Vahşetin faturası kime çıkacak?

Abdulhamit Bilici

Amerika'nın itibarlı eğitim kurumlarından Harvard ve Chicago üniversitelerinde çalışan iki akademisyen, imza attıkları akademik bir çalışma yüzünden az daha aforoz edileceklerdi. Stephen Walt ve John Mearsheimer isimli iki araştırmacının suçu, İsrail'in Amerikan dış siyaseti üzerindeki etkisini araştırmaktı.

İkilinin, Harvard Üniversitesi'nin internet sitesinde yer alan çalışmaları üzerine kıyamet koptu. İsrail yanlısı çevreler ayağa kalkarak üniversite yönetimini ablukaya aldı. Nasıl olur da Harvard böyle bir çalışmaya izin verirdi? İki bilim adamı derhal Yahudi düşmanlığıyla yaftalandı.

Tepkiler o kadar büyüdü ki, Harvard Üniversitesi çalışmada kendi logosunun kullanılmamasını istedi. Çalışma, Amerikan medyasındaki birçok kalem tarafından yerden yere vurulurken, baskılara dayanamayan Stephen Walt, Harvard Üniversitesi'nden ayrılacağını açıklamak zorunda kaldı.

Üniversitenin web sayfasından yüzbinlerce defa indirilen çalışmayı, ABD'de basacak bir yayınevi bulmak mümkün olmadığı için kitap ancak İngiltere'de basılabildi.

Peki bu iki akademisyenin, adeta kıyamet kopmasına yol açan tezleri neydi? Walt ve Mearsheimer'in çalışmalarındaki temel argüman, İsrail ile ilişkilerin ABD için stratejik bir yük haline geldiğiydi. Bu ilişki yüzünde, ABD'nin Ortadoğu siyaseti çıkmaza giriyordu.

İkiliye göre bu duruma rağmen ABD, İsrail'e kayıtsız şartsız destek vermeye devam etmekteydi. Bu sıra dışı desteğin nedeniyse İsrail lobisiydi. Son derece iyi örgütlenmiş olan bu lobi o kadar güçlüydü ki Amerikan dış politikalarını bile belirleyebilmekteydi. Irak'ın işgalinde bu lobinin etkisi vardı. ABD'nin Suriye ile görüşmesini engelleyen bu lobiydi. İran'a yapılacak bir saldırıyı teşvik eden de aynı çevreydi. Lobi o kadar etkiliydi ki kendisinden bahsedilmesi bile yasaktı. Bu yasağı çiğneyenler ve bu lobiyi ya da İsrail'i eleştirenler hemen antisemitik olmakla itham ediliyorlardı.

Türkçe'ye "İsrail Lobisi: Amerikan Dış Politikası" başlığıyla çevrilen bu kitap, aslında çok yeni bir şey söylemiyordu. Yeni olan, öteden beri özellikle Ortadoğu'da yaygın kabul gören bir kanaatin, saygın üniversitelerin önemli akademisyenleri tarafından bilimsel bir çalışmaya konu edilmesiydi.

Bilimsel bir çalışma olduğu için bu çalışmadaki tezlere katılmayan çıkabilir. Bazıları bu yaklaşımları biraz abartılı veya komplocu bulabilir. Hatta bir kısım insanlar bu argümanın tersini savunarak, aslında ABD'nin İsrail'i bölgedeki çıkarları doğrultusunda kullandığını da ileri sürebilir.

Bu yaklaşımlardan hangisini tutarlı bulursanız bulun ve akademik araştırmalar nasıl sonuçlara ulaşırsa ulaşsın. Bugün, dünya kamuoyu, Ortadoğu'daki halklar ve tek tek insanlar, İsrail ile Amerika arasındaki ilişkiyi, akademik çalışmalardan değil, Gazze'deki trajedi üzerinden okuyor.

Herkesin gözünün önündeki bu fotoğrafta, İsrail 1 buçuk milyon insanın ambargo altında yaşadığı bir bölgeye en son teknolojik silahlarla bomba yağdırıyor. 2-3 yaşındaki minik yavruları öldürüyor. BM'nin idaresindeki okulu bombalıyıp katliam yapıyor. 12 günde öldürülen insanların sayısı 600'ü geçiyor. Bunların en az dörtte biri sivillerden oluşuyor. Dünyada bu katliama son verecek ve İsrail'i durduracak tek gücün Amerika olduğu bilindiği halde, ABD bu trajedi karşısında kılını kıpırdatmıyor. Üstelik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin hadiseyi kınama teşebbüsüne bile vetosuyla geçit vermiyor. Amerika adına açıklama yapan yetkililer, Gazze'nin ne kadar küçük bir yer olduğunu unutarak Hamas karakollarına saldırı yapılabileceğini söylüyor.

Bu korkunç fotoğraf karşısında ABD'nin sessiz kalması, Harvardlı akademisyenlerin tezini doğrulamıyor mu? Bu tabloya seyirci kalan Washington yönetiminin, "Bizden neden nefret ediyorlar?" sorusunun cevabını merak etmesi abesle iştigal değil mi? Hamas'ı tasvip etmeyebilirsiniz, ama çocuk katliamına hangi akılla seyirci kalıyorsunuz?

Şimdiye kadar yaptıkları ortada olan Bush yönetiminden bir adım beklemek nafile. Ama dünyanın ABD'ye bakışını değiştirme açısından fırsat olarak görülen Obama'nın ve ekibinin sessizliği tuhaf. Acaba Gazze için kabaran nefretin odağında Amerika'nın yer aldığını görmüyorlar mı? Amerikalıların, Harvard imzalı çalışmayı yeniden okumasında fayda var...

ZAMAN