Filistin’de çocuk olmak

Prof. Dr. Vefik Arıca, Gazze’de çocukların açlık, hastalık ve savaş nedeniyle çocukluklarını yaşayamadığını ve bunun insanlığın en büyük ayıbı olduğunu dile getiriyor.

Filistin’de çocuk olmak

Prof. Dr. Vefik Arıca / Düşünce Günlüğü

Savaş bölgeleri, özellikle günümüzde Gazze, çocuk ve kadınların en ağır şekilde etkilendiği yerlerdir. Süregelen çatışmalar, kuşatma ve insani yardım kısıtlamaları nedeniyle binlerce çocuk açlık ve malnütrisyonla (yetersiz beslenme) karşı karşıyadır.

Filistin’de çocuk olmak, dünyanın en ağır sınavlarından birine doğar doğmaz tanık olmak demektir. Savaşın, yıkımın, açlığın ve yokluğun ortasında hayata gözlerini açan çocuklar, daha ilk adımlarını atmadan yetişkinlerin yüklediği acıların gölgesinde büyümeye çalışıyorlar. Bir Çocuk Hekimi, bir akademisyen, bir baba olarak bu yazımda “Filistin’de Çocuk Olmak” konusunu vicdani olarak ele alacağım.

BEBEKLER AÇLIKTAN ÖLÜYOR

Gazze’de çocukların büyük bölümü temel gıdaya ulaşamıyor, su kaynakları yetersiz ve sağlıksız. Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, savaşın başlamasından bu yana 61 binden fazla kişi hayatını kaybetmiştir üstelik bunların büyük bir kısmı çocuk ve bebek. Birleşmiş Milletler verilerine göre, sadece son 6 haftada açlık nedeniyle 227 kişi hayatını kaybetmiş, bunların 103’ü maalesef çocuk ve bebek.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2025 Temmuz ayında malnütrisyona bağlı 74 ölüm bildirilmiş, bu ölümlerin 24’ü yine maalesef 5 yaş altı çocuklardır. UNICEF verilerine göre, Gazze’de Mayıs ayında 5.000, Haziran ayında 6.500 çocuk malnütrisyon tedavisi için kabul edilmiştir. Verilere göre 5 yaş altındaki yaklaşık 12 bin çocuk akut malnütrisyonla mücadele etmektedir. Bu rakamlar sadece bir sayı değil; her biri bir hayat, bir umut, bir gelecek…

Ağustos 2025 itibarıyla açlık ve malnütrisyon nedeniyle ölen kişi sayısı Gazze’de 251’in üzerindedir. Bunların 108’i çocuktur. Gazze nüfusunun 1 milyonu IPC Aşama 4, 470 bini ise IPC Aşama 5 seviyesinde gıda güvensizliği yaşamaktadır. Veriler, Gazze nüfusunun beşte birinin kıtlık koşullarında yaşadığını, 5 yaş altı çocukların ise yüzde 20’sinin malnütrisyon riski altında olduğunu göstermiştir. UNICEF’e göre, Gazze Şehri’nde 5 yaş altı çocuklarda akut malnütrisyon oranı Şubat’tan bu yana dört katına çıkmıştır.

OYNAMAYI DEĞİL SAKLANMAYI ÖĞRENİYORLAR

UNICEF, Gazze’de yaşayan çocukların yüzde 80’inin açlık, hastalık ve travma nedeniyle risk altında olduğunu belirtmektedir. Nüfusun üçte biri günlerce yemek bulamamaktadır. Sağlık sistemi neredeyse tamamen çökmüş durumda, anne ve çocuk ölümleri hızla artmaktadır.

Savaşın ortasında büyüyen çocuklar yalnızca açlıkla değil, aynı zamanda travmalarla da mücadele ediyor. Okullar yıkılmış, sınıflar boş kalmış durumda. Oyun alanı olması gereken sokaklar, bombaların gölgesinde birer tehlike alanına dönüşmüş. Çocuklar oyun oynamayı değil, saklanmayı öğreniyor. Çocukluklarını yaşayamadıkları gibi, gelecekleri de savaşın karanlık gölgesinde kayboluyor.

BU ÇIĞLIĞI DUYURMAKLA MÜKELLEFİZ

Bir hekim olarak şunu söylemek isterim: Bir çocuğun açlıktan gözümüzün önünde erimesi, bir annenin bebeğini kucağında kaybetmesi, hiçbir vicdanın kaldırabileceği bir şey değildir. İnsanın tüm bilgisini, tecrübesini ve çabasını çaresizlikle yüzleştiren bu sahneler, bizlere sadece tıbbi değil, insanlık görevi de yükler. Gazze’de çocuk olmak, çocuk olamamak demektir.

Gazze’deki savaş ortamı, çocukların en temel hakkı olan beslenme ve sağlık hizmetlerine erişimini engellemiştir. Veriler, her geçen gün daha fazla çocuğun açlıktan öldüğünü ya da kalıcı gelişimsel bozukluklar yaşadığını göstermektedir. Bu durum, uluslararası toplumun acil müdahalesini gerektiren ağır bir insani krizdir.

Filistin’de çocuk olmak, doğuştan yüklenen bir dramdır. Açlığın, hastalığın, savaşın ve kayıpların gölgesinde geçen bir çocukluk. Her biri dünyanın gözleri önünde eriyen, yok olan hayatlar. Bu tabloya sessiz kalmak, insanlığın en büyük ayıbıdır. Çocukların hakkı olan yaşam, sağlık ve oyun, savaş politikalarının gölgesine terk edilmemelidir.

Biz hekimler olarak, dünyaya bu çığlığı duyurmakla yükümlüyüz…

Yorum Analiz Haberleri

Modernizmin esaretinden vahyin özgürlüğüne
"Ortadoğu’da suçlu yine Müslüman Kardeşler oldu!"
Aile, kadın ve cinsiyeti hedef alan tüm girişimler terördür!
ABD ve İsrail’in Suriye hesaplarında farklı görünen ortaklık
Papa ve zorunlu değerler ittifakı arayışı