Sorun Hilmi Paşa’ya ‘312 generali’, bitsin bu iş!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ergenekon davasında, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün, tanıklığına başvuruldu.

 “Genç subaylar rahatsız” başlığı da soruldu. “Ayışığı” da.. “Yakamoz” da..

Ama bakın cevaplara.. Şöyle dört dörtlük, muhatapları “sus-pus” edecek netlikte bir somutluk var mı?

Görebildiğim kadarı ile yok.

Ya sorunun kaynağı olan konu soyut.

Ya da Özkök’ün o konuda bilgisi tam değil.

Oysa eskiden bu yana, tekrarladığımız çok somut bir konu var.

312 general davası.

Dün Hasan Karakaya Ağabey, soruları sıraladı.

Yöneltin o soruları Hilmi Özkök’e..

Bakın darbe, nasıl dört dörtlük netlikte deşifre oluyor..

Sorarsanız sayın Özkök’e: “Kışlalara Vakit gazetesinin girmesi yasak iken, 312 general nerden haberdar olmuşlar da, ‘Onbaşı olamayacakların, general olduğu ülke’ yazısı için dava açmışlar?”

Öyle ya..

Vakit gazetesini yasaklamışsınız. Kışlaya girmesi külliyen yasak.

Peki bu generaller, gazeteye evlerinde aboneler miydi ki, yazıdan haberdar olmuşlar?

Bir başka soru: “312 generalin bir çoğu, ‘Bizim gazetedeki yazıdan haberimiz yoktu’ diye açık açık beyanat verdiklerine göre, bu davanın açılmasını birisinin organize etmesi lazım. Kim o organizatör? Şener Eruygur mu?”

Öyle her tarafa çekilecek bir cevap olabilir mi, bu sorunun cevabı.

“Şener Eruygur organize etti. Benden de bu dava için vekalet vermemi istediler. Ben vermedim” diyecek Hilmi Paşa, olayın birinci aşaması bitecek.

İkinci aşamada, “Generallerden vekaletname toplama işleminde, karargahın kullanılması konusunda ne bilginiz var? Bilginiz olmasa bile, bilirkişi olarak ne dersiniz?” denilecek.

Kurtuluşu yok, Hilmi Özkök cevap verecek: “TSK tarihinde, üçten fazla generalin yan yana gelip de bir dava açtığı görülmemiştir. Dolayısı ile 312 generalin bir araya gelip dava açtığı da, değil Türk tarihine, dünya tarihine geçecektir. Bunu tanıklıktan ziyade, bilirkişi olarak söylüyorum.”

Burada, hemen bir parantez açalım..

Dava dosyası içindeki vekaletler incelendiğinde görülecek ki, Eylül’ün ilk haftasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki amiraller, ikinci haftada Kara Kuvvetleri’ndeki generaller, üçüncü hafta... Böyle böyle gidiyor, vekalet toplama işlemleri.. Demek ki, hafta hafta vekaletler toplanıyor ve tüm işlemler merkezden yürütülüyor..

Açıklasın Hilmi Bey, vekaletnameler toplanırken, karargahta hangi olaylara şahit olduğunu..

Vekalet vermek istemeyenlere yapılan tehditleri..

“Ben vekalet vereceğim ama, eşim duyarsa, bu işten şüphelenir. Boşanma davası için vekalet verdiğimi sanır. Vekaletnameye, ‘Boşanma davası hariç’ diye yazdırsam olur mu?” diye soranlar ve onlara verilen cevaplar nelerdir, anlatsın Hilmi Paşa..

Genelkurmay’da askerlik yaptığını belirten bir okurumuz, tanık olduğu bir olayı yazıp göndermişti, o günlerde: “Vekalet toplanması aşamasında, karargahtan ordu komutanlıklarına telefon açılıyor. Vekaletname çıkarılacak bilgiler yazdırılıyor. Bu arada yurtdışında olanlara da direkt telefon ediliyor. Yurtdışında görevde olanlardan birisi, yıllardır ülke içi tartışmalardan uzak olduğu için, Vakit gazetesinin ismini tam anlayamıyor. ‘Neee? Vakıf gazetesi mi?’ diye soruyor.. Karargahtaki görevlinin canı çıkıyor, gazete ismini yazdırana kadar..”

Doysa içindeki vekaletnameleri incelediğimizde, gerçekten de, gazetenin ismini “Vakıf gazetesi” diye yazanların olduğunu görüyoruz.

Bu konuda da, bilgi verebilir Hilmi Paşa..

Vekalet istenirken, vekaletler toplanırken, karargahta neler oldu.

Ve en önemlisi..

312 general davasının başvuru harçları ile, sonraki temyiz harçlarının nereden karşılandığı..

Normali; 312 kişinin, tek tek kendilerine düşen harçları havale yolu ile avukatın hesabına göndermesi..

Ama, böyle bir havale gösterilemiyor.

Tam aksine, harcamaların Mehmetçik Vakfı ile, Jandarma Vakfı’ndan çekilen paralarla yapıldığı belirtiliyor.

Özkök Paşa’nın, bu konuyu da bilmesi gerekir..

Kendisinden masraf istenmiş miydi? İstenmedi ise, masrafların askeri vakıflardan karşılandığı iddiaları hakkında bilgisi nedir?

Daha daha önemlisi..

Asım Yenihaber’in kim olduğunu tesbit işlemi aşamasında, gazetenin telefonları, Jandarma tarafından illegal olarak dinleniyor..

Dünkü duruşmada, Hilmi Paşa’nın, Atilla Uğur’a “Böyle şeyler yapmayın” dediği konu da, aslında bu telefon dinlemeleri..

Hilmi Paşa açıklasa, “Duyumlarının kaynağı ne idi? Kimlerin telefonlarının dinlendiği duyumu almıştı?”

Sorulsa bu sorular, olayların başında Şener Eruygur.. Altında Levent Ersöz. Altında da Atilla Uğur olduğu ortaya çıkacak.

Caka satarak dolaşamayacak, Eruygur’lar.. Tolon’lar..

Darbe öncesinde, medyada en güçlü muhalefet olarak gördükleri Vakit’i susturmak için, 312 general davasını organize ettiklerini itiraf edecekler..

İtiraf edecekler ve mahkemenin vereceği cezaya razı olacaklar!

YENİ AKİT