Eman Abu Zayed’in al Jazeera’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Muhammed Noufal ve Al Jazeera'daki meslektaşlarının öldürüldüğünü duyduğumda, ilk aklıma gelen onun kız kardeşi Janat oldu. Onu üniversiteden biraz tanıyordum; kibar, güzel gülümsemesi olan bir kızdı, Gazze İslam Üniversitesi'nde dijital medya okuyordu ve kızlar için aksesuar satan bir çevrimiçi mağaza işletiyordu.
Kardeşinin şehit olduğu haberini aldığında, ailesi zaten birkaç üyesini kaybetmişti. Onu ve yaşadığı yıkıcı acıyı düşündüm. Onun hikâyesinin, son iki yıldır yavaş yavaş, birer birer ölümle karşı karşıya kalan pek çok Filistinli ailenin kaderini yansıttığını düşündüm.
30 Ekim 2023'te, savaşın başlamasından sadece üç hafta sonra, bir füze Cibaliye'deki Janat'ın ailesinin evini vurdu. Kendisi, kız ve erkek kardeşleri hayatta kaldı, ancak Muhammed ciddi yaralar aldı. Teyzeleri ve amcaları öldürüldü.
Bir yıl sonra, 7 Ekim 2024'te, Janat'ın en büyük erkek kardeşi Ömer, bombalanan bir evden yaralıları kurtarmaya çalışırken şehit oldu; İsrail ordusu aynı yeri tekrar vurdu ve onu öldürdü.
Ardından, bu yılın 22 Haziranında, annesi Munire vefat etti. İsrail ordusu bölgeyi bombalarken akrabalarını ziyaret ediyordu. Munire şarapnel parçalarıyla yaralandı; hastaneye geldiğinde hayattaydı ancak 39 saat sonra hayatını kaybetti.
10 Ağustos'ta İsrail, el-Şifa Hastanesi yakınlarındaki bir medya çadırını bombaladı ve Janat'ın kardeşi Muhammed ile altı gazeteciyi öldürdü.
Şimdi Janat'ın sadece babası Riyad, kardeşi İbrahim ve kız kardeşleri Ola, Hadeel ve Hanan kaldı.
“Kardeşim Ömer vefat ettiğinde, babamın İç çekerek ‘Allah’ım, belim kırıldı’ dediğini duyduk,” diye anlattı Janat, ona ulaştığımda.
“Annem Munire’yi kaybettiğimizde, babam boğuk bir sesle ‘Biz vurulduk’ dedi,” diye devam etti.
“Gazeteci olan kardeşim Muhammed şehit olduğunda, hiçbir şey söylemedi. Çığlık atmadı, ağlamadı, tek kelime bile etmedi. Ve o anda kalbime korku sızmaya başladı… Onun sessizliğinin onu sonsuza dek yıkacağından korktum. Onun kederinden çok, onun hareketsizliğinden korktum.”
Muhammed şehit olduktan sonra, Janat kardeşi İbrahim'i gazetecilik mesleğini bırakması için ikna etmeye çalıştı, çünkü onun için endişeleniyordu. O, Janat'ı, babalarını ve kız kardeşlerini destekleyen son kişiydi. Ancak İbrahim, Allah'ın onlar için yazdığı kaderden başka hiçbir şeyin başlarına gelmeyeceğini söyleyerek bırakmayı kabul etmedi. Janat'a, şehit olan kardeşlerinin ve meslektaşlarının mirasını sürdürmek istediğini söyledi.
Janat için sevdiklerini kaybetmenin acısı dayanılmaz hale gelmişti. “Ne zaman biraz nefes alabileceğimizi düşünsek, bir sonraki kayıp bizi aynı karanlığa geri götürüyordu. Korku artık geçici bir duygu değil, hayatımızın her köşesinden bizi izleyen sürekli bir arkadaş oldu. Kayıp, varlığımızın bir parçası haline geldi ve keder, günlük hayatın ayrıntılarına, her duraksayan gülümsemeye ve her uzun sessizliğe yerleşti” dedi.
Onun sözleri, Gazze'deki pek çok ailenin çektiği acıyı yansıtıyor.
Hükümet Basın Bürosu'na göre, bu yılın Mart ayı itibarıyla 2.200 Filistinli aile, tüm üyeleri öldürüldüğü için nüfus kayıtlarından tamamen silindi. 5.120'den fazla ailenin ise tek bir üyesi kaldı.
Filistinli aileler, her bombardıman dalgasıyla birlikte sürekli olarak yok olma tehdidi altında.
Kendi akrabalarım da nüfus kayıtlarından silindi. Babam Ghassan'ın sekiz kuzeni vardı: Muhammed, Ömer, İsmail, Firas, Halid, Abdullah, Ali ve Marah. Onlar büyük ailemizin büyük bir kolunu oluşturuyorlardı. Savaşın patlak vermesinden sonra onları birer birer kaybetmeye başladık. Her kayıp, sanki tekrar eden bir keder sarmalına çekiliyormuşuz gibi yeni bir boşluk bıraktı.
Şimdi sadece Ömer ve İsmail'in eşleri ve iki çocukları kaldı. Babam bu büyük acıyı sessizce taşıyor, kederini derinlerde saklıyor.
Bugün, Gazze'nin kuzeyinde İsrail'in yeni bir saldırısıyla karşı karşıyayız. Geçen yıl, İsrail'in saldırısı on binlerce kişinin ölümüne neden oldu. Güney'e zorla yerinden edilmeye karşı çıkanlar ağır bir bedel ödedi.
Sevdiklerini kaybeden çoğumuz bu dehşeti bir daha yaşamak istemiyoruz. Geçen yıl ailem kuzeyde kaldı, ama artık yorgun düştük. Yaşadığımız bombalamalar, ölümler ve terör bizi yıprattı. Bu sefer gideceğiz. Cibaliye'deki yarı yıkık evlerine gururla tutunan Janat'ın ailesi de gidecek.
Hiçbir insanın dayanamayacağı zulümler yaşadık. Artık daha fazla ölüm kaldıramayız.
* Eman Abu Zayed, Gazze'den Filistinli bir yazar ve çeviri öğrencisidir.