Kültür endüstrisi aileyi hedef almaya devam ediyor!

Ergün Yıldırım, modernliğin araçlarıyla kadim değerleri hedef almaya devam ettiğini vurgularken yapay zeka ile yapılan bir "evliliği" inceliyor.

Ergün Yıldırım / Star

Tuhaf evlilikler: Yapay zekâ koca ve evsiz evlilikler

New York'ta yaşayan ve iki çocuk sahibi ABD'li bir kadın kendisine yapay zekâ ile koca oluşturdu. Adını da Eren Kartal koymuş. Bir yıldır Eren Kartal adlı gençle evliymiş. Kadın "aradığım mükemmel erkeği buldum" demiş. Aslında Eren diye bir gerçeklik yok. Chatbot!

Aslında evliliği dışlayan, önemsiz hale getiren ve insanın yükselişi için engel gören bir anlayış toplumlarda yayılıyor. Filmler, diziler, popüler kültür bunu yayıyor. Kültür endüstrisi "hayatını yaşa" diye telkinlerde bulunuyor. Artık evlilikler gün geçtikçe de kendisiyle yaşanılması zor bir olguya dönüşüyor. Bireyciliğin ve öznelciliğin tavan yaptığı zamanlardan geçiyoruz. Kariyer peşinde koşmak ve evliliğin mesuliyetinden uzak durmak hoşuna gidiyor insanların.

Elbette evlilik endüstrisi de önemli bir bariyer. İnsanlar birbiriyle evlenerek ortak bir yaşam oluşturmaktan daha fazla metalarla evlenmek zorunda kalıyorlar. Evlilik endüstrisi budur. Mobilyalar, beyaz eşyalar, gelinlikler, düğün filmleri ve salonları... Çok ciddi bir sektör bunun peşinde ve gün geçtikçe bunu da şişirip duruyorlar.

Bütün bunlara rağmen insanların evlenme duygusu yok edilemiyor. Çünkü doğuştan gelen bir duygu. Aile kurmak ve evlenmek insanın doğasında olan bir kolektif duygu. Feministler veya tarihçiler buna itiraz edip dursun. Yapay zekâ koca sahibi olma arzusu da bu doğal evlilik duygusunu anlatıyor. İnsanlar hayatın gerçeğinde karşılaştıkları evlilik zorluklarını aşmak için "sanal koca" ve "sanal karı" seçeneklerini geliştiriyorlar. Gerçek hayattan kaçıp burada nefesleniyorlar. Evlilik, karı ya da koca tatmini buluyorlar.

Tuhaf bir başka evlilik daha karşımıza çıkıyor. Bu da kadın erkek ilişkilerinin radikal dönüşümü ve evlilik endüstrisi ile ilgili. Yeni yaşama tarzının getirdiği bir pratik. Buna ben "evsiz evlilik" adını veriyorum. Yani insanlar evlenmeden evlilik hayatını yaşıyorlar. Özellikle üniversite gençleri arasında çok yaygın. Evlilik endüstrisi onları evlenerek evlilik pratiğine geçmeyi engelliyor. Elbette gençler de 16 yaşlarından itibaren başlıyorlar sevgili edinmeye. Çıktıkları oluyor. Aslında karşı cinslerin evlenmeden evlilik pratiğine geçilmesi bunlar. Çünkü bu gençler evliler gibi birbirlerine karşılıklı sorumluluk duyuyorlar. Her gün görüşüyorlar. Birbirine danışıyorlar. Ortak beğeni, zaman, eğlence paylaşımında bulunuyorlar. Hatta gün geçtikçe cinsel beraberlik de artıyor ve normal hale geliyor. Nikâhsız beraberlikler meşru görülüyor.

Evsiz evlilik pratikleri, artık gerçek evliliği istediği kadar uzatabiliyor. İlginç olan 16-18 yaşlarından itibaren başlayan bu evsiz evlilik pratiklerine ses çıkarmayanlar öte yandan erken evlenerek evli olanlara da karşı çıkıyorlar. Çocuk evliliği bile diyorlar.

Uzun vadede sahih evlilik önemini hissettirecek. Çünkü sanal karı ve sanal koca edinme yöntemleri, yaşanmayan hayatları romanlarda okumak kadar zevk verir insana. Evsiz evlilik pratikleri ise ciddi yozlaşmalara ve sorunlara yol açıyor. "Çok eşlilik" yaşama tarzı bunlardan biridir. Ev dışında yaşanan çok eşlilik elbette! Ayrıca hamilelik sorunları, dengeli aile ortamını oluşturamama ve dolayısıyla ciddi psikolojik bunalımlar ve sorunları yaşama...

Aile metafiziğimiz olmak zorunda. Yani evliliği ve aile kurmanın değişmez evrensel ilkeleri. İslam bunu bize sağlıyor: Mahremiyet, muhabbet, adalet, nikâh ve namus.

Yorum Analiz Haberleri

Ezberi bırakın: Cumhuriyet nasıl ilan edilmişti?
İşgalin destekçisi Amazon’dan Atatürklü 29 Ekim kutlaması
ABD seçimlerinde medya savaşları
Filistin’in işgali küresel emperyalizmin planıdır!
“Yeni Çözüm Süreci” ve muhtemel yol kazaları