Ehlimiz olmayanla kardeşlik de yapamayız!

Değerlerimize savaş açan, hakaret eden ve muhacirleri kendi topraklarımızdan sürmeye kalkışanlar ise asla dostumuz, kardeşimiz ve ehlimiz olamazlar.

Hamza Türkmen'in yazısı:

Son dönem müfessirlerimizden Muhammed Abduh da Tahir bin Aşur da Nuh (a)’ın, tufan vakıasında ilahi ikazlara kulak vermeyip vahye itaat etmeyerek  vahyin kılavuzluğunda yapılan gemiye binmeyen ve sonunda boğulan oğlunu  “ehli”nden yani ailesinden sayması nedeniyle adeta isyankâr oğlu için Rabbinden şefaat istemeye yöneldiğini belirtirler. Nuh (a) hem nebi hem beşer idi. Beşer olarak çocuk sevgisi ve benzeri insani duygular taşıyabilirdi. Oysa inkârcılara şefaat dilemek Nuh (a)’ın resul olarak gönderiliş hikmetine aykırıydı.

Nihayet Allah’ın Son Elçisi Muhammed (a)’a da, Kur’an vahyine iman edenlere de Tevbe sûresinde buna benzer bir uyarı yapılmıştı: “Nebi ve Mü'minlere; Cehennem'lik oldukları açıkça belli olduktan sonra, yakınları da olsa, ortak koşanlara bağışlanma dilemeleri yaraşmaz.”

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Merkeziyetçilik Türkiye’ye fayda getirdi mi?
Devrim sonrası bir yıl: Devrimin ilk yılında özgür Suriye'de neler yaşandı?
“İhvan bitmişse bu kadar tedbire ne gerek var?”
Kültür Bakanlığı’nın Kemalizm propagandasına soyunmasının ülkeye ne faydası var?
“Suriye’de bundan sonra ne yaşanırsa yaşansın, hiçbiri o koyu Baas karanlığı kadar kötü olamaz”