Eman Murtaja’nın al Jazeera’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Gazze'de ölüm, yerinden edilmenin sonsuz acısından daha kolay görünüyor. Ölüm acıyı sona erdirir; yerinden edilme ise acıyı daha da kötüleştirir, asla iyileşmeyen bir yara açar.
Gazze şehrinde insanlar iki acı seçimle karşı karşıya: kalıp öldürülme veya hapse girme riskini göze almak ya da güneye kaçıp kamplarda imkânsız/zorlu bir yaşam sürmek. Yerinden edilme sadece bir yer değiştirme değil, yavaş bir ölümdür. Sonunda barınak, yiyecek veya su bulup bulamayacağını bilmeden bir yolculuğa çıkmaktır. Yorgunluk, evsizlik ve korku demektir. Barınağa ulaşmak bile gerçek bir güvenlik sağlamaz, çünkü ölüm sizi orada da bulabilir.
Savaşın başlamasından bu yana, ailem ve ben 15 kez yer değiştirdik. Her seferinde bir öncekinden daha zor oldu. Her seferinde eşyalarımızı, sağlığımızı, güvenlik duygumuzu kaybettik.
Her şey Ekim 2023'te başladı. Tal al-Hawa mahallesindeki evimizden kaçtık, evimiz Kasım ayında bombalandı ve yakındaki Al-Bahrain Okulu'nda sığınak aradık. Kasım ortasına kadar orada kaldık. Oradan Tal al-Hawa'daki amcamın evine, ardından Zeytun bölgesindeki teyzemin evine gittik. Sonra Tal al-Hawa'daki başka bir amcamın evine gittik; o bölge de çok tehlikeli hale gelince, iki sokak ötedeki başka bir akrabamızın evine taşındık. Oradan komşumuzun evine, ardından bir bodrum katına taşındık. Yakınımıza bir füze düştü ama patlamadı, biz de tekrar Al-Bahrain Okulu'na kaçtık. Oradan Daraj bölgesinde kuzenimin evine taşındık, ama orası da tehlikeli hale geldi, biz de liman bölgesine taşındık. Kuzenimin evine geri döndük ve sonunda Daraj bölgesinde dedemin evine taşındık. Durum yine tehlikeli hale geldi, biz de bir süre limana gittik ve sonra tekrar dedemin evine döndük.
Kıtlık derinleştikçe bir süre orada kaldık. Açlık beni derinden etkiledi. Ne zaman yiyecek görsem, gözlerimin önünde küçülüyor gibi geliyordu. Çok yemekten korkuyordum ve yerken ağlıyordum çünkü içimizden birinin açlıktan öleceğinden korkuyordum. 10 kilo verdim. Çok zayıfladım. Anemi ve vitamin eksikliği teşhisi kondu.
Temmuz ayında, yerinden edilme sırasında kullandığımız çadırı 140 dolara satmaya karar verdik. Parayla un aldık.
İsrail Gazze Şehrine tekrar saldıracağını açıkladığında, tamamen umutsuzluğa kapıldık. Benim ailem için, diğerleri gibi, taşınmak imkânsızdı. Ulaşım için paramız yoktu, güneyde akrabalarımız yoktu ve çadırımız yoktu.
Çadırlar artık çok az ve aşırı pahalı hale geldi – bir çadırın fiyatı 1000 dolara kadar çıkabiliyor. Çadırınız olsa bile, onu kuracak bir yer bulmak çok zor. Eskiden boş arazi olan yerler bile artık metrekare başına (11 fit kare) aylık 30 dolara kiralanıyor.
Bu yüzden diğerleri güneye kaçarken biz kalmaya karar verdik.
Sonra 7 Eylül'de evimiz bombalandı. Komşularımız İsraillilerden, binamızın yanındaki caminin bombalanacağına dair bir telefon aldı; bölgeyi boşaltmak için yedi dakikamız vardı.
Bazı giysiler ve sevgili bir arkadaşımın hediye ettiği bir masa lambasını aldım, bir çantaya koydum ve kardeşlerimle birlikte dışarı koştum. Yedi dakika geçti, ama hiçbir şey olmadı. Babam binaya geri koşarak birkaç şey daha aldı ve dışarı çıktı. Sonra kardeşlerimle birlikte tekrar binaya girerek birkaç şey daha aldı. Üçüncü kez binaya girerek biraz yiyecek aldı. Panik içinde bağırıyorduk: “Neden geri döndü? Neden geri döndü?” Ağlayarak ve “Babam!” diye bağırarak yıkıldım.
Birkaç dakika sonra babam, un torbasını kucaklayarak dışarı çıktı. Evet, baba budur – ailesine ekmek sağlamak için hayatını tehlikeye atan kişidir.
Hepimizin güvende olduğunu sanıyorduk, ama değildik. İsrailliler camiyi bombalamak yerine dedemin evini vurdular. Dedem binaya çok yakındı ve şehit oldu.
Şimdi yine evsiziz ve sevdiğimiz birini kaybetmenin acısını yaşıyoruz.
Biz de tahliye emri alan ve İsrailliler tarafından bombalanma tehdidi altında olan bir bölgedeki teyzemin evine gitmek zorunda kaldık. Gidecek başka yerimiz olmadığı için tehlikeli olmasına rağmen orada kalıyoruz.
İsrail güneyin güvenli olduğunu iddia ediyor, ama bu doğru değil. Her gün İsrail insansız hava araçlarının el-Mevasi'deki kampları bombaladığı haberlerini duyuyoruz. Sadece bir hafta önce, İsrail kuzey Gazze'den gelen bir ailenin çadırını geldikten sadece üç saat sonra bombaladı; ailenin üç üyesi şehit oldu.
İsrail'in bizim için planladıklarından korkuyoruz. Güneyde, Nazilerin kurduklarına benzeyen toplama kamplarının kurulduğuna dair haberleri okuduk. İnsanların isimlerinin sayılarla değiştirileceği, telefonlara el konulacağı ve böylece hiçbir belgenin kalmayacağı, yiyeceklerin karneye bağlanacağı söylentileri yayıldı.
Yerinden edilme, sadece evlerimizi ve anılarımızı değil, ruhlarımızı da çaldı. Açlık, keder ve korkudan yüzlerimiz solgun.
Bir zamanlar umudun tüccarıydım, ama şimdi umudun tek bir kelimesi için bile yalvarıyorum. Açlık, susuzluk, füzeler ve dayanılmaz kayıplara katlandım. 15. yerinden edilme deneyimimden sağ çıkamayabilirim.
Editörün notu: Makale, İsrail ordusu tarafından bombalanan binanın konumundaki bir hatayı düzeltmek için güncellenmiştir.
* Eman Murtaja, Gazze'den bir gazetecilik ve İngilizce medya öğrencisidir.