Yargı taraflı olsun!

Ben kendimi bildim bileli bu ülkede ‘Yargı bağımsızlığı’ tartışılır. Zaman zaman da ‘Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı’ konuşulur.
Kolay değil, bu ülkede yargı 27 Mayıs darbesine kadar hiçbir zaman ‘bağımsız’ olmamış. Bağımlılık çok açıkmış, hükümetlerin sözünden çıkamıyormuş yargı.
Nitekim Türkiye’de hâlâ geniş kesimler için 27 Mayıs 1960 darbesini ‘meşru’ kılan şeylerden biri, 1950-60 arası dönemde ülkede yargı bağımsızlığının olmaması, yargıç teminatının olmamasıdır. (Ondan önce de yoktu ama o zaman zaten tek parti diktatörlüğü vardı.)
1961 Anayasası’yla yargının yürütme erkinden bağımsızlığı sağlanmaya çalışıldı, kâğıt üzerinde de bu becerildi belki ama hükümete doğrudan bağımlılığın yerini bu kez 27 Mayıs’ı yapan otoriteye ideolojik bağlılık aldı. Aynı bağlılığın bugün bile yargı çevrelerinde, özellikle de yüksek yargıda değişerek-dönüşerek sürdüğü söylenebilir.
***
Bir zamanlar bu ülkede ‘yargıç tarafsızlığı’ olması gerektiği gibi, yani adam gibi tartışılabilmiş, kavramlar doğru dürüst yerli yerine konmuş, ‘nesnel’ ve ‘öznel’
tarafsızlık ayrımı konusunda üniversitede tezler bile yazılmış.
Ancak, bundan birkaç yıl önce TESEV’in yargı mensuplarıyla yaptığı bir saha araştırmasının sonuçlarına bakmak bile, bizde ‘öznel’ tarafsızlığın zaten neredeyse hiç olmadığını, ‘nesnel’ tarafsızlığın ise imkânsıza yakın olduğunu göstermeye yetiyordu sanırım.
***
Fakat şimdilerde fevkalade cahilane bir tartışma başlamış gözüküyor: Birileri diyor ki, ‘Yargının tarafsızlığı bağımsızlığından önemlidir.’
Bunu neye dayanarak söyledikleri belli değil, bu çeşit bir önem sıralamasını dünyada kendilerinden başka kimin yaptığı da belirsiz. Dünyanın ve kendimizin bilimsel birikimine sırtımızı dönüp, bugünün tekil sorunlarından hareketle kestirmeden teoriler üretmek, üstelik de bunu bilgisizce yapmak bana çok sakıncalı geliyor.
Yargı bağımsızlığı olmadığı zaman, yargıç tarafsızlığına hiç ulaşamazsınız. Bu iki kavram her zaman birlikte kullanılır, kullanılmalıdır.
Tarafsız yargıçlar gökten düşmezler, uzaydan ithal edilmezler.
Yargıyla ilgili konuları konuşurken hep ölçülü olmak zorundayız. Yargıda değişimler ‘devrim’ler yoluyla olmaz, hep ‘evrim’lerle olur.
Siz dışarıdan bu evrimi teşvik edebilir, onu hızlandırmaya çalışabilirsiniz ama diyelim Yargıtay’ı bir sabah kapatıp bütün yargıçları kapının önüne koyup sonra yolunuza yeni yargıçlarla devam edemezsiniz.
Neyse, konu çok dallı budaklı, ben her tarafına birden girmeyeyim de şu tarafsızlık mevzusunun üztünde biraz daha durayım.
Geçen gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, ‘Hep yargı bağımsızlığından konuşuyorsunuz biraz da tarafsızlığından konuşsanıza’ deyince anladım ki yapılan cahilce teoriler bir biçimde Başbakanı da etkilemiş, o yüzden bu yazıyı yazmak istedim.
***
Tekrar edeyim: Yargı bağımsızlığı yoksa, daha doğru söyleyiş biçimiyle yargı yürütmenin emrindeyse, zaten bir tarafsızlık aranmaz orada.
Bizde gelmiş geçmiş bütün hükümetler şu veya bu kadar yargıyı kendi komutaları altına almak istemişlerdir. Bugünkü hükümet bir istisna değil. İktidarda yeterince uzun süre kalan partiler kısmen bunu başarmışlardır da...
Yargı bağımsızlığını sağlamanın yolu belli. Yargıç atamalarında ve işe alımlarında yürütmenin etkisini sıfırlamak. Ama tabii, bu yargıçların bütün işleri yargıçlar tarafından görülsün, işe onlar alsın, görevlendirmeyi onlar yapsın, demek değil.
Modern demokratik hukuk devleti, bir denetim devletidir. Modern demokratik hukuk devleti, denge ve fren mekanizmaları yoluyla bütün mutlak iktidarları sınırlar ve denetler. Buna yargıçlar iktidarı da dahil.
Bu mekanizmalar, ortada iyi niyet olsa kolayca kurulabilir. HSYK veya Anayasa Mahkemesi’ne üyelerin tamamını ya da bir bölümünü parlamento da seçebilir, yeter ki parlamentoda yapılacak seçimin sonucunu basit çoğunluk belirlemesin.
***
Yargıç tarafsızlığı konusuna gelince... Şu anki şikâyet, yargıçların ideolojik anlamda taraflı oldukları yönünde.
Benim kişisel tercihim yargıçların taraf olması yönünde. Ama bence yargıçlar, kutsal devletten, Kemalizm’den veya başka bir ideolojiden yana değil de, insan haklarından ve temel özgürlüklerin savunulmasından yana taraf olmalılar.
Modern demokratik hukuk devletinde bütün yasaların ve anayasanın kaynağı insan hakları belgeleridir. Yargıçlar, hukuku savunmak istiyorlarsa, insan haklarından yana taraf olmalıdırlar.
Bunu yaparlarsa, inanın yargıyla ilgili şikâyetlerimizin tamamına yakını ortadan kalkar.

RADİKAL