Selahaddin E. Çakırgil’in yazısı:
Evet, yazının başlığındaki sorular pek çok yerde, karşımıza çıkıyor. Uygulamanın ve ülke siyasetinin belirlenmesinde söz sahibi olanların sözcüleri veya 'hık...', ya da 'Evet Efendim, isabet buyurdunuz...' deyicileri de değiliz.
Soruyu gündeme getirenler ise... Bir kısmının yüreği gerçekten yanıyordur elbette... Çünkü orada yaşananlar karşısında duyarsız kalanların ruhen, insan olabileceklerini sorgulamak gerekir.
Ama sosyal medya kanallarından duyduklarıyla yetinenlerin bir kısmı da, taş kalpli kimseler durumuna düşmemek de dahil, nice hesaplarla yürekleri yanıyormuş gibi gözüküyorlar ve amma kendi yaşayışlarından herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmayacak bir dikkatle 'Ah- Vah...' ediyorlar. 'Gazze'den bize ne, o, Arapların meselesi... Zengin (Arap) 'Petro-Dolar Şeyhlikleri'nin veya ülkeciklerinin meselesi gereken bu konudan bize ne?' diyen 'hödük'leri hesaba katmaya ise, gerek bile yok... O gibilerin, 'Petro-Dolar Şeyhlikleri'ne ve emsali ülkeciklerin kukla liderlerine düşman olduklarından değil, onları delil göstererek, onlarla çok az bağları olan Müslüman halkları kendi içlerinde bir girdaba ve ümitsizliğe sürüklemek istedikleri açık olduğundan, o gibi yorumcuların, gerçekten de İslamî bir hassasiyetle hareket ettiklerine inanacak kadar safdil olmamak gerekiyor. Dahası, bizdeki laik uygulamaların en etkili akıl hocaları da, Yahudilerdi... Ama onlar, kendi inançlarına dayalı bir din devleti kurmayı ve İsrail rejiminin bir 'Yahudi din devleti' olduğunu temel kanunlarına bile dercetmişlerdir.