Hazaralar...

Fikret Ertan

Afganistan'da 20 Ağustos'ta yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için süreç bu hafta içinde başlıyor. Adaylar, adaylıklarını en geç hafta içinde Bağımsız Seçim Komisyonu'na bildirip kayıtlarını yaptıracaklar.

Bu çerçevede durumu son günlere kadar belli olmayan mevcut başkan Karzai, iki gün önce yeniden adaylık başvurusunu Komisyon'a bizzat gelerek yapmış ve aynı zamanda kendi platformunda yer alacak başkan yardımcılarını da yanında getirmiş bulunuyor.

Bu iki yardımcıdan birisi Muhammed Kasım Fehim; diğeri ise Kerim Halili. Birinci aday Tacik; ikinci aday ise Hazara. Karzai, bunları aday göstererek Afganistan'ın etnik yapısını da platformuna yansıtmış oluyor ve doğru yapıyor.

Tacikler, Peştunlardan sonra ülkenin en büyük ikinci etnik grubu; haklarında fazla bir şey bilinmeyen Hazaralar da üçüncüsü..

Çok ilginç bir etnik grup olan Hazaraların menşeleri hakkında yaygın bir teori vardır. Buna göre, bugünkü Hazaralar, Cengiz Han'ın 13. yüzyıl başlarında Afganistan'ı işgalinden sonra geride bıraktığı Moğol askerlerinin devamıdır. Ancak bazı tarihî kaynaklar, Cengiz Han'ın Afganistan'da asker bırakmadan çekip gittiğini söylerler. Bu bakımdan Hazaraların Cengiz Han'ın askerleri olup olmadığı hususu tartışmalıdır. Diğer yandan, Hazaraların Cengiz Han'ın oğullarından biri olan Çağatay Han'ın askerleri olduğu yolunda oldukça güçlü bir iddia da vardır. Buna göre, Çağataylılar, 13. yüzyılın sonlarına doğru Hindistan'ı fethetmek için bu ülkeye ordular göndermiş ve Moğol ordularının güzergâhındaki Afganistan'da birçok askerî garnizon, kale ve üs tesis etmişlerdir. Daha sonraları Orta Asya'daki Çağatay hâkimiyeti zayıflayınca, söz konusu Moğol ordularının büyük kısmı Afganistan'da kalmaya devam etmişler ve durumlarını güçlendirmişlerdir. Babür Şah'ın Hindistan'da Türk-Moğol İmparatorluğu'nu kurmasıyla Afganistan'daki Hazaraların durumu daha da güçlü hale gelmiştir.

Besud, Caguri ve Uruzgani adlarındaki üç büyük kol ya da aşiretten meydana gelen Hazaralar, Afganistan'ın orta kesiminde yer alan ve Hazaracat denilen dağlık bölgede ayrı yaşarlar. Burada yaşayan 'Besud' aşireti, saf Hazara sayılır. Diğer Hazara aşiretleri ise dış dünyaya oldukça açıktırlar. Özellikle Ceguri aşireti, karşılıklı evlilikler yoluyla Tacikler ve Peştunlarla kaynaşmış ve belli ölçülerde onların etkisinde kalmıştır.

Afganistan'ı meydana getiren diğer etnik gruplarla çok fazla kaynaşmayan, kendi bölgesinde yaşayan Hazaralar tarih içinde diğer etnik gruplar ve iktidar sahipleri tarafından pek rahat bırakılmamış, zaman zaman katledilmişler ya da göçe zorlanmışlardır. 19. yüzyıl başlarında Hazaralardan büyük bir nüfus (özellikle Uruzgani ve Caguri aşiretleri) yurtlarından kaçarak bugünkü Pakistan'ın Quetta ve İran'ın Meşhed şehirlerine sığınmışlardır.

Hazaralar, Doğu ve Batı Hazaraları olarak ikiye ayrılır. Hazaracat ve İran'da yaşayan Doğu Hazaraları Şiidirler. Herat çevresinde yaşayan Batı Hazaraları ise Sünnidirler. Hazaraların büyük çoğunluğu Farsça konuşur. Konuştukları bu dilde, bugünkü modern Özbek dilinin temeli sayılan eski Çağatay Türkçesinden gelme çok sayıda kelime ile 13. yüzyıl Moğol dilinden deyimler, kelimeler de vardır.

Hazaralar, Afganistan'da komünistlerin iktidara gelmelerinden sonra ayaklanmışlar ve sonunda kendi bölgeleri olan Hazaracat'ı merkezî hükümet kontrolünden kurtarmışlardır. 1979 yılı ortalarından bu yana kendi bölgelerinde bağımsız bir yönetim altında yaşayan Hazaraları en çok destekleyen dış güç tabii dil ve din birliği bulunan İran'dır. İran, bugün Hazaralar vasıtasıyla Afganistan'da nüfuzunu sürdürmeye çalışmaktadır.

Taliban iktidarı sırasında zulme uğrayan, katledilen Hazaralar, bugün mevcut yönetimde ve orduda geçmişe göre nisbeten oldukça iyi temsil edilmektedirler. Afganistan'da etkin olmak isteyen Türkiye, Irak örneğinde olduğu gibi Afganistan'daki çeşitli gruplarla da ilgilenmeli, gerekirse bunların liderlerini Ankara'da ağırlamalıdır.

Hazaralar, bu konuda akla ilk gelen gruptur bize göre...

ZAMAN