HAKSÖZ HABER

Henüz eylem bitmeden, sanki bir düğmeye basılmış gibi, aynı merkezden tek sesli bir koroya dönüşen troll ordusu “25 kişi katıldı!” nakaratına başladı.
Evet, yanlış duymadınız: Tam bir psikolojik harp refleksiyle, el birliğiyle, kelimenin tam anlamıyla binlerce kişi, iddia ettikleri gibi “25 kişi”ye karşı seferber oldu!

İsmail Saymaz’ından Soner Yalçın’ına, Oda TV’sinden Sözcü TV’sine kadar herkesin derdi bir anda aynı olmuştu: “Aman ha, bu eylemin mesajı duyulmasın!” Fakat ne yaparsanız yapın, güneş balçıkla sıvanmaz!

Yahu, hani bu eylem önemsizdi, hani kimse gelmemişti? O hâlde neden binlerce kişi, on binlerce mesajla iki gündür bu “önemsiz” eylemle yatıp kalkıyor?

Eğer gerçekten 25 kişilik bir eylemden bu kadar korkuyorsanız, orada korkulacak bir şey olduğunu zaten itiraf ediyorsunuz demektir!

Ama durun, farz edelim ki gerçekten sadece 25 kişi vardı…

Bu 25 kişi karşısında televizyon kanallarını, sosyal medya trollerini, köşe yazarlarını ve ellerindeki tüm psikolojik harp aygıtlarını seferber eden bu çılgınlık neyin göstergesi?

Bu tablo, aslında Kemalizmin yüzyıllık korkusunun, öfkesinin ve çaresizliğinin en net fotoğrafıdır.

Küfrün taktiği, Ebu Cehil’den beri aynı; hiç değişmiyor. İslam’ın mesajını gölgelemek, kendi zulüm ve çelişkilerinin insanlar tarafından duyulmasını engellemek için gürültü koparıyorlar.

Oysa bütün çabaları nafile.
Kemalist tapıncın yüz yıllık zorbalığıyla kurduğu barikatta artık bir gedik açılmıştır.

Bir X kullanıcısının dediği gibi:
“Vallahi aşkolsun şu Özgür-Der’e, hepsinin kimyasını bozdu!
Savaşa 2500 koyun göndereceğine, 100 aslan gönnder…”

Evet, mesele tam olarak bu. Yalanlarla, küfürlerle, iftiralarla bu sesi kısmaya çalışıyorlar; çünkü biliyorlar ki bu “25 kişi”, o betonlaşmış ideolojik kabuğu çatlatacak bir hakikatin temsilcisi.

Kemalizm artık ne bir korku imparatorluğu ne de bir “ulus yaratma projesi”. O, bugün sadece kendi yalanına iman etmiş bir dogma.

Ve bu dogmanın çökeceği an, “25 kişi”nin sesinin milyonlara karıştığı an olacaktır.

Çünkü hakikat kalabalıktan değil, Hakk’tan güç alır.

Güneş balçıkla sıvanmaz;

Hak gelir, batıl zail olur.