Utan PKK

Ahmet Altan

Hayatta benim için olabilecek en aşağılık davranış, elinde silah olanın silahsız birini tehdit etmesi, korkutmaya kalkması, zorbalaşmasıdır.

Askerî darbelerden en çok bu nedenden dolayı iğrendim.

Bunun için ahlaksızca buldum.

Silahlıların silahsızları sindirmeye kalkması, hukuktan, demokrasiden falan vazgeçtim, yiğitliğe, mertliğe, dürüstlüğe aykırıdır çünkü.

Biz yıllarca, derin devlete, askerî darbe zorbalığına, faili meçhullere, yargısız infazlara karşı çıkarken şimdi PKK’nın silahlı kolu, hiç utanmadan Orhan Miroğlu’nu ölümle tehdit ediyor.

Miroğlu’nun silahı yok.

Fikirleri var ve onları söylüyor.

Ve, PKK, bedeninde hâlâ Ape Musa’nın yanında yediği kurşunları taşıyan Miroğlu’nu olabilecek en sefil üslupla sindirmeye uğraşıyor.

Neymiş, Miroğlu PKK’nın siyasi görüşlerini eleştiriyormuş.

Varsa bir karşı görüşünüz onu yazın.

Hayır, bir fikir söylemiyorlar.

Onun yerine namluyu çeviriyorlar Miroğlu’na.

“Sus, yoksa öldürürüz.”

Bununla mı övünecek PKK?

Silahsız insanları korkutmakla, silahsız insanları öldürmekle mi övünecek?

Kürtlere konuşma hakkı tanımayacak mı?

Hiçbir Kürt’ün PKK’nın siyasi görüşleri dışında görüşleri olmayacak mı?

PKK’nın kendi yöneticileri bile “artık silahla bir yere gidilemez” derken bunu başka bir Kürt söyleyemeyecek mi?

Kürtlerin sahibi, efendisi, patronu musunuz siz?

Türk devletinin yıllarca yaptığını şimdi PKK mı Kürtlere yapacak?

Bu ülkenin darbeci generalleri yıllarca “bizim görüşümüzün dışında bir görüş söylemek vatana ihanettir” diye tuttururken, kendilerinde “hain” gördüklerini yok ederken, şimdi aynı kaderi Kürtlere bir de PKK mı yaşatacak?

Bugün silahların “miadının” dolduğunu düşünen, bunu söyleyen milyonlarca Kürt var.

Öldürecek misiniz hepsini?

Boykot kararının yanlış olduğunu düşünen milyonlarca Kürt’ü de ölümle mi tehdit edeceksiniz?

Bu zorbalığı böyle sürdürürseniz, devletin Kürtlere uyguladığı zorbalığa karşı çıkan Kürtler, bir de kendi içlerinden çıkan silahlıların baskısına mı uğrayacak?

Devlet sustursun, siz susturun.

Kürtler hiç konuşmasın, öyle mi?

Konuşurlarsa da ya devletin söylediğini tekrar etsinler, ya sizin dediğinizi, bunu mu istiyorsunuz?

Kürtlerin kendilerine ait fikirleri olması yasak mı?

Kürt’e fikir sahibi olmak haram mı?

Ordudan kork, PKK’dan kork, Kürtler bu hayata korkmaya mı geldi?

Öcalan İmralı’da “barış” müzakereleri yaparken, bu nasıl barış anlayışı?

PKK’nın barıştan anladığı, “demokratik özerklikten” anladığı, Kürtleri silahla korkutup sindirmek konusunda özgür olmak mı?

Bütün Kürtlerin sustuğu, sadece PKK’nın konuştuğu bir Kürdistan mı hayal ediyorsunuz?

Bu, Türk devletinin Türkiye hayaliydi.

Bu, darbeci generallerin Türkiye hayaliydi.

Onların hayalini mi paylaşıyorsunuz?

Elinde silah olanın, daha güçlü olanın, silahsız olanı, güçsüz olanı sindirmesini, korkutmasını bu kadar doğal buluyorsanız, siz neye karşı çıkıyorsunuz?

“Kürtleri Türkler ezmesin, Kürtler ezsin” mi diyorsunuz?

“Kürtler özgür olsun” diyenler, Kürtlerin hiçbir baskı altında kalmamasını söylüyorlar, Kürtlerin Kürtler tarafından ezilmesine “özgürlük” denmiyor çünkü.

Miroğlu’nun kılına zarar gelirse, bunu ne dünya, ne Türkiye, ne Kürtler affeder.

Silahı silahsıza çevirmek, yiğitliğe de sığmaz, dürüstlüğe de sığmaz, ahlaka da sığmaz.

Vazgeçin böyle tehditkâr zorbalıklardan, ne kendinizi, ne de Kürtleri utandırın.

Tehdit ettiğiz adam, bütün ömrünü Kürt davasına vakfetmiş bir insan.

Kürtlerin hakları için mücadele etmiş bir insan.

Elinde silahı olmayan, bedeninde kurşunların izini taşıyan Miroğlu’nun yiğitçe yaptığını yapın siz de.

Fikrinizi söyleyin.

Miroğlu’nu tehdit edeceğinize, onun beyninin özgürlüğünü örnek alın.

O özgürlükten daha büyük bir özgürlük yok çünkü.

TARAF