TSK’nın Tesettürle Savaşı Bitti

Hakan Albayrak

Rahmetli babam anlatırdı: “Sene 1960. Ankara’da Anafartalar Caddesi’nde amcanla yürüyorduk. Yukarıdan başörtülü iki genç kızın geldiğini gördük. Neye uğradığımızı şaşırdık. Ankara’nın ortasında başörtülü hanım, hele genç hanım, olacak şey değildi o zamanlar. Donduk kaldık. Durup öylece bakakaldık. Yolun karşısında asortik bir kadın vardı, o da bizim gibi durup bakakaldı. Başörtülü kızlar aramızdan süzülüp gittiler. Kayboluncaya kadar şaşkın şaşkın izledik onları. Sonra yolun karşısındaki asortik kadınla birbirimize baktık. Kadın dedi ki: Neydi onlar? Melek miydi?”

Tesettürün yaygınlaşmasına öyle seviniyordu ki babam, üniversitelerdeki başörtüsü yasağı ve Merve Kavakçı’nın başına gelenler bile gölgeleyemiyordu sevincini.

Tesettür düşmanlarına öfkelenmekle beraber, halimize şükretmemiz gerektiğini belirtmekten de geri durmuyordu: “Biz bugünkü manzarayı rüyamızda görsek inanmazdık. Nereden nereye geldik. Olana şükredelim önce. O problemler de hallolur inşaallah.”

Halloldu, Rahmân ve Rahîm Allah’a şükür.

“Kızlarımız başörtüleriyle üniversitede okuyabilecekler mi?” diye kara kara düşünüyorduk, buncağızın olabileceğine dair ümidimizi bile neredeyse kaybetmiştik; fakat Rabbimiz bereket yağdırdı üzerimize, umduğumuzdan çok daha fazlasını verdi, kamuda başörtüsü yasağı -birkaç meslek grubu şimdilik hariç- tamamen kalktı.

Sadece kız öğrenciler değil, üniversite hocası hanımlar da artık başörtüleriyle derslere girebiliyorlar.

Merve Kavakçı’nın başörtüsü yüzünden kovulduğu parlamentoda şimdi başörtülü 5 milletvekili var.

28 Şubat döneminde başörtüsü yüzünden memuriyetten atılan Kebanlı Fethiye Atlı ve daha 5 başörtülü hanım, belediye başkanı oldu. Türkiye’nin ilk başörtülü belediye başkanları.

Ve bir ilk daha:

Başörtülü bir hanımefendi, Ayten Kara, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Malatya İl Müdür Vekilliği’ne atandı.

Gün, şükür günüdür.

Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

Hümeyra Ökten’e, Şule Yüksel Şenler’e, Gülsen Ataseven’e, Hatice Babacan’a, başörtüsüne özgürlüğü despotların amansız baskılarına rağmen yıllar boyunca kararlılıkla savunan eylemci öğrencilere ve sivil toplum kuruluşlarına, Merve Kavakçı’ya, Başbakan Erdoğan ve AK Parti iktidarına... Tesettüre özgürlük mücadelesinin bütün kahramanlarına, karanlıklardan aydınlığa çıkan o yoldaki bütün kilometre taşlarına selam olsun.

Ve Anafartalar Caddesi’ndeki o öncü kızlara...

***

Yukarıdaki satırları, kamuda başörtüsü yasağının askeriye ve polis hariç tutularak kaldırılması münasebetiyle, 5 Nisan 2014’te Star gazetesinde yazmıştım.

İki sene sonra -geçen senenin ağustos ayında- poliste de başörtüsü yasağı kalktı.

Geçen ay, polis teşkilatını Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı takip etti.

Ve nihai adım…

Milli Savunma Bakanlığı evvelki gün Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği’nin “Genel Hükümler” kısmına şu maddeyi ekledi: “Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu bayan subaylar, sözleşmeli subaylar, astsubaylar, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerleri, resmi üniformalarıyla birlikte şapka, bere veya kep altına başlarına taktıkları üniforma renginden istihkak olarak verilen desensiz giysileri yüzlerini kapatmayacak şekilde takabilirler.”

Nereden nereye…

Başörtüsü yasağının kalesi, başörtüsüyle savaşın karargâhı idi Türk Silahlı Kuvvetleri.

Bırakın başörtülü subayı, eşi başörtülü olan subay bile barınamazdı orada.

Hatta, terörle mücadelede şehit düşen oğulları için düzenlenen askeri törenlere katılmak isteyen başörtülü analara bile müşkülat çıkarılırdı.

Dahası, siyasetçilerin eşlerinin tesettürüne bile el uzatmaya kalkışırdı TSK.

15 Temmuz Halk Devriminin celbettiği bereket sayesine olsa gerek, bu rezillik sona erdi artık.

TSK’nın tesettürle savaşı bitti.

Bundan böyle hanım subaylar, astsubaylar ve askerî öğrenciler de isterlerse başörtüsü takabilecekler.

***

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, “Başörtüsü yasağı Türkiye’de sorun olmaktan tamamen çıkmış oldu” diyor.

Ordu üzerindeki sivil otoritenin kuvvetlendirilmesine, askeri darbenin fizikî imkânlarını ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemelere, darbeci subayların tasfiyesine ve TSK’da başörtüsü yasağının kaldırılmasına bakarak, ordu-millet çelişkisi sorununun da tamamen çözülme yoluna girdiğini söyleyebiliriz.

Elhamdülillah.  

Muazzam bir devrim bu.

Karar