Encümen-i Daniş raporunu Tayyip Bey’e verseydi...

Şöyle bir düşünsenize...

Encümen-i Daniş denilen örgütlenme toplanmışlar, kendi aralarında bazı kararlar alıp, bunları bir rapor haline getirip Başbakan Tayyip Erdoğan'a bildiriyorlar...

Diyorlar ki... AK Parti bir an önce kapatılmalıdır. Bu hükümetin yerine laikliği öne çıkan kişilerden oluşacak bir kabine kurulmalı vs.
Tayyip Erdoğan bu raporu alınca ne yapar?

Tabii ki bu raporu yırtıp atar. Sonra da "Kim bunlar, neyin nesi, neyin fesidir, bu cesareti nerden alıyorlar" gibi soruları peş peşe sorar.

Zaten muhtemelen bu yüzden olacak ki, Encümen-i Daniş'in aldığı kararlar Tayyip Erdoğan'a bildirilmemiş.

Dün Bugün Gazetesi'nin manşetinde okudunuz. Bu Encümen-i Daniş denilen örgütlenmenin Süleyman Demirel'e 1994 yılında gönderdiği rapor 28 Şubat darbesinin temelini oluşturan 28 Şubat tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararının neredeyse aynısı...

Bu adamlar bu cesareti nerden alıyorlar?

Devleti yönetenler kendilerinden rapor istemişler mi ki onlar bu icraata yelteniyorlar.

Eğer istenirse rapor devlet kendi kanallarından istediği çalışmayı meşru biçimde yaptırır. Bunlar neden hariçten gazel okuma işine soyunuyorlar.

Neden bazı kişiler devletteki görevleri bittiği halde görevlerini bir şekilde devam ettirecek mekanizmalar oluşturarak millet üzerinde egemenlik kurma oyununu sürdürürler?


 Emekli olan emekli olmuştur. Daha niye devletten ellerini çekmezler ki?

Emekli askerler kendilerini hiç de emekli olmamış gibi düşünüyorlar ve bir kısım karışık işlere bulaşıyorlar mesela.

Neden?

Çünkü, devletin lojmanında oturup ordu evlerinden yiyip içiyorlar. Emekli de olsalar yaşadıkları çevrelerde herkes onlara rütbeleriyle hitap ediyor, 'Paşam' diyor.

Adamlar emekli olduktan sonra da Paşa muamelesi görmeye devam ediyorlar.

Sivil paşalar da öyle.

Devlette görevli oldukları sırada ellerinde olan imkanlar emekli olduklarında da neredeyse devam ediyor. Tam olmasa bile yetkilerini bir yolunu bulup kullanıyorlar.

Hele bir de Encümen-i Daniş gibi örgütlenmelerle bir araya geliyorlarsa hükümet indirip hükümet bindirmeye dahi kalkışıyorlar...

Şekilde görüldüğü gibi...


28 Şubat'a temel teşkil eden kararları alarak bir hükümet darbesine yol açtıkları gibi...

Encümen-i Daniş denilen yapı 1851'de Osmanlı'da kurulmuş ve resmi bir kurum olarak işlevini yürütmüştür. Kuruluş gayesi devamlı gelişmekte olan ilim ve fikir cereyanlarını takip etmek suretiyle ileride kurulacak üniversitelerde okutulmak üzere telif ve Arapça, Farsça ve batı dillerinde yazılmış önemli eserleri tercüme etmek... Türkçe'nin gelişimine katkı sağlamak...

Hepsi bu.

Osmanlı'nın Encümen-i Daniş'i ile bugünkü yapının kuruluş amaçları açısından hiçbir alakası yok.


İlginçtir, Tacettin Kayaoğlu tarafından yazılan "Türkçe'de Tercüme Müesseseleri" adlı kitapta Encümen'i Daniş'le ilgili bugün hiç konuşulmayan bir ayrıntıya rastladım.

Osmanlı Encümen-i Daniş'inin üyeleri yerli ve yabancılar olmak üzere iki kısımmış. Yerli üyelerin sayısı 40'ı geçemiyor, ama yabancı üyeler ki, bunlara fahri üyeler deniliyor, sınırsız sayıda olabiliyor.

Acaba bizim Encümen-i Daniş'in yabancı üyeleri kimler?

Bu türlü yapılanmalar içinde mutlaka yabancılar vardır. Onlara rağmen böyle yapılanmalar pek ayakta kalamazlar. İngiliz, Rus, Alman, Amerikalı... Üyeler kimler acaba...

Osmanlı Encümen'i Daniş'inin yabancı üyelerinden birkaçı şöyle mesela:

Redhouse sözlüğünün yazarı Mr. Redhouse, Hammer tarihini yazan Mösyö Hammer, Mösye Diannchi, Ermeni Patrikhane katibi Hoca Agop, Vasilaki, ABD'nin başkenti olan Washington'da darülfünun hocası ve katibi Mösyö Hanry...

İşte böyle... Belki gün gelir bizim Encümeni- Daniş'in yabancı üyeleri de ortaya çıkar...

BUGÜN