Anayasa değişiklik paketi aynı zamanda mini bir yargı reform paketi olma özelliği taşıyordu.
Anayasa Mahkemesi, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bünyesinde yapısal değişiklikler ile askeri yargı alanında bazı sınırlamaların getirilmesine, halk yüzde 58 ile "evet" dedi.
Yargı Anayasa değişikliklerine uymada gerekli hızı gösterdi.
Diğer maddelerin hayata geçirilmesi konusunda da takipçi olacağını gösterdi.
Anayasa Mahkemesi'nin yeni üyeleri dün göreve başladı.
Gerçi yeni yasada öngörülen yapıya tam olarak ulaşmak zaman alacak.
Asil üyeliklerde boşalma oldukça tam geçiş sağlanacak.
Cumhurbaşkanı'nın atama yetkisindeki kadrolar gibi...
Ancak yedek üyelerin asil olması ve yeni atamalarla önemli bir kan değişimi yaşamış oldu Anayasa Mahkemesi.
Umarım son dönemlerde daha sıklıkla karşılaştığımız 367, başörtüsü, kapatma kararları gibi "hukukilikten çok siyasi kimliği öne çıkan kararlar" artık alınmaz.
Yüksek yargı kararlarına itibar erozyonu, hukuka olan güveni de fazlasıyla zayıflatıyordu.
Referandum aslında bu yönde "alarm zilleri"nin çaldığı bir anda gerçekleşti.
Halkın da onayını aldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın dün yemin töreninde dile getirdiği sözler bu açıdan çok çarpıcı:
"Değişime karşı çıkan, çağın nabzını tutamayan statükonun kibirli mensupları artık halkı ikna edememektedir.
Anayasaların ve anayasa mahkemeleri üyelerinin toplumun bu istekleri karşısında kayıtsız kalması düşünülemez.
Bizler, vereceğimiz kararlarla bu alanları genişleterek insanca yaşama arzusuna destek vermek zorundayız.
Zira, özgürlük ve demokrasinin tadına varmış insanları susturabilmek ancak zorba devletlerin işi olmuştur."
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının da artık verildiği düşünülürse, Kılıç'ın dile getirdiği özgürlükçü yaklaşımının kararlarda ana eksen olması en büyük temennimiz.
Hukuka olan saygı ne kadar artarsa, devlete olan güven de artacaktır.
Müebbet hapis kararı verebilir ama bağımsız oy veremez mi?
Yüksek yargıda reform niteliğindeki diğer adım HSYK'da atıldı.
Kürsü hâkimleri seçimlerini yaptı.
Yargıtay ve Danıştay da...
Sırada Cumhurbaşkanı'nın atamaları var.
HSYK'daki yeni yapılanma, kararların bağımsızlığı kadar hâkim ve savcı teminatının sağlanması adına önemli.
Şemdinli ve Erzurum savcıları ile Ergenekon hâkim ve savcılarının nasıl baskılar yaşadığı kamuoyunca da biliniyor.
HSYK'daki yeni yapılanma bu yöndeki bağımsızlığı artıracak.
22 üyeli yeni HSYK'nın omurgasını 10'unu ilk derece kürsü hâkimleri oluşturacak.
Onların seçimleri de pazar günü tamamlandı.
Referandum sürecinde muhalefet partisi gibi "hayır" kampanyası yürüten YARSAV listesindeki hiçbir isim seçilemedi.
YARSAV'ın başarısızlığının arkasında üç sebep öne çıkıyor.
İlki, görüşlerinin çok marjinal olması, seslerinin çıktığının aksine yargı mensuplarının desteğine sahip olmamaları.
İkincisi, ortak bir liste çıkaramayıp, kendi aralarında "şahinler" ve "güvercinler" olarak ikiye bölünmeleri.
Üçüncüsü de Anayasa Mahkemesi'nin CHP'nin iptal başvurusu üzerine seçim sistemine ilişkin değişikliği rafa kaldırması.
Bu da tulum listenin çıkmasına neden oldu.
Gerekli oyu alamayanların seçilen isimlere yönelik "Bakanlık listesi kazandı" ya da "Seçilenler Adalet Bakanı'na yakın isimler" gibi yıpratma çabaları büyük ayıp.
Oy kullanan 11 bin 487 hâkim ve savcının iradesine de saygısızlık.
Seçilme hakkına haiz ise bir kişinin bakanlık çalışanı olması neyi değiştirir?
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, YARSAV listesinde de bakanlık çalışanı olduğunu açıkladı.
Söz konusu isimlerden birisi 6 bin 401 oy almış.
Yani kürsü hâkimlerinin yüzde 60'ı desteklemiş.
"Hakim ve savcılar siyasi baskı ile karar verdi?" derseniz, şu soru ortaya çıkar:
O halde bu kadar hâkim önlerine gelen davalarla ilgili nasıl bağımsız karar verebilir?
"Bu hâkimler müebbet hapis kararı verebilir ona itibar ederiz ama HSYK seçiminde verdiği oya itibar etmeyiz" demek ne kadar mantıklı?
Yani iddialar aslı astarı bulunmayan "Çamur at izi kalır" söyleminden ibaret.
Kaldı ki oy verme işlemi de gizli yapıldı.
Bu hâkim ve savcılar iradelerini istedikleri gibi beyan etme hakkına sahipler.
Üstelik adalet duygusu gelişmiş, hepsi üniversite mezunu bu insanlar bile bilinçli oy kullanmadıysa vay halimize!
HSYK üyelerinin şimdiye kadar olduğu gibi "kapalı devre sistem" ile seçilmesini daha mı demokratik buluyordunuz?
Sorun HSYK seçiminde değil yargıdaki temsilin tabana yayılmasında.
Referandum ile başlayan yargıdaki demokratikleşmeyi sindirememekte.
BUGÜN