İsrail de Suriye de paçayı kurtarmak için müzakere ediyor

Suriye'yle İsrail arasında yapıldığı söylenen müzakerelerde, Şam Bush'un görev süresi dolana kadar ılımlı görüntü çizmeye çalışıyor olabilir. İsrail de, Filistin sorunu konusundaki Amerikan baskısını hafifletmek istiyor

Ortadoğu'da tuhaf bir siyasi paradoks söz konusu; Suriye ve İsrail, her ikisi için de yüksek bir bedele mal olacak bir barış anlaşmasına varma umuduyla flört ediyor. Zira iki ülke de bu anlaşmadan askeri çatışmaya yol açmayacak bir zafer istiyor.

Şam Golan Tepeleri'ni geri almak, Araplar ve uluslararası toplum tarafından maruz bırakıldığı tecritten çıkmak istiyor. Böylece, hem içeride hem de dışarıda yatırıma dönüştürebileceği bir zafer elde etmek istiyor; zira Suriyeliler İran'la koalisyon yaparak bütün yumurtalarını tek bir sepete koymuş oldular. Şu an düşmanlarına üstünlük sağlayabilmek için İsrail'le barış yapmak ve Golan Tepeleri'ni geri almak dışında bir seçenekleri yok. Barış gerçekleşmezse de en azından, Bush yönetiminin gitmesine kadar kalan sürenin geçmesinden yararlanmış olurlar.

İsrail de kendi adına, ufukta beliren kaçınılmaz askeri çatışma ikileminden çıkmak istiyor. Zira İsrail kendisini ilk defa ve benzeri görülmemiş bir biçimde üç taraftan İran kuşatması altında hissediyor. Bunların biri, Tahran'ın müttefiki Hizbullah'ın bulunduğu güney Lübnan cephesi, Hamas'ın bulunduğu Gazze cephesi ve son olarak da

Suriye cephesi. Özellikle de İranlılar Suriye topraklarındaki hazırlıkları ileriye götürmüşken... İsrail üzerine casusluk faaliyetleri gerçekleştirmek için Suriye'ye yerleştirilen İran dinleme istasyonlarını hatırlatmak yeterli.

Doğal olarak bu cepheler İran'ın İsrail'le doğrudan bir savaşa girişeceği anlamına gelmiyor. Bunlar aksine, Tahran'ın ABD veya İsrail tarafından vurulma ihtimaline karşı yaptığı hazırlıklar. Böyle bir savaş gerçekleşmese bile bu hazırlıklar, Arap ülkelerinde 'Lübnan'daki Hizbullah devleti'ne benzeyen İran müdahalelerine destek olacak gerçeklere dönüşebilir.

Sözün özü şu ki, İsrail, bedeli Golan'ın iadesi de olsa Suriye-İran bağlantısını koparmak veya Tahran'ı, İran'a karşı bir saldırının operasyonun kaçınılmaz hale gelmesi için hata yapmaya sürüklemek istiyor. Suriye de şu iki kazanımdan birini gerçekleştirmek istiyor: Golan Tepeleri'nin geri alınması veya Bush'un Beyaz Saray'da kalan süresinin geçirilmesi.

Suriye, Arap ülkeleriyle donmuş ilişkilerini göz ardı etmesi veya Lübnan'dan şu an ödün vermeyi reddetmesi nedeniyle Arap zirvesi başkanlığını yürütmeye kadir değil. Şam Lübnan'dan ödün vermiyor zira Hizbullah Golan Tepeleri meselesinde önemli bir müzakere kozu.

Bütün bunlardaki ironiyse, Suriye-İsrail yakınlaşmasını şu ana kadar ortadan kaldırmaya çalışanın İran, Hizbullah veya Hamas değil, ABD olması. Washington'ın şu an Suriye-İsrail barışına pek istekli olmadığı açık. Zira Washington, Suriyelileri ve bölgedeki bağlantılarını ödüllendirmek değil, Filistin sorunu çözmek istiyor. İsrail'se, Suriye'yle müzakere ederek, Filistin sorunu etrafındaki Amerikan baskısından Bush'un görev süresi dolana kadar kurtulmak istiyor.

Yukarıda anlatılanlardaki sorun, bölgedeki savaş ihtimalinin barış ihtimalinden daha yüksek hale gelmiş olması.

Potansiyel bir İsrail-Suriye barış anlaşmasına dair beklenti

çıtasını fazlasıyla yükseltmek, özellikle de bu barışa yönelik bir Amerikan durgunluğu varken tehlikeli. Dolayısıyla meseleler yaz öncesinde ısıtılıyor ve olayların nereye varacağını bilmiyoruz. Acaba bütün tarafların çabaları aceleye getirilmiş bir savaşa mı, patlayıcı bir çarpışmaya mı yoksa çözümlere mi yol açacak?

(Londra'da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi, genel yayın yönetmeni, 27 Nisan 2008)

Radikal gazetesi