Vecdi Gönül Dururken Haberala Ne Hacet?

Oral Çalışlar

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül son çıkışıyla yeniden gündemimize oturmuş bulunuyor. Hiçbir sürprizi yok. Neyse o. Eski ve köklü bir bürokrat. Askeri darbeler dönemlerinin, 28 Şubat’ların vazgeçilmez yöneticisi. “Devlet kim” diye sorulduğunda işaret edilebilecek en başta gelen isimlerden biri. Göz kamaştıran bir CV: Emniyet Genel Müdürlüğü (1977-79), Ankara Valiliği (1979-81), YÖK kuruculuğu(1981-84), İzmir Valiliği (1984-88), İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı (1988-91), Sayıştay Başkanlığı (1991-98), ANAP milletvekilliği ve TBMM Başkanvekilliği (1999), Milli Savunma Bakanlığı (2002-10). Tam bir kariyer insanı. Hiç değişmeyen yönetici.

Vecdi Gönül, AK Parti’nin Antalya liste başı ismi olarak, 12 Haziran seçimlerinden sonra da (siyasi) hayatımızda etkisini sürdürmeye aday. Şu anda da kendisi hâlâ Milli Savunma Bakanımız. Bir rivayete göre 2007 Cumhurbaşkanlığı krizi sırasında da askerlerin cumhurbaşkanı adayıydı.

28 Nisan bildirisinin 4. yıldönümüne bir gün kala, Vecdi Bey yine bir çıkış yaptı. ‘Terör’ sorunu devam ettiği müddetçe asker sayısının azaltılmasının, askerlik süresinin kısaltılmasının ve ‘bedelli/bedelsiz askerlik’in söz konusu olamayacağı şeklindeki klasik değerlendirmesini bir kez daha yaparak askerleri yeniden çok mutlu etti. Vecdi Gönül’ün, Milli Savunma Bakanlığı’nı, Genelkurmay Başkanlığı’nın bir dairesi gibi idare ettiği bir sır değil. Türkiye, “Genelkurmay, Milli Savunma’ya bağlansın” anafikri etrafında tartışmalar yaparken, o siyaseti ordunun geri planına iten bir imaj yaratmayı her fırsatta başardı. Bu yönüyle de doğal olarak belli çevrelerin takdirini her zaman kazanabildi.

Başbakan’ın Savunma Bakanı

Vecdi Bey, bu köşede de defalarca dile getirilen 231 bin ‘angarya asker’ konusunda şimdiye kadar herhangi bir açıklamada bulunmadı. Askere gönderdiğimiz çocukların on binlercesinin orduevlerinde garsonluk, kuaförlük, ayakkabı boyacılığı gibi işlerde çalışmalarını, subayların evlerinde hizmetçilik yapmalarını ve genel olarak karşılaştıkları insan onuruyla bağdaşmayan muameleleri sorgulamadığı gibi, bu konularda gelişen tartışmaların üstünü örten bir tutum sergilemekte ısrarcı davrandı.

Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AK Parti kurmayları Haberal gibi Ergenekon davası sanıklarının CHP tarafından milletvekili adayı gösterilmesini eleştiriyorlar. CHP yönetimini Ergenekon avukatlığı yapmakla suçluyorlar.

Burada bir tutarlılık gerekiyor. Vecdi Gönül, tabii ki herhangi bir davanın sanığı değil. Ama insaf edelim, Türkiye’nin darbeler tarihinin en önde gelen bürokratlarından birinin 8 senedir Milli Savunma Bakanlığı görevinde tutulması, hangi özgürleşme/demokratikleşme vizyonuyla bağdaştırılabilir?

Tayyip Bey’in güvenilir ismi

Vecdi Gönül’ün, kabine arkadaşı Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu ABD’lilere ‘olağanüstü tehlikeli’ sözleriyle şikâyet ettiği yönündeki iddialar (ABD gizli belgeleri WikiLeaks üzerinden) yaklaşık 6 ay önce gazetelere yansıdı. En azından bu bilginin ortaya çıkmasıyla birlikte bir şeylerin değişeceği yönünde umutlandığımız bir süreçte, Sayın Gönül’ün yeniden ‘Tayyip Bey’in güvenilir isimlerinden birisi’ görünümünde, liste başında kendine yer bulmayı başardığını gördük. Kendisini kutluyoruz.

Ama bu tablo karşısında Başbakan Erdoğan’a sorulmasında büyük yarar olan bazı sorular var. Vecdi Gönül orada, o listenin başında otururken, Mehmet Haberal konusunda, Sinan Aygün konusunda söylediklerinizin/söyleyeceklerinizin gerçek bir zemininin ve kitlesel bir etkisinin olabileceğine inanıyor musunuz? Vecdi Gönül’lerle hangi demokrasiye, hangi sivilleşmeye, hangi ‘millet iradesi’ne yolculuk yapacaksınız?

RADİKAL