İsrail, Ortadoğu ve Kürtler

Kürtlerle barış ve kardeşlik adımları, ihtiyaç ve konjoktürün ortaya çıkardığı zorunluluktan kaynaklı “dönemsel bir etkinlik” görüntüsünden kurtarılarak et ve tırnak retoriğine uygun bir hissiyat ve ruhla sürdürülmesi ve kalıcı hale getirilmesi gerekiyor.

M. Hasip Yokuş / Haksöz Haber

Ortadoğu’da sınırların değişmesi ve ikinci İsrail söylemi; Gazze ve Lübnan’a saldırısı sonrasında İsrail’in bu genişlemeci ve saldırgan tutumunu Suriye ve İran’a karşı da sürdürerek bölgesel bir savaş sonrasında İran’ın da Irak ve Suriye gibi parçalanması varsayımı üzerinden değerlendirilmektedir. Nitekim, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, İsrail ile İran arasındaki olası savaşı yüksek bir ihtimal olarak değerlendirmek gerektiğini, ülke ve bölge olarak buna hazır olunması uyarısında bulunması, dikkat çekicidir.

Ortadoğu politikalarını “İsrail’in güvenliği” prizmasından süzdürerek şekillendiren azgın bir güç olarak ABD ve Batı’nın kurulduğu günden itibaren İsrail’e kayıtsız şartsız askerî, malî ve diplomatik desteği esirgemedikleri ortada. Öyle ki, İsrail’i Batı’dan ayrı düşünmek artık mümkün değil. Dolayısıyla İsrail’in İran’a savaş açması demek, Batı’nın İran’a savaş açması anlamına geliyor.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Ümmetin içinden doğan direnç hattı: İslamcılık
Aile kurumunu etkisiz kılan kanunlar hangi amaca hizmet ediyor?
Amerikalı gençler İsrail’e sırt çeviriyor
Melaye Cîziri’nin izinde: Kardeşliği yeniden tesis etmek
12 yıllık zorunlu eğitim çocukları gerçekten eğitiyor mu?