HAKSÖZ HABER

Taktik manevralarla zulmünü örtme çabasını sürdüren İran bugünlerde kendisine bağlı unsurları hareketlendirmiş halde. Bu unsurlar anonim bir mezhepçilik karşıtlığı söylemi geliştirerek karşıtlarını pasifize etme derdindeler. “Çok kötü haldeyiz, ABD’nin oyununa geliyoruz, mezhepçiliği aşmalıyız” vs. yakınmalarla ya da ABD karşıtlığı, anti-emperyalizm vb. sloganlarla katliam ve işgal siyasetinin mimarlığını yapmış bir elebaşının öldürülmesini üzülmemiz gereken bir hadise formuna dönüştürmeye çalışıyorlar.

İşte birkaç gündür aksaçlı, aksakallı ağabeylerden birinin sözleri bu bağlamda ortalıkta dolaştırılıyor. Muhterem büyüğümüz şöyle buyurmuş: “Rakip mezheptekiler emperyalistlerin zulmüne maruz kalınca alkışlar hale geldik, bunun İslami bir açıklaması yok!”

Çok ama çok haklı! Bu tespitlerinin ne kadar gerçekçi olduğunu yaşayarak öğrendik zaten!

Suriye’nin İran ve Rusya tarafından işgal edilmesine, Suriye halkının Sünni oldukları için çoluk çocuk katledilmelerine ses çıkarılmamasına, hatta direniş ekseni vs. kavramsallaştırmalarla tüm bu zulümlerin meşrulaştırılmaya çalışılmasına şahitlik etmedik mi?

Suriye bugün İran yayılmacılığı ve Rus emperyalizmi altında değil mi? Baas diktatörlüğü sapık itikat temelinde sürdürdükleri iktidarlarını tehdit eden Sünnilere her türlü zulmü reva görmüyor mu? Peki tüm bu zulmü, alçaklığı, vahşeti Müslüman geçinen birileri farklı tezler, teoriler geliştirerek savunmuyorlar mı, alkışlamıyorlar mı?

Yani muhterem ağabeyimiz sözleriyle “hedefi tam 12’den vurmuş” diyebiliriz! Gerçekten ne kadar derin bir tespit, ne büyük bir özeleştiri yapmış!

Ama zamanlamasıyla ilgili ‘biraz’ sıkıntı var gibi! !

İnsanın aklına ister istemez “Neden bu lafları Humus yıkılırken, Halep yakılırken, Guta’da kimyasal katliamla çocuklar can çekişirken duymadık” sorusu gelmekte.

Öyle ya, emperyalistlerin ne yaptıklarını, kimlere nasıl zulmettiklerini, Müslüman geçinenlerin bu zulümler karşısında nasıl suspus olduklarını dile getirmek için biraz geç kalmış sayılmaz mı?

Örneğin kendisinin bugüne kadar Suriye’de Rus emperyalizmine ilişkin bir itirazını duymadık! Katledilen mazlumlarla ilgili bir çıkışına şahit olmadık! Mezhepçi kafayla mazlumların katledilmesini meşrulaştıran zalimlere dönük bir eleştirisine rastlamadık. Bu lafları ancak Kasım Süleymani adlı bir zalimin öldürülmesinin ardından duyuyoruz!

Özeleştiri yapması gerekenler, hesap vermesi gerekenler, herkesi suçlayarak, faturayı Ümmete keserek işin içinden sıyrıldıklarını zannediyorlar. Sadece kendilerini kandırıyorlar!

Ne feci bir son!