Uluslararası Ceza Mahkemesine taraf olun!

Şahin Alpay

Önce hatırlayalım: Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), dayandığı Roma Antlaşması'nın yürürlüğe girmesiyle 1 Temmuz 2002 tarihinde kuruldu.

Bu tarihten sonra soykırım uygulayan, insanlığa karşı suç ve savaş suçu işleyen kişileri yargılama yetkisine sahip ilk sürekli uluslararası mahkeme olan UCM'nin kuruluşu, kuşku yok ki, uygarlık tarihinde bir dönüm noktası. İnsanlığa karşı her türlü suçun önlenmesi için atılan en etkili ve önemli adım. Bugüne kadar Birleşmiş Milletler'e üye 192 ülkeden 110 tanesi antlaşmayı imzalayıp onaylayarak UCM'ye taraf oldu; 38 ülke de onay sürecinde.

Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde 2003'te patlak veren çatışmalarda hükümet kuvvetlerinin ve hükümet destekli Cancavid milislerinin Arap olmayan Müslüman yerli halka karşı saldırılarında 300 binden fazla insan öldü, 2 buçuk milyon dolayında insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. UCM savcısı Temmuz 2008'de, Mahkeme'den Darfur'da soykırım suçu, savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlendiği gerekçesiyle sorumlu görülen Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir için tutuklama istedi. Mahkeme de, 4 Mart 2009 günü soykırım değil, ama savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan (yani katliam, yurdundan sürme, işkence ve ırza geçme suçları) sorumlu bularak El Beşir hakkında tutuklama kararı aldı. UCM'ye taraf olan ülkeler El Beşir'i yakalayıp mahkemeye göndermek yükümlülüğü altında.

Aynı El Beşir'in, İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) bugün başlayacak olan toplantısı nedeniyle İstanbul'a gelmesi söz konusuydu. El Beşir daha önce Türkiye'ye iki kez geldi. İlk kez Ocak 2008'de Ankara'da, ikinci kez Ağustos 2008'de İstanbul'da ağırlandı. Bu, El Beşir'in hakkındaki tutuklama kararından sonra ilk gelişi olacaktı. Türkiye'yi zor durumda bırakmamak için gelmekten vazgeçtiği anlaşılıyor. Ama Türkiye hükümeti, El Beşir'in tutuklanmasının söz konusu olmadığını açıkladı. Şu iki gerekçeyle: Ev sahipliği yapsa da Türkiye toplantının organizatörü değil, daveti değiştiremez. Üstelik UCM'nin kararı bağlamaz, çünkü Türkiye taraf değildir.

Evet, ne yazık ki, ABD, Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler yanında Türkiye, UCM'yi kuran Roma Antlaşması'nı imzalamayan ülkelerden biri olma utancını koruyor. UCM'ye taraf olmamasının gerekçesini, terörizm suçlarının da mahkemenin yetki alanına girmesi isteğiyle açıklıyor. Belki açıklanmayan gerekçeler, Sudan'dan ekonomik beklentiler ve El Beşir konusunda İKÖ ve Arap Birliği üyeleri ile ters düşmekten çekinilmesi. (Oysa bu ülkelerin önemli bir kısmı UCM sözleşmesini ya imzaladı ya da onayladı.) Belki bir gerekçe de Türk dış politikasına yön verenlerin, El Beşir'in söz konusu suçlardan sorumlu olduğuna inanmıyor olmaları. (Başbakan Erdoğan, 2006'da Sudan'da İslam dini 'kabileciliği ve kavmiyetçiliği' reddettiği için Darfur'da 'asimilasyon ve soykırım' olamayacağını ileri sürmüştü. Dün de benzer görüşleri tekrarladı.)

Oysa AB'ye üye ve aday olan ülkeler arasında Roma Antlaşması'nı onaylayıp UCM'ye taraf olmayan bir tek Türkiye kaldı. Oysa Başbakan Erdoğan, bundan 5 yıl önce, 20 Ekim 2004 günü Strasbourg'da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne yaptığı konuşmada, Mayıs 2004'te kabul edilen yeni Türk Ceza Kanunu'nun soykırım suçu, insanlığa karşı suç ve savaş suçu işleyenlerin yargılanacağına dair hükümler bulunduğunu hatırlatmış (13. madde) ve "İç hazırlıklarını tamamlamış olarak kürsüden Türkiye'nin yakın bir gelecekte Roma Statüsü'nü onaylayarak UCM'ye taraf olacağını ilan ediyorum." demişti.

Başbakan Erdoğan'a, daha geçen cumartesi günü bir toplantıda söylediği sözleri hatırlatıyorum: "Değeri, ideali, erdemi, aşkı, düşünceyi ihmal eden kim olursa olsun yüzeyselliğe, çapsızlığa, ilkesizliğe mahkûm olmaktan kurtulamaz." (Hürriyet, 8 Kasım) Başbakan'ın sözlerine tümüyle katılıyor; sözlerini eylemleriyle destekleyerek UCM antlaşmasının bir an önce imzalanıp onaylanması için talimat vermesini bekliyorum.

ZAMAN