Siyonist saldırılarda binlerce çocuk ampute edildi

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2024 yılı ortalarına gelindiğinde 17 binden fazla çocuk katledilirken, en az 12 bini yaralandı.

7 Ekim 2023’te başlayan siyonist İsrail saldırılarının üzerinden aylar geçti. Ancak Gazze’deki hastanelerde yankılanan çocuk çığlıkları hâlâ dinmedi. Bombardımanların hedefi sadece binalar, okullar ve camiler olmamış; çocukların bedenleri, oyun alanları, hayalleri de paramparça oldu. Gazze Şeridi, tarihin en yıkıcı saldırılarından birine tanıklık ederken, binlerce çocuk ya hayatını kaybetti ya da kalıcı şekilde sakat kaldı.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2024 yılı ortalarına gelindiğinde 17 binden fazla çocuk öldürülmüş, en az 12 bini yaralanmıştı.

Yaralıların büyük bir kısmı, bacaklarını, kollarını ya da ellerini kaybetmişti. İsrail’in hava ve kara saldırılarında kullanılan ağır mühimmat, çoğu kez çocukların saklandığı evleri, okul binalarını ve sığınakları hedef almıştı. Patlamaların ardından enkaz altından çıkarılan minik bedenler, çoğu zaman tanınmaz halde oluyordu. Ancak bazıları hayatta kalıyor, o hayatta kalış ise yeni bir travmanın başlangıcı oluyordu.

 

Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 9 yaşındaki Layan, bombardıman sırasında ailesiyle birlikte evinin bodrumuna sığınmıştı. İsrail uçaklarının attığı bir bombanın şok dalgası binayı yıktığında, Layan’ın iki bacağı da beton blokların altında ezilmişti. Sağlık ekipleri, birkaç saat süren kurtarma çalışmasının ardından onu enkazdan çıkardığında, kan kaybı nedeniyle bilincini kaybetmişti. Gazze’deki Şifa Hastanesi’ne kaldırılan küçük kızın iki bacağı da diz üstünden kesilmek zorunda kalınmıştı. O günden sonra Layan, hastane koridorlarında oyuncak bebekleriyle oynamayı bırakmış, protez bekleyen yüzlerce çocuktan biri haline gelmişti.

Uluslararası yardım kuruluşları, Gazze’deki ampute çocukların sayısının 3 bini aştığını bildiriyordu.

 

Ancak bölgedeki yoğun abluka ve tıbbî malzeme yetersizliği, bu çocukların tedavi sürecini neredeyse imkânsız hale getirmişti. Protez üretimi için gerekli malzemeler, İsrail’in ambargosu nedeniyle Gazze’ye sokulamıyor; yurtdışına gönderilmesi gereken hastalar ise sınır kapılarında bekletiliyordu.

Birleşmiş Milletler raporları, Gazze’deki çocukların yüzde 80’inin psikolojik travma yaşadığını, birçoğunun uyku bozukluğu, kâbus görme ve panik atak belirtileri gösterdiğini kaydetmişti.

UNICEF yetkilileri, “Bu çocuklar sadece uzuvlarını değil, çocukluklarını da kaybettiler” diyordu.

 

İşgal ordusunun saldırıları sırasında kullanılan mühimmatların çoğunun yoğun tahrip gücüne sahip olduğu, bazı bombaların sığınaklara dahi nüfuz edebildiği ortaya çıkmıştı. Bu durum, Gazze’nin en savunmasız kesimi olan çocukları doğrudan hedef haline getiriyordu. Hastane kayıtları, birçok çocuğun vücutlarında yanık izleri, şarapnel parçaları ve açık yaralarla tedaviye alındığını gösteriyordu.

Gazze’deki doktorlar, çocuk hastalarla ilgili çaresizliklerini anlatırken gözyaşlarını tutamıyordu. Şifa Hastanesi’nin çocuk cerrahlarından biri, “Günde 15-20 ampute operasyonu yapıyoruz. Çoğu zaman anestezik ilaçlarımız tükeniyor. Çocuklar bağırıyor, ağlıyor ama ameliyatı durduramıyoruz.” diyordu.

Saldırılar yalnızca fiziksel yaralar açmamıştı. Anne ve babalarını kaybeden binlerce çocuk, psikolojik olarak da derin bir boşluğa düşmüştü.

 
  • UNICEF’in Gazze’de yürüttüğü saha araştırmalarına göre, yetim kalan çocukların önemli bir kısmı konuşmayı bırakmış, kimisi ise korkudan kendi isimlerini dahi unutur hale gelmişti.

Bir başka çocuğun hikâyesi, 11 yaşındaki Yusuf’unkiydi. İsrail tanklarının Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’a girdiği gün, ailesiyle birlikte kaçmaya çalışırken bir füze saldırısına yakalanmıştı. Yusuf’un sağ kolu kopmuş, annesi ise olay yerinde ölmüştü. Babası onu kucaklayıp ambulansa yetiştirmeye çalışmış ama ambulans, İsrail kontrol noktalarından geçememişti. Yusuf, babasının kollarında acı içinde saatlerce beklemişti. Şimdi, o da Gazze’deki “protez listesinde” yer alan yüzlerce çocuktan biriydi.

 

Avrupa ve Arap ülkelerinden birçok sağlık kuruluşu, bu çocuklara protez sağlamak ve rehabilitasyon hizmeti sunmak için girişimlerde bulunmuştu. Ancak İsrail, “güvenlik gerekçesiyle” bu yardımların çoğunu sınırdan geçirmemişti. Bu durum, uluslararası hukuk çevrelerinde büyük tepki çekmişti.

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail’in bu uygulamalarını “kolektif cezalandırma” olarak nitelendirmiş, savaş suçları kapsamına girebileceğini belirtmişti. Örgütlerin yayımladığı raporlarda, özellikle çocukların hedef alınması, eğitim kurumlarının bombalanması ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların “uluslararası insancıl hukukun ağır ihlali” olduğu vurgulanmıştı.

  • Gazze’deki sağlık sistemi, uzun süredir çökme noktasındaydı. Saldırılardan önce bile yoğun bakım yataklarının yetersiz olduğu şehirde, şimdi bir yatağa üç çocuğun paylaştırıldığı görülüyordu. Elektrik kesintileri, su yetersizliği ve tıbbî malzeme eksikliği, tedavi süreçlerini felce uğratmıştı. Çoğu çocuk, basit enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyordu.

 

İsrail’in saldırılarının en ağır etkilerinden biri, Gazze’nin geleceğini temsil eden bu çocukların hayata tutunma umutlarını yok etmesiydi. Bir zamanlar öğretmen, mühendis ya da futbolcu olma hayali kuran çocuklar, şimdi “yürüyebilmek” ya da “bir kaşığı tutabilmek” gibi basit hedeflerle yaşam mücadelesi veriyordu.

Gazze’deki sosyal hizmet uzmanları, ampute çocukların büyük kısmının yeniden topluma kazandırılması için uzun yıllar sürecek bir psikolojik ve fiziksel rehabilitasyon sürecine ihtiyaç duyulduğunu belirtiyordu. Ancak bölge, yer yer hâlâ ağır bombardıman altında olduğundan, bu sürecin ne zaman başlayacağı belirsizdi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), her geçen gün artan çocuk yaralı sayısına dikkat çekerek, “Bu savaşta hiçbir yer çocuklar için güvenli değil!” açıklamasını yapmıştı. UNICEF yetkilileri, İsrail’e çağrıda bulunarak “sivillerin korunması için acil ateşkes” talep etmişti.

 

Ancak bu çağrılar, İsrail hükümetinin politikalarını değiştirmemişti. Tel Aviv yönetimi, saldırıların “meşru müdafaa” kapsamında olduğunu savunmaya devam etmiş, Gazze’ye yönelik ambargoyu sıkılaştırmıştı. Bu durum, uluslararası toplumun tepkisine neden olmuştu. Birçok ülke, İsrail’in saldırılarını “insanlık dışı” olarak nitelendirmiş, bazı başkentlerde binlerce kişinin katıldığı protestolar düzenlenmişti.

Ampute çocukların hikâyeleri, dünya kamuoyunun vicdanında derin yaralar açmıştı. Ancak bu hikâyeler, aynı zamanda Gazze halkının direncini de yansıtıyordu. Küçük yaşta uzuvlarını kaybeden birçok çocuk, Gazze’nin rehabilitasyon merkezlerinde yeniden yürümeyi öğrenmiş, bazısı resim yaparak, bazısı da şarkı söyleyerek yaşama tutunmuştu.

 

10 yaşındaki Huda, İsrail bombardımanında bir bacağını kaybetmişti. Ancak şimdi Gazze’deki “Hope Center” adlı bir rehabilitasyon merkezinde proteziyle yürümeyi öğreniyordu. “Bir gün öğretmen olacağım” diyordu. Onun gibi yüzlerce çocuk, hayata yeniden tutunmak için her gün mücadele veriyordu.

Gazze’de yaşanan bu insanî trajedi, modern çağın en büyük çocuk felâketlerinden biri olarak tarihe geçmişti. Bombaların yıktığı sadece binalar değil, bir neslin geleceğiydi. İsrail’in saldırıları, dünyanın gözleri önünde binlerce çocuğu sakat bırakmış, bir toplumun ruhunu paramparça etmişti.

Bugün Gazze’nin sokaklarında protezleriyle yürüyen çocuklar, dünyanın sessiz kaldığı bir savaşın canlı tanıklarıydı. Her biri, insanlığın vicdanına kazınmış bir yara gibiydi. Ve bu yara, kolay kolay kapanacak gibi görünmüyordu.

Filistin Haberleri

Hamas: İsrail ateşkesi ihlal ediyor, Refah kapısı açılmalı
Gazzeli 3 esir İsrail işkencesi altında can verdi
Gazze'de 42 bin kişi hayat boyu bakıma muhtaç
Biz ölmedik burdayız! Gazze'de 54 çift için toplu düğün gerçekleştirildi
Katil İsrail, iki yıl boyunca Gazze ve Batı Şeria'da 316 arkeolojik ve tarihi alanı hedef aldı