1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. LÜBNAN

  4. Lübnanlı Hıristiyan Politikacıdan İlginç Gözlemler
Lübnanlı Hıristiyan Politikacıdan İlginç Gözlemler

Lübnanlı Hıristiyan Politikacıdan İlginç Gözlemler

Ketaib (Falanj) Partisinin yöneticilerinden Sami Cemayel, Hizbullah’ı Suriye savaşını Lübnan’a taşımakla suçluyor.

14 Aralık 2013 Cumartesi 14:54A+A-

HAKSÖZ-HABER

Ketaib (Falanj) Partisinin yöneticilerinden Sami Cemayel, Hizbullah’ı Suriye savaşını Lübnan’a taşımakla suçluyor.

Al-Monitor’a konuşan Cemayel “Sen başka bir ülkede savaşa girersen, bu insanların da seninle senin ülkende savaşacaklarını bilmelisin” diyor.

“Lübnan tarafsız kalsaydı, bugün karşılaştığımızdan çok daha iyi bir durumda olurduk.” diyen eski Lübnan Cumhurbaşkanı ve Falanjist Parti lideri Emin Cemayel’in oğlu Sami Cemayel’in Suriye’de savaşın geleceğine dair kanaatlerini ve direnişçilere ilişkin sözlerini alıntılıyoruz:

Monitor: … En saygın ABD’li diplomatlardan biri olan Ryan Crocker bu hafta “Esed’le görüşmelere başlamalıyız. Ne kadar kötü olursa olsun cihadçılar kadar kötü sayılmaz” demişti. Suriye’de terörizmin yükselişine ilişkin bu kaygılara katılıyor musunuz? Ve bu yaklaşım Suriye ve Esed’le ilişkiler konusunda ne anlama geliyor?

Cemayel: Tamamen katılıyorum. Büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Maalesef biliyorsunuz ki, aşırılar şiddeti artırıyor. Ve daha fazla şiddet daha fazla aşırılık sonucunu getiriyor. Ama şunu da biliyorsunuz ki, Suriye devriminin ilk dokuz ayında tamamen barışçıl protestolar vardı. Tam dokuz ay boyunca. Ve hiç kimse bu insanlara yardım elini uzatmadı ve bu gösteriler sırasında habire öldürüldüler. Yedi, sekiz ay boyunca keskin nişancılar gösteri yapan topluluk içinden insanları vurdular. Ve kimse parmağını bile kıpırdatmadı yardımcı olmak için. Bunun üzerine şiddet yükselmeye başladı, göstericiler de cevap vermeye başlayıp, karşı saldırıya geçtiler. Ve şiddet yükseldikçe giderek Suriyeli ılımlı insanlar geri çekildi ve aşırılar öne geçtiler. Bir buçuk yıl içinde aşırılar belirleyici oldu ve bugün Suriye’de açık bir savaş var. Ve bu kavga artık ılımlı insanlarla hükümet arasında değil, aşırılar ile hükümet arasında. Fakat bugüne getiren şey kesinlikle hükümetin tutumu olmuştur. Dokuz ay boyunca insanları katlettiler ve insanları şiddete sürükleyip, aşırı gruplara ittiler.

(…) Beşar Esed ülkenin bütününde asla tekrar kontrolü sağlayamaz. O iş bitti. Suriye’yi eski durumuna döndüremez. Kaybetti. Ülkenin en az % 60-65’i kontrolünde değil…

Bu pozisyonunu daha ne kadar sürdüreceği belli değil. Neden? Çünkü savaştığı insanlar ölümden korkmuyorlar. İki taraf arasında bu çok büyük bir farktır. Ölümden korkan insanlarla birlikte ölümden korkmayanlara karşı savaşamazsın. Bu yüzden uzun dönemde Esed’in ayakta kalabileceğini düşünmüyorum. Belki birkaç yıl daha dayanabilir ama ayakta kalamaz. Belki dört, beş, altı ya da yedi yıl daha durabilir, ya sonra?

Bilirsiniz 300 Spartalı filmi gibi bir durum bu. %10’la %90’a karşı savaşamazsın. Bir muharebeyi, iki muharebeyi, üçüncüsünü, beşincisini, onuncusunu kazanabilirsin ama sonunda kaybedersin. Sayıların bir sınırı var. Esed halk desteğine sahip değil. Esed’in sınırlı bir desteği var. Yıllar geçtikçe bu da azalacak. Muhalifleri ise güçlü bir desteğe sahip, dünyanın her yerinden insanlar savaşmaya geliyorlar. Sayıları azalmayacak, yükselecek.

Hizbullah 10 bin kişi gönderebilir. Hizbullah bir senede 20 bin kişi de gönderebilir. Fakat Hizbullah her sene 30 bin kişi gönderemez. Hizbullah bir iki ya da üç yıl savaşabilir ama Suriye’de 10 yıl savaşamaz. Lübnan’da toplam 1 milyon Şii var. 20 milyon olamazlar. Bu yüzden bundan hoşlansalar da hoşlanmasalar da Beşar Esed’in ve Hizbullah’ın  sınırlı bir kaynağı var.

Öte tarafta ise sınırsız bir insan kaynağı mevcut. 19 milyon Sünni Suriyeli içinden insan temin ediyorlar. Ve unutmayın ki, Suriye ordusunda savaşan Sünniler ülkenin % 80’i açısından hain olarak görülüyorlar. Bu yüzden de savaşırken korkuyor. Köyünde birilerinin bacısını, kardeşini, babasını öldürmesinden korkuyor. Suriye ordusunun durumu hiç parlak değil. Bu savaşı sürdüremez.

Birkaç muharebe kazanabilir belki. Lübnan’dan büyük bir güç yığıp Hizbullah’ın desteğiyle Qusayr’ı da alabilir. Tüm uçaklarını kullanabilir ve Qusayr’ı alabilir. Biqfaya kadar bir yer Qusayr. Benim köyüm Biqfaya’nın iki katı en fazla. Yani çok büyük bir şey değil. Ama Humus’ta kazanamaz. Halep’te kazanamaz. Şam’da kazanamaz. Şehirleri alamaz.

Size yeni seyrettiğim bir videodan söz edeyim. Dün bir arkadaşım Youtube üzerinden bir video gönderdi. Seyretmelisiniz. Sözlerle anlatmak çok zor. Toplam 30 dakikalık bir video. Cephetun Nusra’ya ait. Malula saldırısı üzerine bir video. Malula’da Suriye ordusunun bir karargahına saldırıyorlar. 30 dakikalık videonun ilk 15 dakikası saldırıda kendisini patlatan bir kişinin görüntülerinden oluşuyor. Onunla röportaj yapıyorlar. Herkese veda ediyor. 15 dakika içinde bu kişiyi tanıyorsunuz. Ve daha sonra video bu kişiyi kamyonun içinde üzerine kabloları bağlarken ve ölüme hazırlanırken gösteriyor. Ve tüm bunları yüzünde gülümsemeyle yapıyor. Çok mutlu görünüyor. Ve daha sonra kamyonun yola çıkışını ve patlama anını izliyorsunuz. Ve Nusra militanlarının Suriye ordusuna ait mevziyi ele geçirmelerini ve Suriye askerlerini öldürmeleri görüntüleri yer alıyor. Bu 30 dakikalık videoyu izlediğinizde bu insanların şakasının olmadığını anlıyorsunuz. Bu kişiler çok kararlı ve iyi eğitimliler.

Ve bu insanlara baktığınızda Beşar Esed’in bunlarla baş edemeyeceğini görüyorsunuz. Mümkün değil. Bu bir tercih. Bu insanların aylık 200 dolar alıp savaştıklarını falan söyleyemezsiniz. Tamamen konsantre olmuş insanlar. Başka bir dünyada yaşıyorlar adeta. Çok korkunç. Bu videoyu izlemelisiniz.

Tüm arkadaşlarıma gönderdim. Bir bakın dedim. Kiminle karşı karşıya olduğumuzu anlamamız lazım. Bu insanların sizin günlük hayatınızda değer verdiğiniz şeylerle hiç ilgileri yok. Bunlar bizim gibi insanlar değiller. Hiçbir acıma ve sevgi duygusu tanımıyorlar. Öfkeyle dolular ve tamamen körleşmişler. Bu insanlarla baş etmenin yolu yok. Mümkün değil. Ne kadar mutlu görünüyor! Ölüme gidiyor ve yüzünde gülümseme var. Bunu Tanrı’ya olan görevi olarak görüyor…

-------------

Andrew Parasiliti’nin Sami Cemayel’le yaptığı ve 12 Aralık 2013’te Al Monitor’da yayınlanan röportajı Haksöz-Haber için Hasan Soylu tercüme etti.

 

HABERE YORUM KAT

4 Yorum