1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. İşgal askerleri Filistinlilere nasıl işkence etti?
İşgal askerleri Filistinlilere nasıl işkence etti?

İşgal askerleri Filistinlilere nasıl işkence etti?

Savaşın başlangıcından bu yana İsrail güçleri tarafından alıkonulan erkekler Gazze'ye döndüklerinde sahte infazlar, sürekli dayak ve aşağılayıcı kötü muameleye dair üzücü hikayeler anlatıyorlar

12 Mart 2024 Salı 11:00A+A-

Gazze'de savaşın başlamasından bu yana İsrail güçleri tarafından gözaltına alınan Filistinli erkekler Middle East Eye’a (MEE) köpeklerle ve elektrikle fiziksel işkence gördüklerini, sahte infazlara maruz kaldıklarını ve aşağılayıcı ve onur kırıcı koşullarda tutulduklarını anlattı.

MEE'ye verdiği ifadelerde, ailesiyle birlikte sığındığı Gazze'deki bir okuldan İsrail güçleri tarafından kaçırılan bir adam, ellerinin kelepçelendiğini, gözlerinin bağlandığını ve 42 gün boyunca metal bir kafeste tutulduğunu anlattı.

Sorgulamalar sırasında kendisine elektrik şoku verildiğini, ayrıca ordu köpekleri tarafından tırmalandığını ve ısırıldığını söyledi.

Diğer erkekler de elektrik verildiğini, köpeklerin saldırısına uğradıklarını, soğuk suyla ıslatıldıklarını, yiyecek ve su verilmediğini, uykusuz bırakıldıklarını ve sürekli yüksek sesli müziğe maruz bırakıldıklarını anlattı.

"Kimseyi ayırmadılar. Aralarında 14 yaşında çocuklar da vardı, 80 yaşında adamlar da" diyen Muaz Muhammed Hamis Mikdad, Aralık ayında Gazze'de esir alındığını ve 30 günden fazla bir süre tutulduğunu söyledi.

"Ölümle yaşam arasında kalmamızı istediler"   

26 yaşındaki Muaz Muhammed Hamis Mikdad, MEE'ye 21 Aralık'ta Gazze Şehri'nin Şeyh Radvan mahallesinde ailesiyle birlikte bir okula sığınırken İsrail askerleri tarafından silah zoruyla götürüldüğünü söyledi.

Diğer erkeklerle birlikte iç çamaşırlarına kadar soyunmaya zorlandı. Daha sonra yakındaki bir camiye götürüldüler ve burada elleri arkadan bağlanarak diz çöktürüldüler.

Mikdad, "Sonra bizi bir kamyona attılar ve burada daha fazla asker ve güvenlik gücü bize ağır dayak ve küfürlerle saldırdı" diye hatırlıyor.

"Çıplaktım, üşüyordum, dayak yiyordum, açlıktan ölüyordum, bitkin düşmüştüm ve tamamen tükenmiştim. Herhangi bir mahkum uyuyakalırsa askerler onu uyanık tutmak için acımasızca kafasına ya da göğsüne vuruyorlardı. Ölümle yaşam arasında kalmamızı istiyorlardı."

Birkaç gün sonra, adamlar bu kez yaklaşık 50 başka mahkumla birlikte bir otobüse bindirildi. Otobüs onları başka bir bölgedeki gözaltı merkezine götürürken, bu kez demir çubuklarla silahlanmış askerler tarafından dövüldüler.

"Binlerce kez öleceğinizi düşünüyorsunuz"

Ömer Mahmud Abdülkadir Samud da 14 Kasım'da evlerinin bir hava saldırısı sonucu yıkılmasının ardından aile üyeleriyle birlikte bir okula sığınmak zorunda kalmıştı.

Birkaç hafta sonra İsrail askerleri okula gelerek Samud, eşi ve aralarında iki yaşındaki oğullarının da bulunduğu çocuklarını gözaltına aldı.

Samud, "Bizi kelepçelediler, gözlerimizi bağladılar ve yakındaki bir tepeye götürdüler" dedi.

Samud, gözaltında tutulduğu 42 gün boyunca gözlerinin bağlı ve ellerinin kelepçeli olduğunu, hayatta kalmasına yetecek kadar yiyecek bile verilmediğini söyledi.

"Askerler bizi 24 saat boyunca diz çökmeye zorladı. Rehine olarak tutulduğumuz koğuşlara giriyorlar, demir çubuklarla çok gürültü yapıyorlar, her şeyi tekmeliyor ve kırıyorlardı.

Hava dondurucuydu, çünkü [hücre] hayvanlar için kullanılan kafeslere çok benzeyen demirden yapılmıştı... Askerlerin amacı bize işkence etmek, bizi kırmak, patronun kim olduğunu ve hayatlarımızın onlara bağlı olduğunu göstermekti."

Bazen askerler, elleri kelepçeli ve gözleri bağlı halde yüzükoyun yere yatırdıkları tutsakların üzerine köpekleri salıyordu.

Samud, "Askerler kapıyı kapatır ve köpeklerin sonraki iki ya da üç saat boyunca bize işkence etmesine izin verirdi" dedi.

"Herkes vahşileştirildi, işkence gördü ve aşağılandı"

34 yaşındaki Ali Nayif Muhammad el Masri, Ocak ayında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Kalkilya kentinde İsrail güçleri tarafından düzenlenen bir gece baskını sırasında gözaltına alınan bir grup erkek arasındaydı.

Gazzeli olan Masri ve diğer erkekler daha önce İsrail'de çalışıyorlardı ancak savaşın başında çalışma izinleri iptal edilince Kalkilya'ya göç etmek zorunda kalmışlardı.

Masri, "Bizi yaklaşık bir ay boyunca orada tuttular. Biz işçiydik ama orada hasta insanlar da vardı, kanserli insanlar, bazıları yaşlıydı. Hepsi acımasızca dövüldü, işkence gördü ve aşağılandı. İnsan hayatına hiç saygı yoktu" dedi.

Masri diğer zamanlarda sorgucusunun derisinde sigara söndürdüğünü ve onu tekmelediğini söyledi. Elektrik şoku veren bir sandalyede oturmaya zorlanmış ve uyuması engellenmiş.

"Askerler ve komutanları birer canavardı. Su istediğimde asker gülerek köşeye gider, plastik bir şişeye işer ve içmem için bana getirirdi. Reddettiğimde ise hepsini üzerime boşaltıyordu."

Birkaç hafta sonra Masri ve diğer adamlar kelepçelenip gözleri bağlanarak bir askeri kamyona bindirildi ve altı saat süren bir yolculukla Kerem Ebu Salem'e götürüldü.

"Bizi serbest bırakmadan önce tekrar soydular ve kıyafetlerimizi aldılar. Bizi bıraktıklarında 55 erkek tutuklu ve altı kadın tutuklu vardı. Bizi kuzeye doğru yürüttüler ve uzun bir mesafe yürüdükten sonra askerler bize ateş etmeye başladı.

Daha sonra altı kadının Gazze'nin içinden kaçırıldığını ve üç ay boyunca rehin tutulduklarını öğrendik. Onlar hakkında hiçbir şey bilmiyorduk."

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum