1. HABERLER

  2. HABER

  3. Medya Patronlarından Timsah Gözyaşları
Medya Patronlarından Timsah Gözyaşları

Medya Patronlarından Timsah Gözyaşları

Dar­be­le­ri Araş­tır­ma Ko­mis­yo­nu’na 28 Şubat'la ilgili ifade veren medya pat­ron­ları ve ga­ze­te­ci­ler üzgün ve pişman olduklarını söylüyorlar.

06 Ekim 2012 Cumartesi 04:09A+A-

28 Şu­bat sü­re­cin­de at­tık­la­rı man­şet­ler­le ve de­zen­for­mas­yo­na yö­ne­lik ya­lan-yan­lış ya­zı­lar­la seçim­le iş­ba­şı­na ge­len Re­fah­yol’un çö­ker­til­me­sin­de önem­li rol oy­na­yan med­ya pat­ron­la­rı, dün ko­mis­yo­na ver­dik­le­ri ifa­de­le­rin­de piş­man­lık­la­rı­nı di­le ge­ti­rip, çar­pı­cı iti­raf­lar­da bu­lun­du­lar.

Haber: Hasan Tosun-Talha Çolak

28 Şu­bat dar­be­si­nin med­ya aya­ğı­nı oluş­tu­ran pat­ron­lar ve yö­ne­ti­ci­ler ile ga­ze­te­ci­ler, Mec­lis Dar­be­le­ri Araş­tır­ma Ko­mis­yo­nu’na ver­dik­le­ri ifa­de­ler­de “Üz­gü­nüm”, “Piş­ma­nım” di­ye­rek, il­gi­li sav­cı­lık so­ruş­tur­ma­sın­dan yırt­ma­ya ça­lı­şı­yor. Ön­ce­ki gün Er­tuğ­rul Öz­kök, Fa­tih Çe­kir­ge, Meh­met Ali Bi­rand gi­bi isim­le­ri din­le­yen Mec­lis 28 Şu­bat Alt Ko­mis­yo­nu, dün de sü­re­cin med­ya pat­ron­la­rı olan Ay­dın Do­ğan, Dinç Bil­gin, Tur­gay Ci­ner, Meh­met Emin Ka­ra­meh­met ve Za­fer Mut­lu’yu din­le­di.

Bu ga­ze­te­ci­ler ve med­ya pat­ron­la­rı, at­tık­la­rı ya­lan yan­lış man­şet­ler ve de­zen­for­mas­yon içe­rik­li ya­zı­la­rıy­la 28 Şu­bat sü­re­cin­de as­ke­ri mü­da­ha­le­ye ze­min ha­zır­la­yıp, se­çim­le iş­ba­şı­na gel­miş Re­fah­yol’un gö­rev­den el çek­ti­ril­me­si sü­re­cin­de ak­tif rol oy­na­mış­lar­dı.

“HİÇ­BİR ŞE­YİM KAL­MA­DI”

28 Şu­bat Alt Ko­mis­yo­nu’na ifade veren Dinç Bil­gin, 28 Şu­bat dö­ne­min­de 4 ulu­sal, bir ye­rel ga­ze­te, 40’a ya­kın der­gi, 2 ulu­sal te­le­viz­yon ka­na­lı sa­hi­bi ol­du­ğu­nu, da­ha son­ra Eti­bank or­tak­lı­ğı ile bir ban­ka­cı­lık se­rü­ve­ni ya­şa­dı­ğı­nı ve 11 ay tu­tuk­lu kal­dı­ğı­nı, 12 yıl geç­me­si­ne rağ­men hü­küm giy­me­di­ği­ni söy­le­di. Bil­gin, 2000 yı­lın­dan son­ra tüm mal var­lı­ğı­nı kay­bet­ti­ği­ni an­lat­tı. Bil­gin, “28 Şu­bat dö­ne­mi­ne ge­li­nen gün­ler­de Tür­ki­ye’nin dört bü­yük ba­sın ku­ru­lu­şu­nun pat­ro­nuy­dum. Bü­yük ser­ve­tim var­dı. 28 Şu­bat dö­ne­mi­nin so­nu­na doğ­ru hiç­bir şe­yim kal­ma­dı” de­di.

“HE­LA­LE HA­RA­MI KAT­MAK­LA YAN­LIŞ ET­TİM”

Bil­gin, 28 Şu­bat’ta ban­ka sa­hi­bi ol­ma­dı­ğı­nı, iha­le­yi ka­za­nan Ca­vit Çağ­lar’ın çağ­rı­sı üze­ri­ne son­ra­dan ban­ka­ya or­tak ol­du­ğu­nu söy­le­di. Geç­miş­te ve 28 Şu­bat sü­re­cin­de çok zen­gin ol­du­ğu­nu an­la­tan Bil­gin, an­cak 2000 yı­lın­da hiç­bir şe­yi­nin kal­ma­dı­ğı­nı söy­le­di. Şu an­da emek­li ma­aşıy­la ha­ya­tı­nı sür­dür­dü­ğü­nü be­lir­ten Bil­gin, “Ga­ze­te­le­rim var­dı. Te­le­viz­yon­la­rım var­dı. Her şey çok iyi gi­di­yor­du. Ban­ka işi­ne gi­rin­ce bat­tım. Hiç­bir şe­yim kal­ma­dı. Baş­ka iş­le­ri­ne bur­nu­mu so­kun­ca sı­fır ol­dum. He­la­le ha­ra­mı kat­mak­la yan­lış et­tim. Ha­ta et­tim. Ban­ka işi­ne gir­me­ye­cek­tim” de­di.

“ZA­MA­NIN RU­HU”

As­ker­le­ri ban­ka yö­ne­ti­mi­ne kon­jonk­tü­rün ge­re­ği ola­rak alıp al­ma­dık­la­rı­nın so­rul­ma­sı üze­ri­ne ise Bil­gin, “Za­ma­nın ru­hu o ta­rih­te fark­lıy­dı. As­ker­le­rin ol­ma­sı ha­tay­dı ben­ce. Onun da ka­bul et­me­si ha­tay­dı ta­bii” ifa­de­le­ri­ni kul­lan­dı. Sa­bah ga­ze­te­si ça­lı­şan­la­rı­nın işi­ne ne­den son ver­di­ği ko­nu­sun­da ise Bil­gin, dö­ne­min Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı Or­ge­ne­ral İs­ma­il Hak­kı Ka­ra­da­yı’nın ken­di­si­ni öğ­le ye­me­ği­ne da­vet et­ti­ği­ni, ye­mek­ten ön­ce bir oda­ya alın­dı­ğı­nı ve ora­da za­ma­nın Ge­nel­kur­may 2. Baş­ka­nı Or­ge­ne­ral Çe­vik Bir ve Er­dal Öz­kas­nak ile tat­sız bir 10 da­ki­ka ge­çir­dik­le­ri­ni söy­le­di.

“AN­KA­RA BÜ­RO­LA­RI ÇA­ĞI­RI­LIR, GE­REK­Lİ TEL­KİN­LER YA­PI­LIR­DI”

Ga­ze­te­ci­le­rin iş­ten atıl­ma­sı yö­nün­de bir tel­kin ya­pıl­ma­dı­ğı­nı söy­le­yen Bil­gin, “Ba­na ga­ze­te­ci­le­rin iş­ten atıl­ma­sı­na da­ir tel­kin ya­pıl­ma­dı, mek­tup fa­lan ya­zıl­ma­dı. O tip iş­ler ge­nel­de An­ka­ra bü­ro­la­rı ka­na­lıy­la ge­lir. An­ka­ra bü­ro­la­rı ça­ğı­rı­lır, ge­rek­li tel­kin­ler ya­pı­lır. On­lar İs­tan­bul’a bil­di­rir­ler. Ge­nel ya­yın mü­dür­le­ri de pat­ro­na dö­ner. İş­ler böy­le ça­lı­şır­dı” di­ye ko­nuş­tu. Bil­gin, ga­ze­te man­şet­le­ri­nin bu tel­kin­ler­le atı­lıp atıl­ma­dı­ğı ko­nu­sun­da da, “Ha­yır, ba­na man­şet tel­ki­ni ya­pıl­ma­dı” de­di.

“BİZ DYP’Yİ, DO­ĞAN ANAP’I DES­TEK­LE­Dİ”

28 Şu­bat sü­re­cin­de iş adam­la­rı­nın si­ya­si­le­ri des­tek­le­di­ği­ni söy­le­yen Bil­gin, “Biz grup ola­rak DYP’yi des­tek­le­dik. Ay­dın Do­ğan ise ANAP’ı des­tek­le­di. Ara­mız­da çok kes­kin bir mü­ca­de­le var­dı. O dö­nem ga­rip bir dö­nem­di. Elek­ti­rik da­ğı­tım iha­le­le­ri med­ya ku­ru­luş­la­rı ara­sın­da pay­laş­tı­rı­lır­dı” de­di. O dö­nem­de Doğ­ru Yol Par­ti­si’ni des­tek­le­di­ği ve Ca­vit Çağ­lar’la or­tak­lı­ğı­nın bu­nun­la iliş­ki­si­nin so­rul­ma­sı üze­ri­ne de Bil­gin, “Bi­zim des­tek ol­du­ğu­muz Doğ­ru Yol, Tan­su Ha­nım’ın Doğ­ru Yol’uy­du; Ca­vit Bey’in de­ğil” di­ye ko­nuş­tu.

“ŞİM­Dİ­Kİ AK­LIM OL­SA YAP­MAZ­DIM”

Zen­gin­leş­tik­çe kon­for­mizm mik­ro­bu­nun ken­di­si­ne bu­laş­tı­ğı­nı be­lir­ten Bil­gin, “Bun­la­rın hep­si ban­ka­cı­lık­tan ön­ce­ki du­ru­mum. Şim­di­ki ak­lım ol­sa yap­maz­dım. Tür­ki­ye bü­tün mü­es­se­se­le­riy­le aya­rı kaç­mış bir Tür­ki­ye’ydi. Ba­sın dör­dün­cü güç ol­mak­tan bi­raz da­ha yu­ka­rı­la­ra çık­mış­tı. Med­ya­nın bu iş­le­re gir­me­si­ne kar­şı­yım. Gi­rip de iyi iş­ler ya­pan­la­ra bir şey di­ye­mem. Şu an­da ga­ze­te­ci­le­rin saf ga­ze­te­ci­lik işin­de ol­ma­la­rı, ka­muy­la iliş­ki­le­ri ol­ma­ma­sı la­zım” de­di.

“İR­Tİ­CA HA­BER­LE­Rİ ISI­TI­LIP ISI­TI­LIP ÖNÜ­MÜ­ZE KO­NUR­DU”

28 Şu­bat sü­re­cin­de­ki Tür­ki­ye’nin fark­lı bir Tür­ki­ye ol­du­ğu­nu ifa­de eden Bil­gin, “İr­ti­ca ha­ber­le­ri ısı­tı­lıp ısı­tı­lıp önü­mü­ze ko­nur­du. Biz de ya­yın­lar­dık. O za­man öy­le ge­re­ki­yor­du” de­di. Bil­gin, söz­le­ri­ni şöy­le sür­dür­dü: “O za­man­ki Tür­ki­ye baş­ka bir Tür­ki­ye’ydi. Tür­ki­ye’de o dö­nem bı­ra­kın Ge­nel­kur­may baş­kan­la­rı­nı, sı­ra­dan bir ge­ne­ral bi­le bir be­ya­nat ve­rin­ce or­ta­lı­ğı tit­re­tir­di. Öy­le bir Tür­ki­ye’de ge­ne­ti­ği sağ­lam ol­ma­yan bir ba­sın oluş­tu. Hep se­çil­miş­le­re kar­şı mu­ha­le­fet yap­mış, atan­mış­la­rı bu­nun dı­şın­da bı­rak­mış bir ba­sın var­dı. Bu ba­sın­dan son de­re­ce de­mok­rat, ce­sur, as­ke­ri dar­be­ler­le kav­ga eden bir ba­sın çık­ma­dı. Uz­laş­ma ba­sı­nın işi­ne gel­di.”

“ŞİM­Dİ­Kİ Gİ­Bİ BİR BAŞ­BA­KAN OL­SAY­DI”

Ga­ze­te­ci ola­rak as­ker­ler­den kork­tuk­la­rı için man­şet­ler at­tık­la­rı­nı iti­raf eden Bil­gin, “Şim­di­ki ak­lım ol­sa ‘Da­ha ce­sur dav­ran­ma­lıy­dım’ di­yo­rum. Ama dav­ra­na­bi­lir miy­dim, onu bil­mi­yo­rum. Tür­ki­ye kork­tu, biz de kork­tuk, ga­ze­te­ci­ler ola­rak kork­tuk. O za­man­ki Tür­ki­ye’de­ki baş­ba­kan­lar fark­lı baş­ba­kan­lar­dı. Şim­di söy­le­mem bi­raz ga­rip ola­cak ama şim­di­ki gi­bi bir baş­ba­kan ol­say­dı, şim­di­ki gi­bi bir Mec­lis ol­say­dı, böy­le dar­be­le­ri araş­tı­ra­bi­le­cek bir Mec­lis ol­say­dı; Tür­ki­ye’nin ba­şı­na bun­lar gel­mez­di” di­ye ko­nuş­tu.

AY­DIN DO­ĞAN Hİ­KA­YE OKU­DU

Dinç Bil­gin’in ar­dın­dan ko­mis­yo­nun hu­zu­ru­na Ay­dın Do­ğan çık­tı. Do­ğan, ko­mis­yo­na Hür­ri­yet Ga­ze­te­si Ge­nel Ya­yın Mü­dü­rü Enis Ber­be­roğ­lu ve An­ka­ra Tem­sil­ci­si Me­te­han De­mir ile gel­di. Ko­nuş­ma­sı­na ken­di­si­ni ta­nı­ta­rak baş­la­yan Ay­dın Do­ğan, ya­zı­lı bir me­tin­den med­ya­nın de­mok­ra­si­ler­de vaz­ge­çil­mez bir un­sur ol­du­ğu­nu an­lat­tı. Uzun ko­nuş­ma­sın­da Do­ğan özet­le, “Med­ya yok­sa de­mok­ra­si yok, de­mok­ra­si yok­sa med­ya da yok. Med­ya ve si­ya­si­ler ara­sın­da her za­man ol­muş­tur. Bü­tün dün­ya­da bu böy­le­dir” me­sa­jı ver­di.

ZOR AN­LAR YA­ŞA­DI

Ba­sı­nın öz­gür ol­du­ğu­nu an­cak ki­şi­le­re kar­şı eşi ve ço­cu­ğu ile il­gi­li ha­ka­ret ve sa­lı­dı­rı­la­ra va­ran ya­yın­la­ra kar­şı ol­du­ğu­nu söy­le­yen Do­ğan, bir mil­let­ve­ki­li­nin, es­ki ba­kan­lar­dan Ya­şar Oku­yan’ı “Ne­den iş gü­ven­li­ği ya­sa­sı çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yor­sun” di­ye teh­dit et­ti­ği­ni ve Oku­yan’ın eşi il­gi­li il­gi ya­yın ya­pıl­dı­ğı­nı ha­tır­lat­ma­sı üze­ri­ne zor an­lar ya­şa­dı. Do­ğan, “Sa­yın Oku­yan’ı es­ki­den be­ri ta­nı­rım. Eşi­nin ser­gi­si ile ha­ber ya­pıl­ma­sı­nı is­te­di. Ben de ken­di­si­ne sa­de­ce ‘İş ol­ma­yan bir mem­le­ket­te iş gü­ven­ce­si ol­maz’ de­dim. Teh­dit fe­lan et­me­dim. Böy­le bir şey ol­ma­dı. Olay bu­dur” de­di.

“EMİN ÇÖ­LA­ŞAN’I BEN KOV­DUM. İYİ Kİ AT­MI­ŞIM”

Ga­ze­te­sin­de ya­zan ya­zar­la­rı ne as­ke­ri ne de si­ya­si bas­kı so­nu­cu çı­kar­dı­ğı­nı be­lir­ten Do­ğan, “Sa­de­ce Emin Çö­la­şan’ı ben kov­dum. Çün­kü ar­tık ipe sa­pa gel­mez iş­ler ya­pı­yor­du. Kö­şe­si­ni bir mev­zi ha­li­ne ge­tir­miş­ti Emin Çö­la­şan. Emin ta­kın­tı­lı bir adam­dı. ‘Bı­rak bu ta­kın­tı­yı ar­tık’ de­dim. ‘Bu­ra­sı se­nin ba­ba­nın çift­li­ği de­ğil’ de­dim. İyi ki at­mı­şım. ‘Ben gi­di­yo­rum’ di­ye bi­ze ha­ber gön­de­rir, biz de ‘Aman git­me’ de­yip mü­te­ad­dit ke­re­ler 300 bin, 500 bin do­lar ve­rir­dik. Ar­tık kur­tul­dum” de­di.

“BEN KÖ­KÜ­ME KA­DAR ANA­DO­LU’YUM”

28 Şu­bat dö­ne­min­de Ana­do­lu ser­ma­ye­si üze­rin­de med­ya ve si­lah­lı kuv­vet­ler kul­la­nı­la­rak bas­kı oluş­tu­rul­du­ğu­na iliş­kin bir so­ru­ya ise Do­ğan, “Ben kö­kü­me ka­dar Ana­do­lu’yum. Ana­do­lu ser­ma­ye­si­ne kar­şı ola­mam, ol­mam müm­kün de­ğil. Ül­ker gru­bu en bü­yük ye­şil ser­ma­yey­di. Biz bu­nu söy­le­mi­yor­duk. Bun­lar bi­zim rek­lam ve­ren­le­ri­miz, bun­lar ba­tar­sa biz de ba­ta­rız” de­di.

“‘411 EL KA­OSA KALK­TI’ MAN­ŞE­Tİ HA­TAY­DI”

“411 el ka­osa kalk­tı” man­şe­ti­nin so­rul­ma­sı üze­ri­ne de Do­ğan, “Dua edi­yo­rum ki bu so­ru­yu Er­tuğ­rul’a sor­say­dı­nız ama sor­ma­mış­sı­nız. Ben Bod­rum’day­dım, ora­dan ha­be­rim ol­du. Yan­lış bul­dum, ha­ta­dır” de­di. “Ge­re­kir­se si­lah bi­le kul­la­nı­rız” baş­lı­ğı ko­nu­sun­da Do­ğan, “Bu la­fı söy­le­yen, Abu­zit­tin de­ğil, önem­li fonk­si­yon­la­rı olan bir pa­şay­sa, bun­dan da­ha önem­li ga­ze­te­ci­lik olur mu?” şek­lin­de ko­nuş­tu. Ah­met Ka­ya için atı­lan “Vay şe­ref­siz” man­şe­ti için ise Do­ğan, “Keş­ke bu ka­dar kes­kin ve sert baş­lık atıl­ma­say­dı” di­ye ko­nuş­tu.

KÖ­ŞE­YE SI­KI­ŞIN­CA SU­ÇU Sİ­YA­Sİ­LE­RE AT­TI

Za­man za­man so­ru­lar­la kö­şe­ye sı­kı­şan Do­ğan, su­çu si­ya­si­le­re at­tı. 28 Şu­bat dö­ne­min­de­ki si­ya­si­le­rin tu­tu­mu­nu eleş­ti­ren Do­ğan, “Si­lah­sız kuv­vet­ler hal­let­sin” di­ye­nin ise as­ker ol­du­ğu­nu ve “‘El ko­ya­ca­ğız’ de­sey­di o da ya­pı­lır­dı. Önem­li bir ha­ber­di” de­di. So­ru­nun si­ya­si­le­rin yö­ne­tim tar­zın­dan kay­nak­lan­dı­ğı­nı ile­ri sü­ren Do­ğan, “Eğer si­ya­si­ler muk­te­dir olur­lar­sa, de­mok­ra­si dı­şı güç­le­re dik du­rur­lar­sa bun­lar ol­maz­dı. 27 Ni­san’da hü­kü­met dik dur­du, eğer dur­ma­say­dı olur­du” diye konuş­tu.

Komisyon, 28 Şubat’ın medya patronlarından Turgay Ciner’i de dinledi.

Yeni Akit

HABERE YORUM KAT