Cuma hutbesi kimleri rahatsız etti, kimleri sevindirdi?

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan “Nefsi ve Nesli İfsat Eden Büyük Günah: Zina” temalı cuma hutbesinde lafın dolandırılmadan doğrudan muhataplara iletilmesi İslami camiayı sevindirirken, laik-seküler güruhu ise her zamanki gibi rahatsız etti.

YAHYA FIRAT / HAKSÖZ-HABER

Cuma hutbelerinde Allah’ın emir ve yasaklarının hatırlatılması elbette olması gerekendir. Ancak Türkiye gibi bir ülkede bunlar yapılmaya çalışılırken laik-seküler kesim göz önünde bulundurulur, ona göre daha soft bir dil kullanılmaya özen gösterilir.

Özellikle Diyanetin camilerdeki vaaz ve hutbelerde toplumu ifsat eden unsurlara yönelik dolaylı ve muğlak söylemleri muhafazakar ve mütedeyyin Müslümanları tatmin etmediği bilinen bir gerçek.

Bunun farkında olan Diyanet yetkilileri son zamanlarda daha somut vaaz ve hutbeler vermeye başladı.

Bunun en müşahhas örneği 2 Mayıs’ta ülke genelindeki tüm camilerde okunan “zina” konulu hutbeydi.

Hutbede, zinanın büyük bir günah ve hayasızlık olduğu, aileyi ve toplumu ifsat ettiği vurgulanırken, nikahsız kadın ve erkek birlikteliğin İslam’da haram olduğu, kadın ve erkek arasındaki arkadaşlığın caiz olmadığının altı çizildi.

İslami camia müntesipleri, son derece sarih olan hutbeyi hazırlayan Diyanet yetkililerini tebrik ederken, sekülerler ise her zamanki gibi söz konusu hutbeyi skandal olarak tanımladı ve tepki göstermeyi ihmal etmedi.

Özellikle laik-Kemalistlerin medya organları hutbeyi eleştiri odağına aldı. Bunun laikliğe saldırı olduğu gafletini sergiledi.

İyi de cuma hutbesi Müslümanlar için verilir. Hutbeyi camiye gidenler dinler. Hutbenin kaynağı Kur’an-ı Kerim ve hadislerdir. Sırf İslam düşmanları istiyor diye İslam’ın muhkem hükümleri eğip bükülemez.

Ülkenin sekülerleri rahatsız oluyor diye onlara göre bir İslam mı icat edilsin? Helal ve haramlar belirlenirken önce gidip onlara mı sorulsun?

Bu kesim neden kendilerini ait hissetmedikleri bir dinin emir ve yasakları hakkında yorum yapma hakkını kendilerinde görüyorlar anlaşılmış değil!

Sanırım bu pervasızlık, şımarıklık, yüzsüzlük ancak Türkiye’nin sekülerlerinde mevcut.

İğrenç yaşam tarzlarına laf edildiği için son sesle hönkürüyorlar.

Sırf onlar istediği için müfsit yaşamlarını eleştirmekten asla geri durmamak icap eder.

Bu bakımdan tüm bu eleştirileri göze alarak cesur bir şekilde zina ve ona yaklaştıran birlikteliklerin İslam’da yerinin olmadığının altını çizen Diyanet yetkililerini tebrik ediyoruz.

Bu minvalde daha iyi hutbeleri bekliyoruz.

Yorum Analiz Haberleri

ABD ve İsrail’in Suriye hesaplarında farklı görünen ortaklık
Papa ve zorunlu değerler ittifakı arayışı
Almanya'da koalisyon krizleri, ekonomik sorunlar ve AfD'nin yükselişi
Avrupa geçmişiyle hesaplaşabilecek mi?
İlahiyat ve diyanet eğitimlerinde İslami özgünlük geliştirilebilir mi?