“Helalleşme”nin alanı!

Kemalist siyasetin post-modern bir kisve ile gündeme soktuğu özünde kimliksel uzlaşmayı zorlayan, şirk ile tevhidi, cinsel sapkınlıklarla takvayı, mahrem ile namahremi, cahili egemen örf ile maruf örfü bağdaştırmaya çalışan bir “helalleşme” gündemde..

Hamza Türkmen'in yazısı:

Son dönemlerde reel siyasette taktik veya stratejik olarak bazı dini kavramların kullanılması veya onlardan yararlanılması vukuat-ı adiye haline geldi. Bunlardan birisi de “helalleşme”dir. Türkiye’de, Batıcı-Türkçü resmi ideolojinin koyduğu kaideler çerçevesinde siyaset yapanlar da; İslami kimliğinin özgünlüğünü yaşatmak isteyen ve bağımsız bir hat takip etmeye çalışan Müslümanlar da, mevcut Cumhuriyet rejimi içinde yaşamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak dikte edilen ve kutsanan kişi, son olarak Nüfus Kütüğü’ndeki aldığı ismiyle Kamal Atatürk, TBMM’ndeki son konuşmasında şöyle diyordu:

"Bizim prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

Yazının devamı >>>

İslam Düşüncesi Haberleri

‘Kim’liğimizi unutmadan…
Bir musibet olarak boşanma
Eskimeyen putlar
İtikaf bir kutlu arınış, inziva bir görevden kaçış
İmam-ı Azam Ebu Hanife’den davetçilere nasihatler