M.Hasip Yokuş/HAKSÖZ HABER
Modern ulus-devletin seküler ibadeti
Ülkemiz, her yıl 10 Kasım günü Atatürk’ün ölüm yıldönümü vesilesiyle trajikomik görüntülere sahne olmaktadır. Saat tam dokuzu beş geçe sirenlerin çalınmasıyla beraber ayakta hazır ol vaziyette bekleyen/bekletilen yığınlar, siren sesine aldırış etmeden yoluna devam edenler, Anıtkabir’de gözünden yaşlar süzülürken esas duruşunu bozmayan nöbetçi asker, tören mangasının yürüyüş temposuna ayak uyduran minik karga…
Ulus-devletler, dinin toplum üzerindeki merkezi konumunu zayıflatırken, yeni bir seküler kutsallık alanı inşa etti. Emile Durkheim’ın tespitiyle, modern toplumlar da “kutsal” üretmekten vazgeçmezler; yalnızca kutsalın nesnesini değiştirirler. Dinin yerini alan bu yeni kutsallık biçiminde Tanrı’nın yerini “devlet aklı”, peygamberlerin yerini “kurucu lider”, ibadethanelerin yerini “anıtsal mekânlar” almıştır.