İsrail'in saldırılarında evleri yıkılan ya da göçe zorlanan yüz binlerce Filistinli, Ekim 2023’ten bu yana Gazze'de yıpranmış çadırlarda üçüncü kışını geçiriyor.
Bu yıl kış mevsiminin başlamasından bu yana ise bölge üçüncü kez şiddetli soğuk hava dalgasının etkisi altına girdi.
Gazze halkı şiddetli yağış ve fırtınayla birlikte abluka ve yıkımın neden olduğu ağır koşullar altında hayatta kalmaya çalışırken, Filistinli yetkililer ve uluslararası kurumlardan da bölgedeki durumun vahametine ilişkin peş peşe açıklamalar yapılıyor.
Yağmur ve fırtınanın ortasında çadırlarda yaşam mücadelesi veriliyor
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Başkanı Selame Maruf, İsrail'in soykırımından sağ kurtulan ancak saldırılar nedeniyle yurtlarından koparılan ve çadırlara mahkum edilen Filistinlilerin, soğuk havayla birlikte insanlık dışı koşullarda hayatta kalma mücadelesini gözler önüne seren bir video paylaştı.
Görüntülerde, çamur ve su birikintileri içinde kalan kamplarda, şiddetli rüzgarın uçurduğu çadırların direklerini tutmaya çalışan, ayakta durmakta dahi güçlük çeken insanların çaresizliği yer alıyor.
Çadırların içinde de manzara farklı değil; yağmur suları zemini tamamen kaplarken, Filistinlilerin barınmaya çalıştığı dar alanlar çamurlu su birikintilerine dönüşmüş durumda.
Çaresiz insanlar sahip oldukları birkaç parça eşyayı ve battaniyeyi ıslanmaktan koruyabilmek için büyük çaba harcıyor.
Videoda, sular altında kalan çadırların Filistinlileri ne gece ayazından ne de şiddetli yağmurdan koruyabildiği görülüyor.
Maruf, söz konusu görüntüleri, "Gazze halkı kış gecelerini şiddetli yağmur ve fırtınanın ortasında işte böyle geçiriyor." ifadeleriyle paylaştı.
Videoda ayrıca Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kenti sahilinden görüntülere de yer veriliyor.
Gece saatlerinde etkili olan şiddetli yağmur ve kuvvetli rüzgarın çadırları sürükleyip sular altında bıraktığı görülürken, Filistinlilerin su ve çamur içinde kalan eşyalarını kurtarmaya çalıştığı dikkati çekiyor.
"Daha fazla yağmur; daha fazla insani acı, umutsuzluk ve ölüm demek"
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, "Daha fazla yağmur; daha fazla insani acı, umutsuzluk ve ölüm demek." ifadelerini kullandı.
Paylaşımda, "Sert kış koşulları, iki yılı aşkın süredir devam eden acıları daha da derinleştiriyor. Gazze'de insanlar, sular altında kalan yıpranmış çadırlarda ve yıkıntıların arasında hayatta kalma mücadelesi veriyor." ifadelerine yer verildi.
İsrail'in ablukayı ve yardım girişini kısıtlamayı sürdürmesi halinde Gazze'de daha fazla acının kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
Yeni felaketler kapıda
Gazze Belediyesi Sözcüsü Hüsnü Muhenna, AA muhabirine yaptığı açıklamada, belediyenin son derece zor ve istisnai koşullar altında çalıştığını belirtti.
Muhenna, "Altyapının büyük ölçüde tahrip edilmesi ve belediyenin neredeyse tamamen işlevsiz hale getirilmesi nedeniyle her yağışlı hava, insani bir krize acil duruma dönüşüyor." dedi.
Şiddetli hava koşullarının, rüzgara ve yağmura dayanaksız çadırlarda yaşayan sivillerin hayatını daha da zorlaştırdığını belirten Muhenna, başka barınma imkanı bulamadıkları için çaresizce hasar görmüş ve yıkılma riski taşıyan yapılara sığınmak zorunda kalan sivillerin de büyük tehlike içinde olduğunu vurguladı.
Muhenna, "Belediye neredeyse yok denecek imkânlarla çalışıyor. Savaş öncesinde sahip olunan kapasitenin yalnızca yüzde 15'iyle faaliyet yürütülebiliyor. Çünkü 135 belediye aracı ve ekipmanı tamamen ya da kısmen tahrip edildi." diye konuştu.
Gazze'de aralık ayının başından bu yana etkili olan şiddetli soğuk, rüzgar ve yağış, 6'sı çocuk 25 Filistinlinin hayatını kaybetmesine yol açtı.
Gazze'deki sivil savunma biriminin daha önce yaptığı açıklamaya göre, İsrail saldırıları sonucu evleri yıkılan ve çadırlarda yaşayan yerinden edilmiş kişilerin barındığı merkezlerin yaklaşık yüzde 90'ı sular altında kaldı.
Hükümet Medya Ofisinin daha önce paylaştığı verilere göre ise ilkel çadırlar ve barınaklarda yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Filistinliden 250 bini kötü hava koşullarından doğrudan etkilendi.
Ayrıca İsrail saldırıları sırasında hasar gören çok sayıda yapı, yağmur ve şiddetli rüzgârlar nedeniyle çöktü.
Filistinliler, İsrail'in Gazze’deki yapıların büyük bölümünü tahrip etmesi ve konteyner evler ile inşaat ve yeniden imar malzemelerinin girişini engellemesi nedeniyle çatlamış ve yıkılma tehlikesi bulunan yapılarda yaşamaya zorlanıyor.
Gazze'de 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkese rağmen, İsrail’in anlaşmada yer alan insani, gıda ve tıbbi yardım ile konteyner evlerin girişine ilişkin taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle yaşam koşullarında kayda değer bir iyileşme olmadı.
Gazze'de çadırda yaşayan aile, 3 aylık ikizlerini soğuktan korumak için her yolu deniyor
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze kentinde yer alan Yermuk Stadyumu'nda derme çatma bir çadırda yaşayan Filistinli "Cebri" ailesi, 3 aylık ikiz kızlarının soğuktan ölmemesi için gece gündüz demeden didiniyor.
İsrail'in, ateşkes anlaşmasının ilk aşamasındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler yavaş yavaş ölüyor.
Zira, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana geçen yaklaşık 80 günlük süre zarfında Gazze Şeridi'ne girmesi gereken 48 bin yardım tırından sadece 19 bin 764'ü girdi. Bu da anlaşmaya varılan günlük 600 tırdan sadece 253'ünün Gazze'ye girdiği anlamına geliyor.
İsrail, prefabrik evler, çadırlar ve barınma malzemelerinin girişini engelleyerek barınma konusunda da keyfi uygulamalarını sürdürüyor. 127 binden fazla çadır artık kullanılamaz durumda ve 1,5 milyondan fazla yerinden edilmiş kişiye asgari düzeyde bile koruma sağlamıyor.
Gazze'de aralık ayının başından bu yana etkili olan şiddetli soğuk, rüzgar ve yağış, 6'sı çocuk 25 Filistinlinin hayatını kaybetmesine yol açtı.
Korkudan gece uyuyamıyor
"Cebri" ailesi de 1,5 milyon Filistinlinin yaşadığı bu sıkıntıları birebir yaşıyor. Eylül ayında ikizlerini dünyaya getiren anne Esma el-Cebri, daha 6 günlükken kızlarıyla Gazze Şeridi'nin güneyine göç ettiğini, ateşkes olduktan sonra da 27 günlükken yürüyerek kuzeye geri döndüklerini anlattı.
3 ve 5 yaşlarında 2 oğlu daha olduğunu söyleyen anne, oğlanlar hiç hastane görmemişken ikiz kızlarının doğduklarından beri sürekli hastanelerde olduğunu ifade etti.
İkizlerden birinin kalbinde delik olduğunu belirten anne, dumandan etkilenmemeleri için uzak yerlere gidip ateş yakarak yemek pişirdiğini, onları soğuk hava ve yağmurdan korumak için de çok uğraştığını dile getirdi.
İsrail'in saldırılarıyla birlikte "yerden göğe kadar her şeyin değiştiğini" vurgulayan anne Esma, eskiden evlerinde yaşarlarken hayatın daha kolay olduğuna, şimdi çadır hayatında ve ikizlerle birlikte sorumluluklarının daha da arttığına işaret etti.
Esma, "Çocuklara bir şey olur korkusuyla geceleri uyuyamıyorum. Gündüzleri de 4 çocuğa bakabilmek için uyuyamıyorum. Yıkadığımız çamaşırların kuruması için bile 3-4 gün bekliyoruz." dedi.
Anne Esma, "gerçekleşmemesinden korktuğu" hayalini ise "Tek göz oda olsun ama bu çadır olmasın. Bunu bu çocuklar için istiyorum." cümleleriyle özetledi.
Meşakkatle dolu günlük rutin yaklaşık 3 yıldır sürüyor
İkizlerin babası Ramazan el-Cebri de her gün meşakkatlerle dolu aynı rutini yaşadıklarını söyledi.
Çadır ortamında 4 çocuğa bakmanın zorluklarına değinen Ramazan, kışın çadırların sular altında kaldığını, suyun gitmesi için kanallar açsalar bile işe yaramadığını ve içeriye dolan suları boşaltmak zorunda kaldıklarını aktardı.
Gazzelilerin yaklaşık 3 yıldır bu şekilde yaşadığını vurgulayan Ramazan, "Gazze kenti-Nusayrat-Deyr el Belah-Refah-Han Yunus ve sonra tekrar Gazze kentine uzanan bir göç yolculuğumuz oldu. 3 aylık bu çocuklar 3-4 hastane gezdi." diyerek yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi.
"Yiyecek ve içecek temin edildiği, bir yalandan ibaret"
Gazze'ye gıda girişiyle ilgili de konuşan baba, "Yiyecek ve içecek temin edildiği de bir yalandan ibaret. İnsanların işi gücü yok. Hayatımız borçtan ibaret oldu. Her şeyi borç alarak yapıyoruz." dedi.
Baba Ramazan, artık rahatlamak, huzur bulmak ve çocuklarına mutlu bir hayat istediklerini sözlerine ekledi.