Bizim Devletimiz Hangisi?

Bu kuşatılmışlıklar içinde alan açma faaliyetleri amaçsal değil, araçsaldır. Asıl olan geleceğimizin inşasının şühedalık yapacak temellerinin bugünden örülmesidir.

Hamza Türkmen / Haksöz Haber

4 Temmuz 2013’de Adeviyye Meydanı’nda İhvan-ı Müslimin’in lideri Muhammed Bedii, bir gün önce yapılan askeri darbeye karşı direneceklerini, teslim olmayacaklarını, kanları pahasına özgürlüklerini ve barışı savunacaklarını ilan etmişti.

Adeviye Meydanın’dan yükselen dört parmaklı Rabia işareti, vesayete ve darbeye karşı farklı yorumlarla direniş ve dayanışma sembolümüz haline geldi. Rabia’yı dört maddede yorumlayanlardan birisi de Recep Tayyip Erdoğan oldu: Devlet, millet, vatan, bayrak.

Tabii ki İhvan için de, Erdoğan için de; Tunus’daki Nahda, Hint Kıtası’ndaki Cemaat-i İslami, Fas’ta Adalet ve Kalkınma Hareketi ya da Selefi hareketler için de bu kavramların tam olarak ne anlattığı önemliydi. Zira bu kavramların Allah katından iletilmiş İslam ıstılahındaki; üretilmiş tarihi kültür birikimimizdeki; ve Batı paradigması içindeki konumları ve anlamları aynı şeyi ifade etmemekteydi.

Ama Kur’an’daki hem ‘resul’ hem ‘nebi’ kavramlarının önemli nüansları Türkçeye Farsçadan iktibas ettiğimiz ‘Peygamber’ ifadesi içinde nasıl ki karıştırılmış ve birbirine derc edilmiş ise; bu kavramların da  Kur’ani kökleri, tarihimizde üretilmiş kültürel kodları ve modernitenin tanımları bugünkü Türkçe kavram indeksimizde iç içe geçmiş, adeta birbiri içine derç olmuş ve anlama-anlatı kaosu oluşturmuşlardır.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Şule öğretmen ve yeni maarif modeli
Siyonistlerin antisemitizm “silahı” artık işe yaramıyor
"Nefretin çatallı dili kurusun!"
ABD üniversiteleri ayaklanırken Türkiye ne yapıyor?
"Müslüman” öğrencilerin ABD’yi sarsan eylemleri