Bugün Milliyet'te yer alan bir haberde şehirlerarası otobüs işletmelerinin ve şoförlerinin adeta büyük bir baskı altında olduğu işleniyor. Metro Turizm'e ait bir otobüsü kullanan yolcunun şikâyeti üzerine hazırlanan haberde, yolcuların namaz talebi karşısında otobüs firmalarının yaşadığı mağduriyet tartışılıyor. Haberde, bir yolcunun, 2 Eylül Pazar akşamı Samsun'un Terme ilçesinden İstanbul'a gelmekte olan Metro Turizm'e ait otobüsün namaz için camide mola verdiğini şikayet etmesi üzerine Metro Turizm'in açıklamasına yer veriliyor.
Habere göre namaz için mola verilmesine bazı yolcuların itiraz etmesi üzerine şoförle bu durumdan rahatsız olan yolcular arasında kısa bir gerginlik yaşanıyor. Söz konusu yolcu ya da yolcular, otobüsü camiye çekmek zorunda bırakılan şoförün de "zorunlu namaz molası"ndan rahatsız olduğunu söylediler.
Metro Turizm Genel Müdürü Sinan Solok ise, şoförün "mecbur" kalmış olabileceğini, ancak bu durumun asla kabul edilemeyeceğini söylemiş. Solok, "Bu, yönetmeliğimize ve uygulamalarımıza ters düşen bir durumdur. Günlük 1500 seferimiz var, her mola talebine yanıt veremeyiz. Bu olay, cezaya tabidir, gereği yapılacak." Diyerek namaz molası vermek "zorunda" bırakılan şoför hakkında cezai işlem yapacağını duyuruyor.
Namaz talebi kazalara sebep oluyormuş!
Konunun şehirlerarası seferlerde ciddi tartışmalara neden olduğunu da, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOFED) Başkanı ve Ulusoy Genel Müdürü Mustafa Yıldırım'ın açıklamaları ortaya koyuyor. Yıldırım, "Namaz vakitlerinde camiye gidilerek mola verilmesi talepleri sektörün baş ağrısı oldu. Şoför kabul etmezse ciddi tartışmalar çıkıyor." diyor.
Namaz molasını "baş ağrısı" olarak değerlendiren ve Türkiye'nin dört bir yanından, özellikle Doğu Karadeniz'den gelen otobüslerde bazı yolcuların "zorla" otobüsü durdurmaya çalıştığını anlatan Yıldırım, bu yoğun ve haklı talebi karşılamak bir yana, meseleyi siyasi bir zemine çekiyor: "Bunu bir gerilim unsuru haline getirmeye başladılar. Namaz talebi oluyordu, ama şimdi bir kesim bu işin üzerine gidiyor, durmadığınız zaman sorun çıkıyor."
Doğrusu insan şaşırıyor!!! Mağdur olan "namaz molası" verdikleri için namaz rahatsızı bir azınlık tarafından eleştirilen otobüs işletmecileri mi; yoksa inancı gereği namaz kılma talebinde bulunan, ancak bu talebi -genellikle- karşılanmayan ve bu konuda dayatmacı olarak değerlendirilen çoğunluk mu!? Otobüs işletmecilerinin bu tavrı "hem kel hem fodul" deyimini hatırlatırken Mustafa Yıldırım'ın şu sözleri ise suçlamanın sosu oluyor:
"Şoförlerin kaza riski artıyor, çünkü 'dinsizlikle' suçlanıyorlar, sinirleri bozuluyor." Vay vay, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun alkollü sürücüye verilen cezanın bozulması kararıyla düşündüğümüzde demek ki ülkedeki bunca kazanın sorumlusu alkol, aşırı hız gibi unsurlar değil; namaz molası vermeyen şoförlerin 'dinsizlik'le itham edilmeleriymiş!!!
Peki ne yapmak lazımmış; işte Mustafa Yıldırım'ın ağzından Ulusoy firmasının çözümü: "Camiye gidilmesi için ısrar eden yolcu olursa otobüsten parası iade edilerek indirilmesine ya da bir sonraki otobüsle yolculuğunun devamının sağlanmasına karar verildi." Yani namaz kılmak mı istedin? Haydi dışarı; bir sonraki otobüsle yola devam… Ee, "Amerika'ya o kadar Müslüman gidiyor, uçağı mı durduruyorlar!?"
Bu konuda kimi firmaların tavrı da benzer nitelikte olup, adeta böyle bir uygulamanın akıl-dışılığı vurgulanıyor:
Ramazan Tara (BOSS Genel Müdürü): Bizim böyle bir uygulamamız yok, ancak garajlarda konuşuyorlar, duyuluyor, 'Namaz için şurada duruldu' diye konuşmalar oluyor. Şoför kendi inisiyatifini kullanmış olabilir. Yerel firmalarda daha çok olur gibi geliyor.
Şükür ki İzmir firmalarının böyle bir derdi yokmuş!!!
İbrahim Rıfkı (Pamukkale Turizm Genel Koor.): Biz İzmirli bir firma olduğumuz ve genellikle batı bölgelerine hizmet verdiğimiz için bu durumla hiç karşılaşmadık. Böyle bir uygulama söz konusu olamaz.
DİYANET'İN FETVASI OLMADAN OLUR MU HİÇ?
Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı (İstanbul Müftüsü): Otobüsün içerisindeki diğer yolcuların üzerinde psikolojik baskı kullanarak, otobüsü zorla bir yerlerde bekletmek hoş değil. Otobüsün içerisinde işaretle namaz kılmak mümkündür. Vakit denk geliyorsa, ki çoğunlukla denk gelir, mola yerlerinde kılınabilir. Namazını hiç kılamadıysa kaza edebilir. Bunun için, ilk uygun yerde, kaçırdığı namazların farzlarını kılar. Aynen oruç borcu gibidir, seferi durumdadır, kaza namazı kılar.
HAKSÖZ-HABER
Konuyla ilgili bugünkü (6 Eylül) Vakit Gazetesi'nde yayınlanan haberde Milliyet'teki haber yalanlandı. Vakit'in bugünkü haberi:
Yalancı Milliyet
Mütedeyyin insanlarla ilgili sayısız yalan haber üreten Milliyet'in namaz molasına tepki haberi de yalan çıktı.
Hürriyet yazarı Yalçın Doğan'ın, vatandaşın namaza olan ilgisini hazmedemeyen maksatlı yazısının ardından Milliyet Gazetesi de dünkü sayısında yalanlarla dolu namaz karşıtı bir habere imza attı.
'Yolda zorunlu namaz molası' başlığıyla manşetten verilen haberde, şehirlerarası yolculuklarda 'namaz molası' talebinin arttığı belirtilerek bu durumun vatandaşlar ve otobüs işletmeleri arasında rahatsızlık oluşturduğu namaz molasına zorlanan şoförlerin psikolojik baskıya maruz kalıp sağlıklı araç kullanamadıkları iddia edildi.
OTOBÜS ŞOFÖRÜ YAŞANANLARI ANLATTI!
Milliyet'in yalanlarla dolu haberinde adı geçmeyen otobüs kaptanı Yüksel Uzun haberi yalanladı. Vakit'in ulaştığı 33 yıllık kaptan Yüksel Uzun, yaşanan olayın ayrıntılarını şöyle anlattı:
"Otobüste 54 yolcu vardı. Samsun çıkışında bazı yolcular akşam namazını kılmak istediklerini söylediler. Bu talebi dile getirenler o kadar nazikti ki, abdestli olduklarını namazı iki dakika içerisinde kılacaklarını bile belirttiler. Gelen talep üzerine yolun kenarında otobüsün park etmesine son derece müsait caminin önünde durdum. Yolcular, memnuniyet içinde indiler. Bir kısmı camiye gitti. Bir kısmı da tuvaletlere gitti. 54 yolcu içinde bir kadın tepki gösterdi. 'Namaz için niye duruyorsunuz?' diye söylenmeye başladı. Diğer 53 kişi ise memnun oldu. Zaten o kadın lafını bitirmeden namaz için camiye gidenler ibadetlerini yapmış ve otobüse dönmüşlerdi. Tuvalete gidenler, namaz kılanlardan sonra geldi."
"HIRİSTİYAN MEMLEKET OLSA BUNU YAŞAMAZDIK"
Yaşananların bu kadar büyütülmesine ve haberi bu şekilde çarpıtılmasına şaşırdığını belirten kaptan Yüksel Uzun sözlerine şöyle devam etti:
"Benim anlamadığım, Müslümanların 5 dakikalık namazının böylesine hedef alınmasına anlam veremiyorum. Hıristiyan memleketinde yaşamıyoruz. Hatta Hıristiyan memleketinde olsak saygı gösterirler. Gazetenin biri, bir kadının lafına bakarak 53 yolcunun duygularını, hassasiyetlerini hiçe sayması anlaşılır değil. Yüzde 2 tepki gösteriyor, yüzde 98 memnun. Gazeteler millete hitap etmezler mi?"
Şoför Uzun, servis görevlisi arkadaşının namaza itiraz etmesine rağmen dışarıda sigara içmeyi ihmal etmeyen bayanın namaza gidenlere küfür ettiğini anlattığını bunu çok abes bulduğunu söyledi.
Milliyet, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ve TOFED Başkanı Mustafa Yıldırım'ın sözlerini de çarpıtarak habere ekledi.
'HABERİ YAZANIN DİNİ BİLGİSİ EKSİK'
İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, haberin özü ile kendi açıklamalarının uyuşmadığını ve ifadelerinin çarpıtıldığını söyledi.
"Kanaatimce haberi hazırlayanın dini bilgisi çok eksik ve kavramları yanlış kullanmış"diyen Çağrıcı, "Haber benim açıklamalarımla kesinlikle uyuşmuyor. Bu bakımdan vatandaşların ibadet gibi hassas bir konuda yanlış kanaate varmaması bakımından düzeltme yapılması gerekiyor." diye konuştu.
MUSTAFA ÇAĞRICI NE SÖYLEDİ?
Milliyet gazetesinin haberinde açıklamalarının saptırıldığını belirten İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, her şartta namaz kılma talebinin bir Müslümanın hakkı olduğunu vurguladı ve konunun aslını da Vakit'e anlattı:
"Yolculuk namazı kazaya bırakmak için kesinlikle mazeret sebebi değildir. Yolcu olsun olmasın her Müslümanın namazını vaktinde kılması farzdır. Mola esnasında uygun yerlerde namazını kılar. Seferiyse o usûle göre kılar.
Kişi, kendi iradesini aşan bir sebeple mola yerinde namaz kılamayacağını anlarsa araç içerisinde ima ile namazını kılar. Oturduğu yerden secdeye biraz daha eğilerek müsaitse koltuğa başını secde ederek namazını kılar. Ama herhangi bir sebeple kılamazsa namazını kaza eder.
Namaz oruca benzer o şekilde kaza edilir diye anlamış. İşin aslı öyle değildir. Seferi olan bir insan orucunu tutmayabilir ama seferi insan namazını vaktinde kılmak zorundadır."
Haberin çarpıtıldığının altını çizen Çağrıcı, gerek Milliyet gazetesine, gerekse diğer basın kuruluşlarına düzeltme metni geçtiğini de sözlerine ekledi.
TOFED BAŞKANI DA MİLLİYET'İ YALANLADI: "ÖYLE BİR İFADE KULLANMADIM"
Haberde geçtiği şekliyle 'sektörün başağrısı oldu' diye bir ifade kullanmadığını belirten TOFED (Türkiye Otobüsçüler Federasyonu) Başkanı ve Ulusoy Turizm Genel Müdürü Mustafa Yıldırım, otobüs firmalarının mola yerlerini ve zamanlarını namaz ve iftar-sahur saatlerine göre ayarladığını kaydetti. Yıldırım, "Niye başağrısı olsun, insanların böyle hakları var. Biz de bu istekler doğrultusunda kolaylık sağlıyoruz. Herkesin inancına saygı gösteriyoruz." dedi. (Vakit)