1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yüzyılın Anlaşması Bir İşgal Projesidir
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yüzyılın Anlaşması Bir İşgal Projesidir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yüzyılın Anlaşması Bir İşgal Projesidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yüzyılın anlaşması diyorlar. Ne anlaşması ya! Bu bir işgal projesidir." dedi.

31 Ocak 2020 Cuma 00:22A+A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizin ve milletimizin birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma içinde olması gereken bir dönemde içindeki kini ve nefreti kusanlar mı var, hemen bunların karanlık yüzlerini faş edip, kendilerini adeta sokağa çıkamaz hale getirmeliyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneğince (AYD) bu yıl 5'incisi düzenlenen Anadolu Medya Ödülleri törenindeki konuşmasına derneğin yönetimine teşekkür ederek başladı.

İdealistçe ve fedakarca yürüttükleri çalışmalarla halkı bilgilendirme faaliyeti yürüten tüm medya mensuplarına şükranlarını sunan Erdoğan, görevleri başında hayatlarını kaybeden gazetecilere de Allah'tan rahmet diledi.

Bu yılki Anadolu Medya Ödülleri'ne layık görülenleri de tebrik eden Erdoğan, "'Marifet iltifata tabidir' sözü mucibince işleri başarıyla yürüten meslek mensuplarının ödüllendirilmesini gayet yerinde buluyorum." ifadelerini kullandı.

AYD'nin tanıtım filminde yer verilen Nuri Pakdil ve Beril Dedeoğlu'na da rahmet dileyen Erdoğan, dünya değişirken medyanın yerinde saymasının mümkün olmadığına dikkati çekti. 

Türkiye'de medya kuruluşlarının tüm mecralarda kendilerini yenileme çabalarını takdirle takip ettiğini dile getiren Erdoğan, "Tabii bu süreçte yeni yeni mecralar ortaya çıkıyor. Mesela 'sosyal medya' dediğimiz ve neredeyse elinde internet bağlantısına sahip cihazı bulunan herkesin içinde olduğu yepyeni bir mecra ile karşı karşıyayız. Ülkemizde eskiden beri basın etiği tartışmaları yapılırken, sosyal medya devasa ve tamamen kontrolsüz bir alan olarak adeta hayatımızın tam ortasına düştü." diye konuştu.

İletişim duayenlerinin "kanal ve kanalizasyon" benzetmesi olduğunu belirten Erdoğan, doğru mecralarda doğru kanaldan yayılan bilgilerin paha biçilmez bir iletişim aracı haline dönüştüğünü söyledi.

Buna karşılık doğruluğu teyit edilemeyen bilgilerin her yere sızdığı bir iletişim atmosferinin "kanalizasyon" haline gelebildiğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Dünyanın her yerinde yaşanan bu gerçeğin ülkemizde çok daha belirgin ve çarpıcı örneklerine rastlayabiliyoruz. Ülke ve millet olarak Elazığ ve Malatya depremlerinin acısını yaşarken kimi kendini bilmezlerin, sosyal medya üzerinden yayınladıkları alçakça mesajlar, bunun emsallerinden biridir. 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere pek çok hayati meselede bu ahlaksızlıkla karşılaştık. Yalanın, iftiranın, çarpıtmanın, hakaretin kol gezdiği böyle bir mecrada hakikati aramak için sokaklarda elinde fenerle dolaşan Sinoplu Diyojen'in yönteminden çok daha fazlasına ihtiyacımız vardır." 

"'Yüzyılın Anlaşması' bir işgal projesidir"

Erdoğan, emniyet güçleri ve yargının, hukuk çerçevesinde gereken adımları attığını ancak bu konuda en büyük görevin medya mensuplarına düştüğünü vurguladı.

"Esası iyiliği emretmek, kötülüğü men etmek" olan bir inancın mensupları olduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Siyasetçisiyle, gazetecisiyle, eğitimcisiyle hepimize düşen görev iyilikleri, güzellikleri, hayırlı işleri teşvik etmek, kötülüklerin, yanlışların, çirkinliklerin önüne geçmeye çalışmaktır. İster bireysel ister kurumsal düzeyde olsun güzel ve hayırlı iş yapanları elimizdeki tüm imkanlarla desteklemeliyiz. Buna karşılık ülkemizin ve milletimizin birlik, beraberlik, kardeşlik dayanışma içinde olması gereken bir dönemde içindeki kini ve nefreti kusanlar mı var, hemen bunların karanlık yüzlerini fark edip, kendilerini adeta sokağa çıkamaz hale getirmeliyiz. Şayet bu erdemli duruşu yaygınlaştıramazsak iyilikle kötülüğün kadim savaşında safımızı doğru belirleyemeyiz. Bizlere düşen, gerekirse Habil gibi ölmek ama asla Kabil gibi zalimlerin, kötülerin durumuna düşmemektir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin bin yıldır yaşadığı bu coğrafyada her imtihan döneminde safını doğru seçmeyi başardığına işaret ederek, "Tıpkı Çanakkale'de, tıpkı İstiklal Harbinde, tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi gerekirse canını ortaya koymuş ama asla zalimlere boyun eğmemiştir. Medya mensupları olarak sizlerin de aynı anlayışla hareket ettiğinize inanıyorum." diye konuştu.

Arkasında millet olanın sırtının yere gelmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Sizler, halka bu güveni, bu itimadı, bu hissiyatı verirseniz emin olun milletimiz hepinizi de el üstünde tutar, baş tacı eder. Aksi takdirde siyasetçi de olsanız, medya mensubu da olsanız, ticaret erbabı da olsanız bir süre sonra foyanızın ortaya çıkması ve yerle yeksan olmanız mukadderdir. Rabbim hepimizi işini hakkıyla ve hayırlısıyla yapanlardan eylesin diyorum." ifadelerini kullandı.

"Hani bunların kadın hakları, kadınlara saygısı"

Tarihe, medeniyete, kültüre, sahip olunan kadim mirasa sahip çıkarken sınır içinde yapılanlar ve sınır dışında yürütülen çalışmaları da tüm dünyaya en doğru şekilde anlatmakla mükellef olduklarına işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bugün Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde sürekli ve sistematik bir şekilde Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturmak gayretleri olduğunu biliyoruz. Karşımızda, çoğu da ülkemizde üretilen yalan yanlış bilgiler üzerinden Türkiye'yi ve Türk milletini karalamak için canhıraş şekilde çalışan devasa bir mekanizma bulunuyor. Bunun içinde Ermeni lobisi var, Rum lobisi var, PKK var, FETÖ var, DEAŞ var, bir şekilde kuyruğuna bastığımız başka pek çok kesim var. Öyle şeyler yapıyorlar ki gerçeğin böylesine ters yüz edilebilmesi karşısında hayretimizi saklayamıyoruz. En basitinden terör örgütleri ve onlara destek verenlerle zalim rejimler masum sivillere saldırırken görmezden, duymazdan gelenler, Türkiye'nin meşru müdafaa gayretlerini kıyasıya eleştiriyor. Bizim yeri geldiğinde kendi canımızı tehlikeye atma pahasına tek bir masumun burnunun bile kanatılmasına asla müsamaha etmemiz, asla sessiz kalmamız mümkün değildir. İşte işgal, katliam, tehcir ithamlarıyla bunları karartanlar, çocukları, kadınları, yaşlıları göz göre göre öldürenleri görmezden geliyor.

İşte bu ara ekranlarda bir şey izliyoruz. Nedir o? Bakıyorsunuz Filistin'de kadınlar, eşinin silahlarla özellikle sürüklendiğini görünce, ona sarılmak istiyor ama İsrail'in o malum tipleri bakıyorsunuz silahla, tekme tokat gelip, o kadınların üzerine gidiyor. Hani bunların kadın hakları, hani bunların kadınlara saygısı. Yeri geldiği zaman bakıyorsunuz İsrail'e karşı bu kadar müşfik davrananlar, İsrail'in bu zulmüne karşı, bu attığı adımlara karşı zalimce takındığı bu tavırlara karşı niye sessiz duruyorlar?"

ABD'nin sözde Orta Doğu barış planına değinen Erdoğan, "Şimdi 'yüz yılın anlaşması' diyorlar. Ne anlaşması ya. Bu bir işgal projesidir." dedi.

"Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir"

BM Genel Kurulunda gösterdiği haritayı anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"1947 yılında Filistin neydi, İsrail neydi? O günkü Filistin ile bugünkü Filistin'e bakıyorsunuz tamamen yer değiştirmiş. Utanmadan, sıkılmadan kalkıp şu anda dünyaya diyorlar ki 'Filistin'e biz şimdi yeni haklar getiriyoruz.' Bırakın bu yalanı, kimi aldatacaksınız ya. Hayatınız bunlarla geçmiş. Bir tarafta bakıyorsunuz, Trump yanına almış malum kişiyi, karşılarında kipalılar, onlara hitap ediyorlar ve oradan da toplayacakları alkışa bakıyorlar. O alkışlarla siz dünyanın kaderini değiştiremezsiniz. Filistin'in kaderini ise hiç değiştiremezsiniz ve Filistin de Kudüs de hep söylüyorum, yine söyleyeceğim, Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir."

HABERE YORUM KAT

1 Yorum