Belediyelerin, yalnızlığın ilk fark edildiği ve aynı zamanda en hızlı müdahalenin yapılabildiği yerler olduğunu ifade eden Berghegger, kütüphanelerin ve halk eğitim merkezlerinin sadece birer eğitim yuvası değil, insanların bir araya geldiği yaşamsal sosyal alanlar olduğunu hatırlattı. Bu gibi buluşma noktalarının kapılarının daima açık kalabilmesi için Avrupa Birliği fonları veya bütçe düzenlemeleriyle yaratılacak kalıcı kaynaklara ihtiyaç duyuluyor.
Yalnızlık bugün artık sadece yaşlı nüfusu ilgilendiren bir durum olmaktan çıkıp her yaştan insanın kapısını çalan nesiller arası bir fenomene dönüşmüş durumda. Uzmanlara göre bu his, bireyin hayal ettiği sosyal bağlar ile gerçek hayatta kurabildiği ilişkiler arasındaki uçurum derinleştiğinde ortaya çıkıyor. Bu boşluğu doldurmak ve sosyal dokuyu yeniden güçlendirmek için atılacak adımlar, sadece bireylerin mutluluğu için değil, toplumun genel ruh sağlığı ve dayanışması için de hayati bir önem taşıyor.