Şedid, uluslararası sularda gönüllüleri taşıyan bir gemiye yapılan saldırının da tüm sorumluluğunun İsrail’e ait olduğunu vurguladı.

Al Jazeera’nın ulaştığı video mesajında Şedid, “İşgalci İsrail, Gazze’yi büyük bir hapishaneye dönüştürdü, burada yaşam açlık ve hastalıkla yavaş yavaş yok ediliyor. Bu, dünya kamuoyunun gözü önünde soğukkanlılıkla yürütülen bir soykırım” ifadelerini kullandı.

Bir Milyondan Fazla Çocuk Açlık Çekiyor

Şedid, Gazze’de her gün açlık çeken bir milyondan fazla çocuk ve 65 binden fazla ağır yetersiz beslenme vakasının sağlık merkezlerine ulaştığını kaydetti. Sağlık sisteminin çökmekte olduğunu belirten Hamas yetkilisi, “Çocuklarımız yalnızca bombalarla değil, süt eksikliğiyle de ölüyor” dedi.

İsrail’in, uluslararası yardım taşıyan binlerce tırı Gazze’ye sokmadığını, Refah Sınır Kapısı’nda haftalardır beklettiğini belirten Şedid, İsrail’in ateşkes anlaşmalarını ihlal ettiğini ve ABD’nin tam desteğiyle saldırı ve ablukayı sürdürdüğünü ifade etti.

“Direniş Onurlu Bir Anlaşmaya Hazır”

Hamas’ın, İsrail’in saldırılarının durması ve ablukanın kaldırılması için yoğun temas ve çabalarını sürdürdüğünü belirten Şedid, “Direnişimiz, kapsamlı bir esir takası anlaşmasına hazır. Artık top düşmanın sahasında” diye konuştu. Hamas’ın temel şartları arasında tam ateşkes ve İsrail ordusunun geri çekilmesi yer alıyor.

Gazze Direnişi ve Batı Şeria’daki Baskılar

Şedid, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın İsrail ordusuna karşı “uzun süreli yıpratma savaşı” yürüttüğünü ve bu süreçte İsrail’in askeri kayıplarının arttığını söyledi. Ayrıca Batı Şeria ve Kudüs’te devam eden İsrail saldırılarını, ev yıkımlarını ve yerinden etmeleri de gündeme getirdi.

ABD ve destekçi ülkelerin bu süreçteki sorumluluğunu da hatırlatan Şedid, Arap ülkelerine seslenerek, İsrail’e karşı etkili baskı araçlarını devreye sokma çağrısı yaptı. “Ne yazık ki düşmanın bayrakları hâlâ Arap başkentlerinde dalgalanıyor, bu utanç vericidir” dedi.

Bu açıklamalar, Gazze’deki insani krizin derinleştiği bir dönemde, Hamas’ın hem diplomatik hem de askeri alanda adımlarını yoğunlaştırdığı bir döneme işaret ediyor.