavi veya eğitim için Türkiye'ye gelen Filistinlileri destekleyebilirler. Filistin için çalışan sivil toplumlarla, yerel ve uluslararası örgütlerle işbirliği yapabilirler. Filistin’deki hak ihlallerine karşı çıkan gösterilere katılabilirler. Kişisel becerilerine göre filolara katkıda bulunabilirler. Filistin’de olanlar hakkında farkındalık yaratacak özgün eylemlere odaklanabilirler. İHH ve Mavi Marmara gibi Filistin dostu kuruluşların Filistin’deki projelerine destek sağlamak, Gazze ve Batı Şeria ile dayanışmayı güçlendirecektir.
Günay Bulut: Bizi kabul ettiğiniz için ve değerleriniz, hedefleriniz, tecrübeleriniz hakkında paylaşımlarınız için teşekkür ederiz.
Zeynep Ilgaz: Ben de vizyonla ilgili birkaç soru sormak istiyorum. Sizce Filistin halkının özgürlüğü için uluslararası dayanışma hareketlerinin geleceği nasıl olacak?
Ann Wright: Dünya genelinde Filistin konusunda bilinç her geçen gün artıyor. Özellikle genç kuşaklar, Filistinlilerin yaşadığı adaletsizlikleri daha çok görüyor ve ses çıkarıyor. Sosyal medya da bu konuda çok güçlü bir araç oldu. İnsanlar, Filistin’de yaşananları anında görebiliyor. Bu da küresel dayanışmayı büyütüyor. Ben, uluslararası dayanışma hareketlerinin Filistinlilerin mücadelesine daha fazla destek vereceğine ve Filistin’in özgürleşeceğine inanıyorum.
Zeynep Ilgaz: Peki sizce yakın gelecekte Gazze ablukasının kaldırılması mümkün mü?
Ann Wright: Bu uzun soluklu bir mücadele. İsrail hükümeti Gazze’ye yönelik yasa dışı deniz ablukasını sürdürmekte kararlı görünüyor. Ancak tarih bize gösteriyor ki hiçbir abluka sonsuza kadar sürmez. Uluslararası toplumun baskısı ve Filistinlilerin direnci bir gün mutlaka bu ablukayı kıracaktır. Bizim görevimiz bu süreci hızlandırmak ve bu adaletsizliği hiçbir zaman unutturmamaktır.
Zeynep Ilgaz: Son olarak, sizin kişisel vizyonunuzu sormak istiyorum. Bundan sonraki yıllarda kendi mücadelenizde neleri hedefliyorsunuz?
Ann Wright: Benim vizyonum çok net: Dünyada adaletin ve barışın tesis edilmesi için çalışmaya devam etmek. Filistin, bunun merkezinde yer alıyor çünkü orada yaşananlar insanlık adına en büyük sınavlardan biri. Ama aynı zamanda dünyanın farklı yerlerindeki baskı ve adaletsizliklere de dikkat çekmek istiyorum. Kendi hayatımın geri kalanında, gençlerin bu mücadeleye katılması için ilham olmak, deneyimlerimi paylaşmak ve dayanışma köprüleri kurmak istiyorum.
Shamam Musa: Bayan Wright, 1948’den sonra sürgünde yaşamış Filistinli bir ailenin ferdi olarak vatanımda yaşanan zulme karşı aktif duyarlılığınız ve tecrübe paylaşımız için çok müteşekkiriz. Ben de bir gün bu gemilerden biriyle vatanıma gitmeyi ve -ailemize büyük nineden kalan anahtarımızın açacağı bir kapı olmasa da- büyüklerimizin özlemle yad ettiği topraklarımıza ulaşmayı çok isterim. Filistin’deki işgalin, soykırımın, ablukanın durdurulması, Filistin’in yeniden ayağa kaldırılması noktasında daha etkin misyonlarda ben de yer almak isterim.
Ann Wright: Ben de bu konuya ilginiz için sizlere teşekkür ederim. Sizleri aramızda görmekten büyük memnuniyet duyarız. Sizler gibi gençlerle bu konuları konuşmak bana umut ve güç veriyor.