Barışın felsefi, dini ve sosyolojik temelleri üzerine

Devletlerin ve de insanların temel amacı iyi bir biçimde yaşamaktır. Topluluğun oluşturulma nedeni bu iyi yaşamı sağlayabilmektir.

CUNDULLAH AVCI / HAKSÖZ HABER

Tarih boyunca insanlık, barış ve çatışma arasında sürekli bir salınım içinde olmuştur. Savaşların ve toplumsal gerilimlerin dönüştürücü gücü olduğu kadar, medeniyetleri aşındıran yıkıcı bir yönü de bulunmaktadır. Ancak felsefi, dini ve sosyolojik metinler incelendiğinde, hakiki bir barışın sadece savaşın yokluğu değil, adaletin tesis edildiği, hakların korunduğu ve insanın öz değerine saygının esas alındığı bir durum olduğu görülmektedir.

Yapılan son açıklamalar yalnızca güncel politik mesele olarak değil, daha geniş bir perspektifte insanın tarihsel ve ahlaki sorumluluğu bağlamında ele alınmalıdır. Silahların bırakılmasına ilişkin vurgu, çatışmanın getirdiği yıkımın bilincine varılmasını, yeni bir diyalog zemininin inşa edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, "barış" kavramının etik, metafizik, sosyolojik ve siyasal temelleri üzerine yeniden düşünmek elzemdir.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Filistin direnişi büyük İsrail planını nasıl engelledi?
Vicdanın mimarı anneye yeniden merkez açmak
Evlerimizi ahiret ve dünya ateşine karşı korumak zorundayız
Gazzeliler umutsuzluğu reddederek direniyor
Merkeziyetçilik Türkiye’ye fayda getirdi mi?