Yusuf’un Kardeşlerinin Babalarını İkna Çabaları

MURAT KAYACAN

Hz. Yusuf, ticari bir gerekçeyle kardeşleriyle Mısır’da karşılaşır. Onlarla yaptığı ticaretin ardından onlar farkına varmadan bineklerine sermayelerini gizlice koydurur ve onları yolcular (Yusuf, 12: 62). Kur’an’da o kardeşlerin, ticaret için tekrar Mısır’a gitmeleri konusunda babalarını ikna çabası içine girdikleri ve Yakub’un isteksiz de olsa bunu kabul ettiği anlatılır. Bu yazıda, Yusuf kıssasının bu kısmı, Tevrat ile karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır.

Yusuf’un talebi üzerine bir daha ticaret için Mısır’a, Yusuf’un getirmelerini istediği kardeşi de yanlarına almaları gereken, Yakub’un oğullarının, babalarıyla diyalogları Kur’an’da şöyledir: “Babalarının yanına döndüklerinde dediler ki: ‘Ey babamız! Bizden ölçek (erzak) alıkonuldu. Kardeşimizi de bizimle birlikte gönder ki ölçek (erzak) alalım. Biz onu mutlaka koruruz.’ Dedi ki: Daha önce kardeşini size emanet ettiğim gibi mi onu size emanet edeyim? Allah en iyi koruyucudur ve O, rahmet edenlerin en merhametlisidir." (Yusuf, 12: 63). Kur’an’da ifade edilen, Yakub’un diğer oğlunu da Yusuf’u kurdun yediğini söylediği oğullarına emanet etmedeki isteksizliği, Tevrat’ta da anlatılır: “Yakup, ‘Beni çocuklarımdan yoksun bırakıyorsunuz.’ dedi, ‘Yusuf yok, Şimon yok. Şimdi de Benyamin'i götürmek istiyorsunuz. Sıkıntıyı çeken hep benim." (Yaratılış, 42: 36).

Yusuf’un, kardeşlerinin farkına varmadan onların sermayelerini onlara iade etmesini Kur’an şöyle anlatır: “Erzak yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. ‘Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize iade edilmiş. (Bununla) yine ailemize erzak alır, kardeşimizi korur ve bir deve yükü de artırırız. Bu (getirdiğimiz) az bir ölçektir.’ dediler.” (Yusuf, 12: 65). Tevrat, bu bağlamda Yakub’un helal para konusundaki duyarlılığına işaret eder: “Torbalarınızın ağzına konan parayı (Mısır’a) geri götürün. Belki bir yanlışlık olmuştur.” (Yaratılış, 43: 12).

Yusuf’u kaybetme tecrübesinin ardından Yakup, ikinci oğlunu da emanet ederken Yusuf’a tuzak kurmuş olan çocuklarından söz vermelerini ister: “Dedi ki: ‘Çepeçevre kuşatılıp (çaresiz kalmanız) dışında onu bana mutlaka getireceğinize Allah adına kesin söz vermediğiniz sürece onu sizinle göndermeyeceğim.’ Ona kesin söz verdiklerinde, ‘Allah, söylediklerimize vekildir.’ dedi.” (Yusuf, 12: 66). Tevrat da Yakup, önce “Ama Yakup, ‘Oğlumu sizinle göndermeyeceğim.’ dedi, ‘Çünkü kardeşi (Yusuf) öldü, yalnız o kaldı. Yolda ona bir zarar -gelirse, bu acıyla ak saçlı başımı ölüler diyarına götürürsünüz." (Yaratılış, 42: 38) diyerek Yusuf’un kardeşini, Yusuf’a zamanında kötülük yapmış oğullarına emanet etmeyi reddeder. Fakat sonra Kenan ilinde kıtlık artınca (Yaratılış, 43: 1) kararını değiştirir: “Kardeşinizi alıp gidin, o adamın (Yusuf) yanına dönün. Her şeye gücü yeten Tanrı, adamın yüreğine size karşı merhamet koysun da adam öbür kardeşinizle Benyamin'i size geriversin. Bana gelince çocuklarımdan yoksun kalacaksam kalayım." (Yaratılış, 43: 13-14).

Yusuf’un kardeşleri alışveriş için Mısır’a doğru tekrar yola çıkmaya hazırdır. Yakup bir baba olarak onlara öğüt vermeyi ihmal etmez: “Yine dedi ki: ‘Ey oğullarım! Tek bir kapıdan girmeyin, değişik kapılardan girin. Bununla birlikte ben, Allah'ın (hükmünden) bir şeyi sizden savamam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben O'na güvendim. Güvenenler de yalnızca O'na güvensinler.' Nitekim babalarının emrettiği yerden girdiler. Bu, Allah'tan (gelecek) bir şeyi onlardan savamazdı. Yakub'un, oğullarını korumak yönünde duyduğu arzunun bir ifadesiydi bu. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimizden dolayı ilim sahibi biriydi. Ancak insanların çoğu bilmez.” (Yusuf, 12: 67-68). Yakup’un oğullarına kente girişlerine dair tavsiyesinin, o dönemdeki kıtlık nedeniyle yağmacı sanılmalarını önleme niyetine matuf olduğu söylenebilir. Bu tavsiye Tevrat’ta yoktur ancak o, Mısır’daki yöneticiye (Yusuf), bazı yiyecekleri hediye olarak götürmelerini ve yanlarına iki kat para almalarını oğullarına öğütler (Yaratılış, 43: 11-12).

Görüldüğü gibi Yusuf’un ortadan kaybolması sonucu Yakup, sevgisini tuzakçı oğullarına yöneltip Yusuf’u ve kardeşini unutmuş değildir. Yine de Yakup, tuzak kuran çocuklarına öğüt vermeye devam eder.